27 NİSAN'IN HESABI YAPANINA BAKILMADAN SORULMADAN TAM DEMOKRASİ GELİRMİ?!!!
Başlıktaki soruya verilecek tek cevap ”Kesinlikle gelmez!!!” olur.
Özelliklede o zamanlar kendilerince çok büyük, büyük görülen dünya makamlarında oturanlar bu nedenle de kimsenin kendilerinden hesap soramayacağını sananlar yerine laf olsun diye gariplerden ,gurebalardan emir kullarından hesap sorulursa ülkemize millet hakimiyetinin üstünde yer yüzünde gerçek hakimiyeti sağlayacak olan Demokrasi sittin sene gelmez.
Sittin sene 60 yıl ise bu kadar yıldan sonra gelecek olsa o zaman ben ve benim yaşımdakiler 120 yaşında olurlar ki günümüzde bu kadar yaşayan yok.
Yaşansa bile 60 sene boyunca 27 Nisan kalkışmasını yapanların düdüğü ötecek demektir ki vay milletimizin haline!!!
TÜRKİYE’Yİ ERKEN SEÇİME GÖTÜREREK GEREKSİZ SEÇİM GİDERLERİYLE MİLLETİN MİLLİ SERVETİNİ HEBA EDENLERİN, EKONOMİYİ ZARARA SOKANLARIN BUNU YAPMALARINI GEREKTİRECEK HİÇ BİR HAKLI GEREKÇELERİ YOKKEN UYDURMA GEREKÇELERLE MİLLETİ 27 NİSAN E BİLDİRİSİYLE GERDİLER!!!
Her hangi olumlu veya olumsuz bir işin yapılması için buna ihtiyaç duyulması ve alınacak tedbirlerle menfi olanın müspete çevirtilmesi için çaba sarf edilir.
Oysa her zaman ve şartta milletin emrinde olmaları gereken, tüm maaş ve diğer giderleri de millet tarafından ödenen silahlı bürokratların kalkışmasından ismini alan 27 Nisan’ın hiç mi hiçbir haklı gerekçesi yoktu.
Türkiye’de 2002’nin Kasım ayından itibaren Ak Partinin ve lideri Recep Tayyip Erdoğan’la başlayan tek başına iktidarla hızla kalkınan, AB uyum yasaları çerçevesinde çıkartılan yasalarla ise demokrasi standardı yükseliyordu.
Ülke genelinde özellikle duble yolar ve gelirlerin giderleri karşılama oranının yükseltilmesiyle sağlanan artı imkanlarla yapılan yatırımlarla sanayi üretimi ve buna bağlı ihracatın artması, sağlıkta dönüşümle belirli bir seviye gelinmesi nedeniyle sürekli olarak durumdan vazife çıkartanların bile 27 Mayıs,12 Mart ,12 Eylül ve 28 Şubat kalkışmaları öncesi oluşturulan menfiliğe sebep olacak bir dayatma yapma gerekçeleri yoktu.
Merhum Özal’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde, onun ardından Demirel ile Sezer ‘in seçilmelerinde uygulanmayan akla ziyan bir 367 yeter sayısı saçmalığı çıkartıldı.
Bu saçmalığa denize düşenin yılana sarılması misali 28 Şubatçılar ve akıbetlerinden ders çıkartamayan ana muhalefetin sarılması.
Sarılmayla da kalmayarak 27 Nisan günü yapılan 1. tur Cumhurbaşkanlığı seçimi nin ardından Anayasa mahkemesine gidileceğinin belirtilmesi ve AYM nin kendi talepleri doğrultusunda bir karar verilmemesi halindeki çıkacak sonuç üstünden yüksek mahkemenin tehdit edilmesi gibi danışıklı döğüşlerle E. Muhtıraya giden yolların taşları ciddi hiçbir Anayasal, Yasal ve etik dayanak olmadan örüldü.
Bu saçma sapan uydurma dayanaklar ise milletin ekmeğini yiyen tek görevleri sivil seçilmişler tarafından alınan kararları uygulamak olan silahlı bürokrasi tarafından ilk tur Cumhurbaşkanlığı seçimi oylamasının mecliste yapıldığı gece patronları olan hükümete akla ziyan bir şekilde uyduruk irtica bahanesiyle internetten muhtıra verildi!!!
27 NİSAN E BİLDİRGESİNE SEBEP OLAN SONRADAN ÇIKMA 367 Yİ ORTAYA ATANDAN, BUNU MİLLETE DAYATANLARDAN, BU AKLA ZİYAN GEREKÇENİN ARDINA SAKLANANDAN, ALTINA İMZA ATARIZ DİYENLERDEN HESAP SORULMADIKÇA NE TÜRKİYE’YE GERÇEK DEMOKRASİ GELİR NEDE SİVİLLEŞİRİZ!!
Türkiye’nin demokrasisini, kalkınmasını ve ülkemiz mozaiğini oluşturanların bin yıldır bir arada yaşadıkları ortak değerlerinin koruyarak bu kardeşliğin kıyamete kadar devam ettirmesinin yegane çaresi orta başlıkta belirtilenlerden meşru hukuk içinde hesap sorulmasıdır.
Bunun için ise suç işleyene mevki sine ,makamına, siyasi veya idare unvanına bakılmadan suç işleyenler bağımsız ve tarafsız yargıya gönderilmeli 12 Eylül, ve 28 Şubatçılar gibi hesap vermeleri sağlanmalı.
Türkiye’nin mutlu istikbali için gerekenlerin zaman geçirilmeden yapılarak demokrasisinin, insan haklarının, sivilleşme ve normalleşmenin önündeki tüm engellerin pey der pey kaldırılması dileğiyle.
Cuma’nız Mübarek olsun.
Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.