Basın sansürü gazetecilere uygulanmalı

ALİ GENÇ
ABONE OL

24 Temmuz gazetecilerin basın bayramıdır. Bilindiği üzere 24 Temmuz 1908 tarihi basından sansürün kaldırıldığı tarihtir. Bu tarihte gazeteler ilk kez sansürsüz olarak yayınlanmaya başlamıştır. Günümüzde ise artık basın, çağdaş ve demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarından biri, haber alma ve yayma özgürlüğünün en etkili aracı olmuştur.

Basın hürriyeti içinde görevlerini yerine getiren ulusal ve yerel basınımız, özgürlüklerin ilerlemesi ve kamuoyu oluşumunda büyük bir güce sahiptir. Gerek ülkemizin gerekse Aksaray’mızın her alanda hedeflenen başarıya ulaşmasında ve bu başarının ülkemiz ve ilimiz ekonomisine olumlu yönde yansımasına, basın mensuplarının gösterdikleri duyarlılık ve bu konuda yaptıkları başarılı çalışmalar büyük katkı sağlamaktadır.
45 yıldır basının içerisindeyim ve profesyonel olarak ulusal medyada köşe yazmış birisi olarak yaşayıp gördüğümüz ve tecrübe ettiğimiz bir çok hatıralar vardır. Gazetecilik bir meslektir ve meslek öğrenilerek yapılan bir iştir.

Basında terbiye, ahlak ve üstlerinden öğrenmen gereken bir çok bu mesleğin püf noktaları vardır. İki satır haber ve yazı yazmasını bilmeyen birisi eline bir fotoğraf makinesi alarak ben basın mensubuyum diyemez ve bu alandaki insanlar temsil edemez.
Ama maalesef eli boşluktan veya avarelikten bu camiada birisinin yanına yapışıp eline bir makine alarak ben gazeteciyim diye ortada dolaşamaz. Bu mesleğin erbabı gibi ben bu mesleği temsil ediyorum diyerek ortalıkta dolaşamaz.
Bu tür insanları çok biliyorum bir kaç ay boşlukta birilerinin yanında dolaşıp sonrada başka işlerle meşgul olan çok insan görüp geçtik. Halada aynı şekilde bulunan bir çok insan bildiğimi söyleyebilirim.

Hatta ve hatta Aksaray basınında okulunu okuyan ve bu mesleği 45 yıldır yapan birisi olarak bana üç gün elinde fotoğraf makinası gezdiren birisi bana, “ sen gazetecimisin” diyebiliyor. İşte basın sansürü basınla alakası olmayanlara getirilmelidir.
Şunu da söylemek isterim ki, benim hiç bir basın mensubu birisi ile en ufak meselem yoktur. Bu alanda bir kuruş bir beklentimde yoktur. Ham dolsun kendimizi idare edecek kadar maşımız var kimseden bir talebim ve beklentimde yoktur.

Dolayısı ile beklentisiz bir şekilde işime devam edip yazılarımı yazıyorum. Kimse ile de ne bir kavgam ve ondan bun danım derdim yok. Meselem elimden geldiği kadar mesleğimi yaparak okuyucuya bir şeyler aktararak doğruları yazmaktır.
Tabi konum basın özgürlüğü iken mesleki konudaki aksaklıklara konu gitti. Ama en azından bu konuları yazmamız gerekir. Adam iki gün bu camianın içinde kendisini Gazeteci-Yazar olarak tanıtıyor ve hayret ediyorum.

Ya gazetecisindir veya yazarsındır. Yazar olan dünya kadar kişi var ama gazeteci değillerdir. Sen gazetecilik yaparak hemde yazar olamazsın. Eğer kitap yazmış veya köşe yazarı isen Gazeteci-Yazarsın. Benim 12 kitabım var köşe yazarıyım ve gazeteci-Yazar benim.
Bunu ben kendimi öne çıkarmak için yazmıyorum herkes haddini bilsin diye yazıyorum. Yoksa kim kimmiş hiçte önemi yoktur. Gazeteciliğin edep ve terbiye uçkuru kaçtığı için bakın kimse sizi dikkate aldığı yok. Ot biter gibi toplumda gazeteci bittide ondan.

Sansürün kalkışı tam net ve ucu serbest değil. Benim acizane görüşüm bu şekilde devam etmeli. Tam serbest olursa herhalde eline kalem alan gazeteci olur. Bu nedenle gelin sansürü önce kendi camialarımız da kaldıralım ve çeki düzen verelim.