-

BAŞBAKAN DAVUTOĞLU '' KİTABINDA TBMM BAŞKANLIĞI'NIN DA ONURUNU KORUYACAĞIZ ''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dünya Barış Günü'nde, AK Parti'nin hem iç hem bölgesel hem de uluslararası barışın teminatı olduğunu ifade etti.

BAŞBAKAN DAVUTOĞLU '' KİTABINDA TBMM BAŞKANLIĞI'NIN DA ONURUNU KORUYACAĞIZ ''
01 Eylül 2014 - 18:12
AK Parti TBMM Grubu'nda, Genel Başkan ve Başbakan olarak ilk konuşmasını yapan Davutoğlu, her yeni başlangıcın heyecan verici olduğunu söyledi.

Her yeni başlangıcın en heyecan verici yönünün o başlangıcı birlikte gerçekleştiren yol arkadaşlarının ortak psikolojisi olduğunu ifade eden Davutoğlu, o anlamda AK Parti Grubu'nun kahramanlar topluluğu olduğunu ifade etti.

Davutoğlu, şu andaki grup üyeleri, vefat eden 13 ve değişik mevkilerde bulunan 731 eski grup üyelerinin tamamının, son 12 yıl içinde çok çetin mücadele içinden geçtiğini, büyük ahlak sınavlarından test edildiğini belirtti. Davutoğlu, "Bugün eğer Türkiye, 12 yıl sonra sağlıklı cumhurbaşkanı seçimi yapabilmiş, cumhurbaşkanı devir-teslimi yapabilmiş, son derece suhuletli ve sağlıklı genel başkan değişimini gerçekleştirebilmişse, bunun kahramanları AK Parti Grubu üyeleridir. Hepinizi saygıyla, minnetle selamlıyorum" dedi.

Salonda bulunanların, "Türkiye'nin gururu, mağdurların umudu" sloganlarına Davutoğlu, "Dünyanın her yerindeki mağdurların umudu, Türkiye'nin ortak aklını temsil eden TBMM'dir ve bu anlamda onun merkezini oluşturan AK Parti Grubu'dur" karşılığını verdi.

"İstiklalimizi daim eylesin"

Tarihi süreçlerin, tarihi sınavları beraberinde getirdiğini ifade eden Davutoğlu, bugün iki özel anlamı olan günü birlikte yaşadıklarını dile getirdi.

Bugün Uşak'ın kurtuluş yıldönümü olduğuna işaret eden Davutoğlu, bütün Uşaklılar'a kutlu olmasını temenni etti. Davutoğlu, bugünün aynı zamanda Dünya Barış Günü olduğunu anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir eşrefi mahlukat olarak yaratılan insanoğlunun onuru, iki şeyle teminat altına alınır, iradesini teminat altına alacak iki şeyle; özgürlük ve güvenlik. Bağımsızlığını kaybetmiş hiçbir insan topluluğu, irade kullanamaz. Aynı şekilde güvenlik sıkıntısı çeken insanlar da özgürlüğün tadına varamazlar. Bu anlamda baktığımızda anlamlı bir günde grup toplantısını yapıyoruz. 1 Eylül Uşak'ın kurtuluşu, aynı zamanda İstiklal Harbimizin, bağımsızlık idealinin gerçekleşmesinin son aşamalarından biridir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin müjdecisi olmuş bir olaydır. Çünkü o gün Yunan Komutan, Uşak'ta silahını teslim etti.

Aynı şekilde Dünya Barış Günü de özgürlüğün de teminatı olacak güvenliğin ve barışın sağlanması açısından özel anlam taşıyan bir gün. İnsanlık onurunu teminat alma bakımından TBMM'nin üstlendiği iki önemli fonksiyon, bugün, bu özel günde grubumuzla devreye giriyor ve grubumuza özel anlam katıyor. Uşak'ın kurtuluşunu sağlayan o milli iradenin arkasında Ankara'daki TBMM hükümeti ve TBMM Grubu, milletvekilleri vardı. Allah bize o Birinci Millet Meclisi'nin çalışma azmini, istiklal aşkını temsil etme gücü ve kudretini versin. Bir daha milletimize, hangi şartlarda olursa olsun esaret tattırmasın, istiklalimizi daim eylesin. Bugün ve gelecekte bu istiklalin, nihai tecessüm ettiği makam TBMM'dir. Gurur ve iftiharla söylüyoruz ki, bugün itibariyle Türk istiklalinin en önemli garantisi, AK Parti Grubu'nda tecelli eden milli iradedir. AK Parti, bu anlamda istikbalimizin teminatıdır."

