KENDİSİ KAZANMAYAN MİRAS YEDİLER GİBİ SAÇARLAR ,ZARAR GÖRMESİNİ İSE HİÇMİ HİÇ UMURSAMAZLAR!!!
Çarşamba’dan devam.
1989’dan 1993’e kadar yılda 3 defa,2008’den itibaren ise 1845-1920 arasında 75 yıl süren ilk ilçelikten Selçuklu ve Osmanlı devletlerinde bizim toprağımız olan Altunhisar’ı Niğde’ye bırakılarak esaretimizi sona erdiren 40numaralı kanunun kabul edilişi ile resmi gazetede yayınlanışı ve 1933 de ise yeniden ilçe yapılmamıza sebep olan 2197 sayılı kanun TBMM’sinde kabul edilmesi, resmi gazetede yayınlanması ve yürürlüğe girmesinin yıldönümleriyle ayrıca 2 defada Selçuklu ve Osmanlı devletlerinde tarihe şan veren alimleri ve devlet adamlarını yetiştiren akademik eğitimin bir asırlık kesintinin ardından yeniden verilmesini sağlayan üniversitemizin kuruluşunun ise yılda 2 defa bu anmalara ilave edilmesiyle 13 yıldır aralıksız olarak yılda 10 defa sürdürdüğümüz çaba nedeniyle bazı dostlarımız bizlere;
“Başkaları bu memleketin Çocukları ve Medya mensubu değimli? ,Onlar niye bunu gündeme getirip kamuoyunu aydınlatmıyor, bilgilendirmiyor ve bilinçlendirmiyorlar?” diye soruyorlar.
Bu dostlarıma verdiğim cevaplarda Atasözlerimizi hatırlatarak;
Dilimize giren ”Kendisi Kazanmadı ki Kıymetini Bilsin.!!!
Baba Malı Gibi veya Miras Malıdır da Ondan Ucuza Satıldı”
Gibi insanların kazanmak için çaba sarf etmediği, mücadele etmediği ve terlemediği yani zorlukla, bin bir güçlükle ve meşakkatle kazanmadığı malın kıymetini bilemeyeceğinden savurganlık yapabileceği gibi o malın zarar görmemesi içinde engelleyici önemli bir çabada da bulunmayacağı gibi zarar gördüğün dede çok üzülmeyeceği belirtilir.
TIPKI NAMAZDA GÖZÜ OLMAYANIN EZANDA KULAĞININ OLMAYACAĞI GİBİ TARLADA İZİ OLMAYANINDA HARMANDA GÖZÜ OLMAZ!!!
Yine dilimize giren Ata Sözlerimizden biride ”Tarlada İzi olmayanın Harmanda Gözü Olmaz.!!!” sözüdür.
Bu sözle de her hangi bir şeyi kazanmak, imar etmek, başarıya taşımak için samimi çaba sarf etmeyen ,bu konuda maddi ve manevi bir efor harcamayan, emek vermeyenin kendi çabalarının sonucunda oluşan bir gelişme ve başarı için maddi veya manevi olarak emek verip zahmet çekmemesi nedeniyle yapılan işten bi haber olmasından dolayı yapılanı bilemeyeceğini.
Bu nedenle de yapılanı kendisi hatırlayamayacağı gibi sürekli gündeme getirilmesi nedeniyle yapılan hizmetten haberdar olmasına rağmen ara sırada olsa gerçek manada konuyu gündeme getirmeyeceğini.
Vilayet konusunda kale alınmayan birkaç eften püften aslı astarı olmayan her hangi bir bilgi ile kanıta dayanmayan ve mumları yalancının mum kadar bile yatsıya kadar bile yanmayanların yanında ilimize gelen veya gelmek üzere olan hizmetleri sahiplenmeye çalışan,olmaya kalkışsa da kimse tarafından kabul edilmez. diye sorularını cevaplandırıyorum.
