İSLAMA VE DEĞERLERİNE SALDIRAN CAHİLLER DİNİMİZİN AHLAKINI ÖĞRENSİNLER!!!
Önce milletle helalleşeceğini söyleyen CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin grup başkan vekili Özgür Özel’in akla ziyan bilgisizliğiyle batı ülkelerindeki eğitimden habersizliği ortaya koyan ve onların örnek olarak alınmasını belirterek yüce dinimizin Kitabı Kuranı kerimin kendi evlatlarımızın en iyi öğrenme çağı olan 4-6 yaşlarında hem de bunun anayasal olarak görevli devlet kurumu olan Diyanet İşleri başkanlığı tarafından verilmesini haddi aşarak “Orta çağ zihniyeti(!)” demesi.
Aklını ekmek peynirle yemişçesine 9 Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Din Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Dekan Yardımcısı Dr. Cihad Kısa’nın Kuranı kerimde masumiyeti ve ahlakı ile namusu övülen Hz. Meryem annemizle ilgili olarak Kuranı kerimi referans alması gerekirken bunun yerine Yahudi ilahiyatçıların uydurmalarıyla haddini aşan sözleriyle saldırması.
Sanatçı Sezen Aksu’nun ilk insan olmasının yanında Mevla’mız tarafından kendisine 10 sayfalık kitap verilen Peygamberi olması nedeniyle materyalist ve darvinistlerin ilk insanların ilkel olduğu sapık dayanağı olmayan iddiasının aksine o zamanın şartlarında insanların medeni şekilde yaşayabilecekleri imkanı oluşturacak kadar bilgiye sahip olmasına ve Kuranı kerimdeki bir çok ayette Peygamberliği anlatılan Hz. Adem(A.S.) ile eşi Havva annemize cahil demesi, dinimize ve dinimizin kutsallarına karşı resmen ve alenen belli mahfillerden aldıkları emirle saldırıdır.!!!
SALDIRI EMRİNİ VERENLER DİNİMİZİ,DİNİMİZİN GÜZELLİKLERİNİ,BU GÜZELLİĞİ OLUŞTURAN AHLAKI BU AHLAKLA MÜSLÜMANLARIN DÜNYAYA ON ASIR HAKİMİYETİNİ BİLİRLER, SÖYLEYENLER BİLMEZ!!!
Orta başlıkta belirttiğim gibi çok kısa bir zamanda dinimize ve dinimizin kutsallarına karşı ardı ardına yapılan saldırı asla tesadüfi olmayıp bu saldırılar İslam’ı çok iyi bilmelerine rağmen her türlü başarısını kendi dinleri ile ekonomik çıkarlarına ters görenler tarafından hazırlanan repliklerin kulaklarına söylenenler tarafından dillendirilen suflelerdir.!!!
Bu replikleri dillendirenler gerçekten de dinimizi bilselerdi yapacakları açıklama ile rezil olacaklarını bildiklerinden söyleyemezlerdi.
Özelde kendi dinimizden ve dinimizin kutsal kitabı ile Peygamber efendimiz Hz. Muhammed(s.A.V.)’in emirlerinden habersiz olanlar olmak üzere tüm cahillerin dinimizin ahlakının bir küçük nüvesi olan günümüzün en büyük İslam nüfusuna sahip ülkelerinden Endonezya da yüce dinimizin kabul edilmesine sebep olan dinimizin genel ahlakı içinde bulunan ticaret ahlakını öğrenmeleri için daha öncede bir çok defa yazılarımda yer verdiğim gerçek olayı bilgilerinize sunuyorum.!!!
ENDENOZYA İSLAM TİCARET AHLAKININ SEBEP OLDUĞU 5 AKÇELİK KUMAŞLA MÜSLÜMAN OLDU!!!
Gelin bundan sonrasını Kanda Türk İslam Vakfının sayfasından aldığım ve linkini yazımın sonuna koyacağım kaynaktan birlikte okuyalım;
Endonezya’nın Müslüman olma hikayesi, kıssadan hisse…
Dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi Endonezya 5 Akçelik bir kumaş sayesinde Müslüman oldu…
Kendi halinde bir tüccar bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya’ya gitti, oraya yerleşti.
İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da Halkın aradığı cinstendi.Kendisi de kanaat sahibi bir insandı.
Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi.
Bir gün geç geldi iş yerine. Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu: Hangi kumaştan sattın? Şu kumaştan efendim. Metresini kaça verdin? On akçeye.Nasıl olur?” diye hayret etti!!!
Beş Akçelik kumaşı on akçeye nasıl satarsın? Bize hakkı geçmiş adamcağızın. Görsen tanır mısın onu? Eleman gitti, müşteriyi buldu, getirdi. Dükkan sahibi müşteriyi karşısında görür görmez, helâllik istedi ve fazla parayı müşteriye uzattı. Müşteri şaşırmıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu.
Ne demekti hakkını helâl et?
Olay kısa sürede dilden dile dolaştı. Çok geçmeden kralın kulağına kadar vardı. Sonunda kral kumaş tüccarını saraya çağırdı.
Kral sordu: ”Sizin yaptığınız bu davranışı daha önce biz ne duyduk, ne de gördük. Bunun aslı nedir?” dedi.
“Ben, dedi tüccar, bir Müslüman’ım. İslâm dini böyle emreder. Müşterinin bana hakkı geçmişti. Dolayısıyla kazancıma haram girmişti. Ben sadece bir yanlışı düzelttim.” Der.
Kral bu cevap üzerine ”İslâm nedir, Müslümanlık nedir?” gibi peş peşe sorular sordu.
Müslüman tüccar sorulanların birer birer cevapladı. Kral ilk defa duyuyordu böyle bir dinin varlığını. Fazla zaman geçirmeden İslâm’ı kabul etti.
Daha sonar kısa süre içinde de halk Müslüman oldu.
250 milyonluk nüfusa sahip olan bugünkü Endonezya’nın Müslümanlığı kabul etmesindeki sır sadece beş Akçelik kumaştı.
ENDENOZYANIN MÜSLÜMAN OLMASINI İSLAM AHLAKI İÇİNDEKİ TİCARET AHLAKI SAĞLADI!!!
Yapılan tek şey vardı sadece: İnandığı gibi yaşamak, sahip olduğu güzellikleri çevresiyle paylaşmaktı.
Efendimiz (SAV) in müjdesi herkese açık: “Doğru ve güvenilir tüccar, kıyamet gününde Peygamberler, Sıddıklar (doğrular) ve şehitlerle beraberdir.”
Yani, asıl etkili olan söz dili değil, hal diliydi. Konuşmaktan çok yaşamaktı. Anlatmaktan ziyade davranış dilinin devreye girmesiydi.
Bu güzel ahlakın İslam’ı bilmeyenler başta olmak üzere dinimizi bilip te yaşamayanlara da ders olması dileğiyle. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
(*)Bu yazımda yer verdiğim gerçek hikayeyi” https://papecami.com/endonezyanin-musluman-olma-hikayesi/” dan aldım. Emeği geçenlerden Mevla’mız razı olsun. Ali Genç