"İstiklal bilincini tekrar ihya etmek"

Başbakan Davutoğlu, AK Parti'nin, Dünya Barış Günü'nde hem iç hem bölgesel hem de uluslararası barışın teminatı olduğunu vurguladı. İç barışın teminatı olduğunu belirten Davutoğlu, "Çünkü 30 yıldır süren bir kardeşlik kavgasına son verme iradesini, mührünü AK Parti vurmuştur" dedi.

Davutoğlu, bundan sonra nasıl Uşak'ın kurtuluşunda omuz omuza savaşanların, etnik ve mezhebi ayrımlarla ayrılmamışsa, hiçbir kudretin bu milleti, bir daha etnik ve mezhebi temelle bölme gücüne ulaşamayacağını vurguladı. Bu niyetle çalışanlar varsa onların karşısına önce TBMM, onunla birlikte AK Parti kadrolarının duracağını bildiren Davutoğlu, istiklal bilincini tekrar ihya etmek için ortaya çıkmış bir kadro olduklarını dile getirerek, "Bu istiklal bilincini Mehmet Akif Ersoy'un en güzel şekilde temsil ettiği şiiridir. Bu istiklal bilincini korumaya kararlıyız" dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, ne içerideki vesayetçilerin ne dışarıdaki işbirlikçilerinin, Türkiye'de bir daha millet iradesini tahakküm altına alacak bir ortam bulamayacağını belirtti.

Davutoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, sadece iç barışı değil, bölgesel barışı da savunan, gereken her türlü adımı atmaya hazır olan, atan bir ülke varsa, onun Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğunu belirtti.

Ortadoğu ateş çemberi içindeyken, Balkanlar'da etnik bazı gerilimler yaşanırken, Ukrayna'da, Karadeniz'in kuzeyinde sıcak bir savaş devam ederken, Kafkaslar'da her an kırılgan ateşkes sürerken, bu ateş çemberinin ortasında bir barış adası bulunduğunu söyleyen Davutoğlu, bu barış adası, bugün bir barış adasıysa bunda son 12-13 yıl içinde verdikleri mücadelenin, başta AK Parti Grubu olmak üzere gösterdiği gayretin temel katkısı bulunduğunu vurgulayarak, kimsenin bunu unutamayacağını, yok sayamayacağını söyledi. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İnşallah bir gün nasıl Türkiye'de iç barış sağlanmışsa, çevre havzalarda da barış ve istikrarın sağlanması için bütün bu kardeş, halk ve toplulukların, tarihte olduğu gibi aynı şehirlerde, aynı bölgelerde, aynı beldelerde etnik, mezhebi, dini ayırım gözetmeden, yan yana yaşayabilmelerini sağlayacak barış ortamının sağlaması için ne gerekiyorsa yapacağız. Kim ne derse desin, bu barış yolundan geri dönmeyeceğiz. Dünya Barış Günü vesilesiyle bir kez daha vurgulamak istiyoruz ki Türkiye, uluslararası barışın öncü ülkelerindendir, kurduğu bir çok mekanizmayla da buna katkı sağlamıştır. Gerek özgürlüğün ve güvenliğin teminat altına alınması, gerek Türkiye'deki barış ortamının çevre bölgelerde yaşanır kılınması, gerekse uluslararası sistemde gerçek bir istikrar ve barışın, adaletçi bir barışın sağlanması için AK Parti Grubu'nun da şimdi olduğu gibi bundan sonra da dimdik ayakta durması lazım. Heyecanını kaybetmeden, tarihten aldığı mirasla ilgili olarak hiçbir tereddüt taşımadan, geleceğe yürümemiz lazım."

"Gönül kırıklığı olmadan"

Başbakan Davutoğlu, son 10 günde yaşadıklarının AK Parti hareketinin ne kadar sağlam temellere dayandığını gösterdiğini bir kez daha gösterdiğini, bundan sonra da göstermeye devam edeceğini belirtti.

Davutoğlu, ileride siyaset bilimciler, son 10-15 günde yaşananları analiz ettiğinde, kanaat önderleri bugünlere baktığında, daha sonra bu sıralarda oturacak olan milletvekillerinin bugünleri tefekkür ettiğinde, 15 günlük AK Parti kadrolarının ve özellikle AK Parti Grubu'nun sergilediği tutumu, örnek tutum olarak tarihe geçireceğini vurguladı.

