Ağrıların Psikolojiye Etkisi

ABDULLAH GÜDENDEDE
ABONE OL

Psikolojik sorunların artışı modern toplum hayatının getirdiği olumlu ve olumsuz sonuçlara bağlanıyor. İnsanın yalnızlaşması psikolojik sorunlarının başlamasının temelini oluşturuyor. Yalnızlaşmanın toplumsal bir varlık olan insan üzerinde nasıl bir etkisi olduğu ise bilimin uzun yıllardır incelediği bir konudur. Öyle görünüyor ki bu konu üzerinde çalışmalar artarak devam edecek. Bu alanda alt bir başlık olarak ağrıların psikoloji üzerine etkisini irdelemeye çalışacağız. Herhangi bir sorunu yokken ağrı hissettiğini söyleyen yakınlarınız olmuştur. Tam aksine ağrılardan dolayı artık psikolojik sorunlar yaşamaya başlayanlarda günümüzde hiçte azımsanamayacak sayıdadır.

Ağrıların birden çok sebebi vardır. Bütün bu sebeplerin incelenmesi de psikolojide olduğu gibi yeni bilim dallarının oluşmasını sağlamıştır. Tüm ağrı çeşitlerinden ziyade fizik tedavinin alanına giren ağrılar üzerinde duracağız. Bu ağrıların bizim psikolojimiz üzerine olabilecek etkilerini irdelemeye çalışacağız. Ağrının kaynağında fiziksel bir problem için uyarı vardır. Yani ağrı vücudumuzun bize gönderdiği bir uyarı mesajıdır. Uyarı gelen bölgede işlerin yolunda gitmediğini anlatır. Gelen uyarıların değerlendirilmesi ve ortaya bir sonuç çıkarılması ise bireyin kendisine kalmıştır. Ağrıda şiddet artışı sorunun büyüklüğüne işarettir. Başlangıç problemlerinde hafif olan ağrı şikayeti sorunun çözülmemesi ya da bir şekilde uyutulmasından sonra şiddet artışı ile karşımıza çıkar. Burada bize anlatılmak istenen çözüme kavuşturulmamış sorunların ilerleyerek devam ettiğidir.

Fiziksel süreçlerin işleyişi ilahi kanun olarak gelişme ve sonrasında yıpranma şeklindedir. Fiziksel gelişimimizi tamamladıktan sonra vücut yapılarımız bir süre sonra gerilemeye başlar. Yani yıpranmalar ve bozulmalar olur. Travmatik durumlar ve genetik yatkınlıklar bu gidişi etkileyen iki önemli faktördür. Bunlar bende neden diz sorunları oluştu da başkalarında olmadı sorusunun yanıtıdır. Fiziksel ağrılarda yıpranma süresini uzatmak ve dokuları olası gidişattan korumak için alınması gereken önlemler ise her zaman vardır. Ancak toplum olarak korumaya yönelik pek bir çabamız yok. Bu yüzden fiziksel süreçler olumsuz şekilde devam edip ağrılarla karşılaştığımızda artık bazı aşamaları geçmiş oluyoruz.  Günlük yaşam aktivitelerini kısıtlayan ağrılar bir süre sonrasında uyku problemleri derken psikolojik bir çıkmazın içeride bulabiliyoruz kendimizi. Çözüme kavuşmadıkça bu sorunlar ruhsal olarak hayattan bir kopuşlar yaşanıyor. Günlük işlerin yapılamaması en büyük sorunsalı oluşturuyor.

Ağrının psikolojimizi bozacak düzeye gelmemesi için bizim önlemler almamız gerekiyor. Fiziksel ağrı süreçlerinde koruyucu sağlığını iyi kavramak elzemdir.  İlk ağrı hissi ile birlikte uyaranı susturmak yerine çözüm aramak yapmamız gereken en önemli iştir. Ağrı bir uyarandır. Onun şiddetini ve sıklığını artıran sorunun büyümesidir. Bu akıldan çıkarılmamalıdır.

Sağlıklı, mutlu ve ağrısız günler dileğimle…