Çünkü Aksaray’ın Vilayetlik meşalesinin 1987 Yılındaki Aksaray Gazeteciler Cemiyetince O senenin Ramazan Bayramında yayınlanan İlk Bayram gazetesi ile gündeme getirilmesinden sonra daha önce defalarca yeri geldikçe yazdığım ve bu senenin de Kasım’ın 2 sinden itibaren isimlerini ve emeklerini yazdıklarımdan bir kısmı Cemiyetin yönetim kurulu üyeleri ve diğerleri ise kendilerinin mesleklerinin imkanlarıyla destekçilerin dışında şu anda ilimizde faal gazetecilik yapanlardan 1. gazetemizi yayınladığımızda yönetim kurulu başkanımız olan ve ilk kıvılcımını yaktığımız gazetenin yayınlanmasını başkanımız olarak büyük katkılar sağlayan Gazeteci-Yazar Ahmet Erbaş ağabey ve benim dışımdakilerden şu anda faal gazetecilik yapanlardan bu güzel sonuca ulaşılmasında bir emekleri olan her hangi bir gazeteci kesinlikle yok.!!!
Halen Aksaray merkez ilçede fiilen Medya çalışanı veya patronu olanların hiç birinin bu konuda fiili çabası olmadığından yani Aksaray’ın Vilayet olması için hiçbir haber yapmadıkları gibi her hangi bir siyasi veya etkili ile yetkili kişi ile de Aksaray’ın vilayet olması için görüşmediklerinden bu konuda bir olumlu katkıları kesinlikle olmamıştır:!!!
Yani hiç kimse bizim merhum Çapan Tekeli ile birlikte çektiğimiz maddi ve manevi sıkıntıları çekmediler.
Siyasetçilerle görüşmek için günlerce kapılarında beklemediler, geceler Ankara da parklarda sabahlamadılar.
Bayram gazetelerini çıkartmak için Aksaraylı ve Aksaraylı olup İstanbul veya Ankara da bulunan iş adamlarından maddi ve manevi destek almak için kapılarını aşındırmadı.
2 yıl boyunca bunları yaparken günlerce evini, barkını, eşini, çoluk çocuğuyla ana ile babasını terk etmedi.
Kimse bu kutlu mücadele esnasında siyasetçiler veya bazı iş adamları tarafından aşağılanmadı, horlanmadı, azarlanmadı.
Böyle olunca da emek vermedikleri, terlemedikleri ,uğruna anne ve babası ile çoluk ,çocuğunu günlerce terk etmedikleri,2. sınıf otel köşelerinde kalmadıkları için bunun kıymetini bilemezler.!!!
Yani tarlada izleri olmadığından Harman dada maalesef gözleri de tıpkı gözü Namazda olmayan beynamazın kulağının Ezanda olmaması miseli konuyla bir alakaları olmuyor.!!!
Aksaray ilçe iken hemşerilerimizin yüzlerce kilometre yol kat edip süründükleri il kapılarındaki sıkıntıları bir daha yaşamamaları, hakkımız olan genel ve mahalli bütçe imkanlarının başka yerlere ve başka kaynaklara bir daha harcanmaması için bu mücadelenin benim şahsi mücadelemden çıkartılarak tüm Medya organları ve mensupları ile siyasiler, seçilmiş ve atanmışlar ile Meslek Odalarıyla Sivil Toplum Kuruluşlarınca benimsenip daima gündemde tutulması, bu çalışma ile Hak vaki olduğunda yeni nesillerin motivasyonu için unutulmamasının sağlanması.
İl olma nimetleriyle birlikte ilçelik esareti esnasında çekilen sıkıntılarında unutulmaması tarihin bizim için tekerrür etmemesi için Vali Hamza Aydoğdu, Belediye Başkanı Evren Dinçer, Milletvekilleri İnceöz, Aydoğdu, Erel ve Kaşlı, İGM başkanı Tüzün ile birlikte ilimizin tüm siyasileri, Meslek Odaları ve STK’ları tarafından gerekenlerin zamanında gerçekleştirilmesini sağlamalarında.
Hiç hak etmediğimiz 1845-1920 ve 1933-89 arasındaki toplam olarak 131 yıl süren ilçelik esaretin kıyamete kadar bir daha Aksaray’ımıza yaşatılmaması için gerekenlerin yapılması ve yaptırılması dileğiyle.
Cuma’mız mübarek olsun. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.