15 gün içinde 2 büyük değişim yaşandığına işaret eden Davutoğlu, cumhurbaşkanı devir-teslimi ve AK Parti içinde de genel başkan devir teslimi yaşandığını anımsattı. Davutoğlu, "En ufak bir sarsıntı olmadan, en ufak bir gönül kırıklığı olmadan, en ufak bir tereddüt yaşanmadan eğer bu süreç aşılabilmişse, bundan başta Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayetli yönetimi, AK Parti Grup Başkanı ve Başbakan olarak burada sergilediği dirayetli yönetim, onun yanında da bütün kadrolarımızın sahip olduğu derin ahlaki irfanla..." diye konuştu.

"İki dava arkadaşı arasında"

Davutoğlu, 10 Ağustos'ta tarihi devrim yaşadıklarını dile getirerek, ilk defa bütün tarih boyunca milletin, kendi cumhurbaşkanını, doğrudan seçimle belirlediğini anımsattı.  Davutoğlu, bir takım oyunlar, komplolar, kumpaslar, değişik cenderelerin içinden geçerek, bu büyük başarıya aziz milletin imza attığını ifade etti.

Bir başka ilkin daha yaşandığını vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"İlk kez aynı kadro içinden iki cumhurbaşkanı, birbirine bu yüce makamı büyük bir onurla, uluslararası anlamda çok büyük katılımla gerçekleştirdiler. Daha önce hiçbir cumhurbaşkanlığı devri, aynı çizgiden, aynı siyasi kadrolar arasından gelen cumhurbaşkanı arasında yapılmadı. Atatürk ve İnönü, CHP'dendi. Ama Atatürk vefat ettikten sonra, bir çok çalkantıdan sonra İnönü cumhurbaşkanlığına gelebildi. İlk kez, Çankaya Köşkü, onurla, bir cumhurbaşkanının diğer cumhurbaşkanına bu yüce bayrağı teslim etmesine şahitlik etti.

Yemek sırasında, yanımda oturan dost bir ülkenin cumhurbaşkanı, 'Türkiye'nin Afrika'da bu kadar etkili olduğunu bilmiyordum' dedi. Yemek masasının etrafında çok sayıda Afrikalı, Latin Amerikalı, Asyalı lider var. Dedim ki; işte bu küresel toplum. Türkiye'nin küresel topluma yönelik olarak verdiği mesajların sonucu. 95 ülke ve uluslararası örgüt temsilcisi, o gün o salonda, resepsiyonda ve yemekteydi. Bununla sadece AK Parti kadroları değil, 11. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, 12. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan değil, bütün bir millet gurur duymalı. Çünkü ilk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu kadar geniş katılımlı, böylesine onurlu bir törenle cumhurbaşkanlığı devir teslimi yapıldı. Ve aynı çizgiden, aynı düşüncelerle hareket etmiş, iki dava arkadaşı arasında. Biz 11. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül'e geçmiş dönemde verdiği demokrasi mücadelesi dolayısıyla teşekkür ediyoruz. 12. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a, halk desteğiyle gelen ilk cumhurbaşkanı olarak, önümüzdeki dönemde millet iradesini tecelli ettirmesi bağlamında her türlü desteği vereceğimizi ifade ediyor ve başarılar diliyorum. "

"Kaya gibi sağlam durmasaydı"

Davutoğlu, 2007'de cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanılanları bildiklerini belirterek, eğer o gün AK Parti kadroları, AK Parti Grubu kaya gibi sağlam durmasaydı, bugün bu sonucu alamayacaklarını kaydetti.

E-muhtıralar verildiğini, dolaylı, doğrudan tehditler edildiğini, hatta aralarından bazılarının dahil, bunları uyarak, safları terk ettiklerini belirten Davutoğlu, "Ama AK Parti, kadronun omurgası, miğferi olarak dimdik durdu. Herkes şunu bilsin ki bundan sonra hangi zorlukla karşılaşırsak karşılaşalım bu dik duruşumuz değişmeyecek. Ne içerideki vesayetçiler ne dışarıdaki onların işbirlikçileri, Türkiye'de bir daha millet iradesini tahakküm altına alacak bir ortam bulamayacaklar" diye konuştu.

Davutoğlu, Türkiye'de bir ilk yaşandığını, bir iktidar partisi içinde genel başkanlığın, hiçbir tartışma, çatışma, fraksiyon mücadelesi olmadan gerçekleştiğini dile getirdi.

Turgut Özal, Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığı dönemlerinde yaşanan tartışmalara işaret eden Davutoğlu, "Bizde aksine tam bir birlik ve beraberlik içinde bu süreç tamamlandı. Bu sürecin her biri, kendi doğası içinde tamamlandı. Hiçbir olağanüstülük olmadan. Kongremizin adı olağanüstü kongreydi. Bir  çok vasıfları olağanüstüydü, oradaki atmosfer, katılım, hatta sıcağı, terlemesi bile olağanüstüydü. Ama sürecin kendi içinde hiç olağanüstülük yaşanmadı. İstişare süreci sağlıklı oldu. Bütün kademelerimiz, MYK, MKYK, grubumuz, milletvekillerimiz, il başkanlarımız, gençlik, kadın kollarımız, belediye başkanlarımız, hepsi istişare sürecine katıldı" dedi.

Davutoğlu, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de en geniş aileyi oluşturan parti olduklarını belirterek, "Biz bir aileyiz. Aramızda görüş ayrılığı olsa bile aile içinde nasıl çözülüyorsa öyle çözeriz. Muhabbet duyduğumuzda gözlerimizin içine baka baka konuşuruz. İki AK Parti'linin konuşabilmesi için dillere ve kulaklara ihtiyaç olmaz. Onlar gönülden gönüle konuşurlar ve anlaşırlar" dedi.

Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bu taraftaki bu durumu muhafaza ettiğimiz sürece Rabbimizin üzerimizdeki nimeti eksik olmaz. Ama ne zaman aramıza nefs ve ego girerse, işte o zaman konjonktürel bir parti haline dönüşürüz. Kendimizin en önemli sorumluluk ve görevi, bu muhabbet, bu ortak akıl,  bu ortak vicdan atmosferini korumaktır. Bunu hep beraber gerçekleştireceğimize inanıyorum. Bu konuda da dışarıda aç kurtlar gibi, puslu havayı bekleyen kurtlar gibi bekleyenler de çok beklerler diyorum. Bu topluluk, büyük hedeflerle büyük iddialarla yola çıkmış bir topluluktur. Biz, bu süreçte bu kadar sağlıklı bir işleyişle, aslında milletimizin her kesimine güven veren... Hatta sadece bize oy verenler değil, bugün değişik kesimlerden bana gelen tepkiler, talepler oldu, bize oy vermemiş bazı dostlarımızlardan da... Bu ikisi ile birlikte istikrar ve ülkenin geleceğine dair olan güvenimiz arttı. Biz bu ülkenin geleceği ile ilgili sorumluluk duygusu içinde her türlü iç lobi faaliyetleri varsa bile bunu kenara bırakıp, ortak bir hedefe kilitlenmişken, bakınız CHP nelerle meşgul.

Kongreye gidecekler, aralarında ne kadar ihtilaflar var. Biraz önce genel başkanım diye hitap ettiği kişiye nasıl hitap ediyor ya da o diğerine nasıl hitap ediyor. Çünkü içselleştirilmiş bir ahlak olmadan, siyaset erdem niteliği kazanamaz. MYK'daki arkadaşlarla paylaştım. Beni en fazla memnun eden şey, tam mutabakatla seçilen bir genel başkan olmam. Başka bir arkadaşımız da olabilirdi. Ama beni esas memnun eden ve gelecekle ilgili memnun eden husus, kongrenin bütün işleyişinde içselleştirilmiş bir ahlakın o atmosfere egemen olmasıydı. Ahlak dikte ettirilmez, ahlak talimatla sağlanmaz, ahlak eğer içselleştirilmemişse, bir şekilde kendini dışa vurur; o ahlaki tutum, eksiklik dışa vurur."

"Bizim mayamıza, özümüze de fırlattı"

Başbakan Davutoğlu, bir CHP milletvekilinin Anayasa, İçtüzük kitabını TBMM Genel Kurulu'nda Başkanlık Divanı'na fırlatmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Eğer bir insanın derununda böyle bir tavır gösterme deyimi yoksa, o an ortaya çıkmaz. İki ihtimal var. Ya talimatla yaptı, Sayın Kılıçdaroğlu 'yap' dedi ve yaptı. Bu çok vahim bir durumdur. TBMM'ye yapılan en büyük hakarettir. Ya da kendi başına fevri bir şekilde yaptı. Ben bunu gördüğüm anda bir kitap aşığı olarak, 'vay nasipsiz' dedim. Biz de kitap ve kalem kutsaldır. Kalem kutsaldır, çünkü her şey kelamla ve kalemle başlamıştır. Kitap kutsaldır, çünkü kitap kağıttan yapılır, kağıt ağaçtan yapılır, ağaç ise topraktandır; aynen insan gibidir. Kitapla insanın mayası aynıdır. Binlerce kitabım var. Odaya her girdiğimde onları okşarım. Nasıl Yunus Emre sarı çiçekle konuşurdu. Başkası Yunus Emre'nin sarı çiçeği ile arasındaki hali görse 'delirmiş' bu der. Ama Yunus Emre'nin toprağa ve toprak üzerinden Rabbine aşkını bilenler için sarı çiçeğe ilahi yazmak, o gönül diliyle konuşmaktır. Seherde öten kuşlarla konuşmak bir ibadettir. O konuşmayı bilene.. Kitap bir nimettir, onu okuyabilene, kitabına iman edene.

Bu arkadaşımız, ister fevri, ister talimatla yapmış olsun, onu fırlatırken aslında bizim mayamıza, özümüze de fırlattı. O kitaba o hakareti yaparken, içindeki muhteva, Anayasa ve İçtüzüğe yapılan hakaret dışında, aslında insanlık irfanına hakaret etti. Buradan bütün kitapseverlere çağrıda bulunuyorum. Bu olay karşısında tavır koysunlar. Hani otoriterlik tartışması yapanlar, bunun nasıl saldırgan otoriter bir tavır olduğu hakkında bir şeyler söylesinler. Kademe düşüyor. 4+4+4 tartışmalarında o zaman Milli Eğitim Komisyonu'nda Sayın Nabi Avcı'ya (bant tankı) attı, şimdi kitap. Ben şu tavsiyede bulunurum. CHP milletvekilleri içinde geçmişte ikna odaları kurmuş olan profesörler var. İkna odaları yerine okuma odaları kursalardı, bu arkadaşlar... CHP, kitaba olan bu saygısızlığı cezalandırmak isterse, benim tavsiyem, CHP’de disiplin kurulu diye bir şey varsa, bu arkadaşa 24 saat aralıksız bir sahafta kalma mecburiyeti getirsinler. Çünkü o sahaftaki kitap kokusu var ya, ah o koku, emin olun şifadır şifa. Bu psikiyatrik vakayı ancak o şifa atar. Ben hayatımda, içinde kitap olmayan hiçbir odada uyumadım. Saatlerimi kütüphanelerde, sahaflarda geçirdim. O kitap kokusunun ne güzel bir şey olduğunu, insan ruhuna ne kadar iyi geldiğini bilirim. Hiçbir çantam yok ki içinde bir kitap olmamış olsun, uçak da dahil. Eğer böyle bir niyetleri varsa, önce CHP kulisinde veya genel merkezinde okuma odası açsınlar, sonra kitap seminerleri başlatsınlar ve bu arkadaşa bir müddet sahafta bulunma ya da çalışma mecburiyeti getirsinler."

"Kitabın da TBMM Başkanlığı'nın da onurunu koruyacağız"

Başbakan Davutoğlu, kitabın atıldığı makamın TBMM Başkanlığı olduğunu belirterek, "Bugün Uşak'ın kurtuluşu. Uşak'ın kurtuluşunu sağlayan hiyerarşiyi, siyaseti belirleyen makam TBMM Başkanlığı'dır. Bugün Uşaklıların hep beraber o arkadaşa çok ciddi bir uyarı göndermesi lazım. 'Bizim kurtuluşumuzun teminatı olan makama yönelik yaptığınız bu hakareti telin edin' demesi lazım. Orada oturan sadece Cemil Çiçek değil, orada oturan geriye doğru giden bütün Meclis Başkanları idi, Gazi Mustafa Kemal'dir ayın zamanda. Üzerinde yemin ettiğiniz Anayasa ve uymayı taahhüt ettiğiniz İçtüzük'ü muhtevasında bulunduran bir kitabı o makama atmak, sadece ahlaki zaaf değil, siyasi bilinç eksikliğidir. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz kitabın onurunu da koruyacağız, TBMM Başkanlığı'nın onuru da koruyacağız" diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye, çatı aday olarak teklif ettiği aday kaybetmesine rağmen, meşru bir seçim sonrasında seçilen Cumhurbaşkanının yemin törenini ayakta dinlediği için teşekkür eden Davutoğlu, HDP adayı Selahattin Demirtaş'ın seçimi kaybetmesine rağmen hem ayakta durduğunu hem de alkışladığını, bununla da sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a değil, Cumhurbaşkanlığı makamına saygı gösterdiğini kaydetti. Davutoğlu, "Orada yapılan saygısızlık sadece Cumhurbaşkanımıza yapılan bir saygısızlık değil, Cumhurbaşkanlığı makamına, Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Sayın Cumhurbaşkanımızı seçen her bir vatandaşımıza yapılan hakarettir" dedi.

Davutoğlu, sabırla Ana Muhalefet Partisi'ne edebi, hayayı, kitap sevgisini, devlet ahlakını ve makamını bıkmadan, usanmadan öğreteceklerini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Devlete saygısızlık onlara yakışır, devletin saygınlığını ve itibarını korumak bize yakışır. Günlük hesaplar içinde kendi aralarında kavga etmek onlara yakışır, birlik ve beraberlik içinde geleceğini inşa etmek bize yakışır. Hiçbir zaman bizim aramızdan bu tür konular çıkacağını düşünmüyorum, tahayyül bile etmiyorum ama Meclis tartışmaları sırasında sehven dahi olsa, milletimizin edebine, adap anlayışına uygun olmayan bir davranışın bizden olmasına izin vermemeliyiz. Hiçbir şekilde TBMM'nin edebine, adabına uygun düşmeyecek ya da Anadolu'da herhangi bir irfan sahibi dedemiz, ninemiz duyduğunda, hayret edeceği sözler bizden çıkmayacak. Ama şunu bilsinler ki Meclisi bu yolla tıkayıp, bloke etme niyetleri varsa, ona da hiçbir zaman izin vermeyiz. Eğer niyetleri kitap fırlatarak ya da başka yolla, önümüzdeki dönemde Meclis'i sabote etmek, Meclis'i durdurmak, yasama faaliyetlerini engellemek gibi bir yola, harekete geçerlerse, bilsinler ki AK Parti Grubu kaya gibi durur, o Meclis'e, o Genel Kurul'a, o kürsüye sahip sahip çıkar, milletin kendisinden beklediği hizmeti yapmak konusunda bir an bile tereddüt etmez.

Sayın Kılıçdaroğlu 'savaş hariç Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmeyeceğini' söyledi. Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır, siyasi ahlaktır. Genel Müdür bile kurallara riayet eder. Halk seçimini yapmış, onurla sandık başına gitmiş, tercihini yapmış, bütün dünyadan 95 ülkeden temsilci ile Sayın Cumhurbaşkanımızı onure etmiş ve Türkiye'nin yeni Cumhurbaşkanı olarak önünde saygı ile eğilmiş. Sayın Kılıçdaroğlu bu tablo içinde ne yazar. Konuşsa ne yazar, konuşmasa ne yazar? Ben 'tıpış tıpış konuşacaksın' demem ama göreceksiniz, öyle ya da böyle konuşacak. Çünkü, kimse Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile küs olma hakkına ve hadsizliğine sahip olamaz. Zamanla göreceksiniz. Bizim meselemiz herhangi bir polemik yapma meselesi değil. Saygısızlık eğer Cumhurbaşkanlığı ve TBMM makamına olmamış olsaydı, saygısızlık eğer kitaba olmamış olsaydı, bugün sadece AK Parti grubuna hitap edecektim. Ama saygısızlık o kadar yüce makamlara, bizim için o kadar kıymetli olan kitap gibi ulvi bir nesnedir ki bunun karşısında susmak adaletsizliktir. Bunun karşısında susmak acizliktir. AK Parti Grubu'na da ne acizlik yakışır ne adaletsizlik."

Başbakan Davutoğlu, bu ilk grup toplantısının besmeleyle başladığını ifade ederek, biz dostlarımıza, yol arkadaşlarımıza güveniyoruz. Sizlerin de bize güvendiğinizi biliyorum. Allah yolumuzu açık etsin, yar ve  yardımcımız olsun" dedi.

Grup toplantısına katılan partililer Başbakan Davutoğlu'na yoğun sevgi gösterisinde bulundular ve sık sık slogan attılar.

AK Parti'li milletvekilleri, kabine değişikliğinde Başbakan Yardımcısı olan Numan Kurtulmuş, Gümrük ve Ticaret Bakanı olan Nurettin Canikli ile AB Bakanı ve Başmüzakereci olan Volkan Bozkır'ı tebrik etti.

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum