KOCA KARI İLACI DEĞİL! PASTÖRDEN ÖNCE KUDUZU TEDAVİ EDEN ANADOLU TIP'BI!!!
Bugün 14 Mart 1827'de Padişah Sultan II. Mahmut Han döneminde Hekimbaşı Mustafa Behçet'in telifi ve bu teklifin kabul edilmesiyle ilk cerrahi hanenin İstanbul Şehzadebaşı semtinde bulunan günümüz İtfaiye Müdürü makamı olan Tulumbacı başı Konağındaki etkinlikle başlayan çalışmanın 191. yıl dönümü.
Yani 191 yıl önce bugün ” Tıp hane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire” adıyla ameliyathaneler amirliğinin kurulmasından dolayı günümüzde kutlanan geleneksel Tıp Bayramına vesile olan aynı zamanda Türkiye'de modern tıp eğitiminin başladığı gün olmasının yanında Anadolu’daki o zamana kadar milyonlarca hastayı tedavi eden Milli Tıp’ımızındı ”Koca Karı ilacı(!) ” ismiyle aşağılanarak dışlanarak geçmişimizdeki milyonların şifa bulmasını sağlayan tedavilerinde yok sayılmasının kara yıldönümüdür.
REKTÖR ŞAHİN,TIPFAKÜLTESİ DEKANI ÖZKAN,SAĞLIK İL MÜDÜRÜ KILIÇASLAN’LA BAŞHEKİM BİNGÖL YÜZLERCE HASTALIĞI TEDAVİSİ KANITLI ANADOLU TIBBINA YENİ TEDAVİLER İÇİN SAHİP ÇIKSINLAR!!!
Öncelikle her geçen gün orta başlıkta isimleri zikredilenlerin ve onlara her yönüyle destek olan Vekillerimizle ilimizin atanmış ve seçilmiş yöneticileriyle Meslek Odalarının katkısıyla kıskanılan gelişmelerin oluşmasını sağlayan Üniversitemiz ve Üniversitemize bağlı Tıp Fakültemizle fakültemizin Eğitim ve Araştırma Hastanesi yöneticilerinin ve onların şahsında tüm tıp çalışanlarının 14 Mart Tıp sahip çıkmaları halinde nice tedavisi olmayan hastalıklardan muzdarip olanların şifa bulmalarına vesile olacağına inandığım Anadolu Tıp’ındaki birkaç geleneksel tedavi hakkındaki birkaç somut kanıtlanmış bilgiyi aşağıda faydalanılması için sunuyorum.
“KOCA KARI TEDAVİSİ(!)” İSMİYLE AŞAĞILANAN GELENEKSEL ANADOLU TIP’BIYLA PASTÖRDEN 15 ASIR ÖNCE KUDUZ KÖPEK TARAFINDAN ISIRILANLAR YAPILAN TEDAVİYLE KURTARILDILAR!!!
Günümüzde konuyla özel ilgilenenler dışındakilere Kuduz tedavisinin kimler tarafından yapıldığı sorulduğunda verilecek cevap hiç şüphesiz günümüzden 133 yıl önce Fransız Bilim adamı Pastör tarafından bulunan aşıyla bu hastalığın tedavi edildiği söylenecektir.
Ondan önce genelde İslam Coğrafyasında, özelde ise Anadolu’da Kuduz köpek tarafından ısırılanlar kudurarak ölüyorlar mıydı?
Bunun cevabı elbette ki ”Hayır” dır. En azından “Hayır” cevabı tedavi olanlar için net ve kesindir.
Çünkü İslam aleminin geneliyle birlikte Anadolu’daki geleneksel Tıpla kuduz köpek tarafından ısırılanlar serin ve kapalı bir alanda tamamen beyaz elbiseler giydirilerek ,beyaz yatakta yatırılarak her türlü sinek ile böcekten korunarak, sürekli yıkanarak ve mikrobun bağışıklık sistemini yenmesi engellenerek ısırılanın kudurması önleniyordu !
İLAÇLA ZEHİRLENENLER ÇOCUK İDRARI, YOĞURT, BOL KÖPÜKLÜ SU’YLA YIKANARAK KURTARILIYORDU
Anadolu Tıp’ında sadece kuduz tedavi edilmiyordu, içirilen, kan yoluyla kişilerin vücutlarına girmesi sağlanan en zehirli ilaçlarla bile kişilerin zehirlenmelerinin önüne yapılan başarılı tedaviyle engel olundu.
Zehir’in panzehrinin elde tutulması Anadolu Tıp’ında bilinen bir gerçek olmasının yanında Panzehri olmayan, bilinemeyen zehirlenmelere karşı ise ise köylerde zehirlenenlere çocuk idrarı içirilerek ,yoğurt yedirilerek, ayran içirilerek ve kusturularak yapılan tedaviyle zehirlenenler sağlıklarına kavuşturuluyorlardı.
KENE VE AKREPLE ZEHİRLENENLER ASIRLARCA PEKMEZ YUMURTA VE SÜTLE TEDAVİ EDİLDİLER!!!
Anadolu’da yine Akrep ve Kene sokmasına karşılık ise asırlarca elde tutulan Panzehir, Panzehir yok ise uygulanan Pekmez, Yumurta ve Süt tedavisiyle ısırılanların şifa bulması yakın zamana kadar kendi köylerimizde bile uygulanan geleneksel bir tedaviydi.
EN DERİN YANIK YARALARI YUMURTA YAĞIYLA, HAFİLERİ İSE CAMIZ TERSİYLE TEDAVİ EDİLİYORDU!!!
Anadolu da onlarca asır uygulanan tedavilerden birisi ise günümüzde ülkemizin belirli yerlerinde bulunan Yanık Tedavi Merkezlerinde yapılan çalışmalar köylerimizde ,hatta mezralarımızda bile derin yanıkların izlerini bile ortadan kaldıran yumurta sarısının iyice pişirilmesiyle elde edilen yağla ve yine hafif yanıkların ise Mandanın taze tersi ile tedavi edilirlerken her yerde meydana gelen küçük yaralamalar ve kesiklerin üstüne tükürülmesi idrar dökülmesi çokça akan yaraya bezin yakılarak veya tütünün basılmasıyla kanın durdurulması sıradan günlük basit yöntemlerdi.
BAKMAYIN YEŞİLÇAM FİLMLERİNDEKİ SÜREKLİ KISIR KADININ SUÇLANMASINA! ANADOLUDA YÜZ YILLARCA CANLI SPERMİN OLUP OLMADIĞI KİŞNİŞ DENEYİYLE KESİN OLARAK BELİRLENİYORDU !!!
Osmanlı devletinin duraklamasıyla başlayıp gerilemesiyle birlikte hızla tırmanan, Cumhuriyet döneminde ise tüm geçmişimizin yok sayılarak sanki yer yüzüne 1923’de inmişiz gibi geçmişin inkar edildiği tarihin ters yüz edildiği eleştirilerle yerin dibine batırılmaya çalışmalarının bilindiği iki ana konusundan birisi din adamlarının ve kadının Yeşilçam filmlerinde dışlanmasındaki en önemli senaryo ise Anadolu’da evli eşlerden çocukları olmayanlarda sürekli olarak kadının suçlu gösterilmesiyle sanki erkeğin kısırlığının modern tıp uygulamalarına ve mikroskop olmadan tespit edilmediği saçmalığıydı.
Aslında ana konu dinimizi bilinçaltında aşağılamayı hedefleyen bu cahillerin bilmedikleri şey Anadolu’da ki anaların evlatlarında canlı spermin olup olmadığının konuyu dallandırıp budaklandırmadan kişnişe idrar yaptırılmasıyla ve kişnişin çillenmesiyle canlı spermin olduğunun anlaşılmasıyla kısırlık tedavisine başlanması , kişnişin çillenmemesi halinde bunun erkeğe ve eşine anlatılarak evliliklerine devam edip etmemelerine karar verilmesinin sağlandığıydı.
YUSUF ŞAHİN, NAMIK ÖZKAN, CENGİZHAN KILIÇASLAN VE HAKAN BİNGÖL HOCALAR ANADOLU TIPPINDAN ASÜ E.A HASTANEMİZDE YENİ HASTALIKLARIN TEDAVİSİ İÇİN ARAŞTIRTSINLAR!!!!
Ülkemizin Savunma Sanayinde ulaştığı göğsümüzü kabartan %85’i aşan ve nihai hedefi %100 olan yerlileşmenin ve bu konuda yerli ilaç konusundaki aynı hedefe ulaşma çabası çerçevesinde ASÜ Dekanı Profesör Dr. Yusuf Şahin, ASU Tıp Fakültesi Dekanı Genel Cerrah Profesör DR Namık Özkan, Sağlık Müdürü Uzman Dr. Cengizhan Kılıçaslan Baş Hekim Kalp Damar cerrahı Profesör Dr Hakan Bingöl’den dileğim genel olarak yüz yıllar ,özelde ise on yıllardır “Koca Karı tedavisi” ismiyle aşağılanarak dışlanan Anadolu Tıp’ının bizim Eğitim ve Araştırma Hastanemiz uzmanları tarafından sahada araştırılması.
Bu araştırmalarla henüz tedavisi bilinmeyen bir çok hastalığında tedavi edilmesiyle kronik hastalıklardan muzdarip olan hastaların şifa bulmalarına vesile olmaları.
Bu araştırmalarla elde edilecek bilgi ve bulgularla ilaçların günümüzdeki çeşitli teşhis araçlarıyla desteklenen modern tıp imkanlarıyla geliştirilerek ilaçtaki %100 yerlileştirmeye katkı sağlanması dileğiyle.
Tüm sağlıkçılarımızın 14 Mart Tıp Bayramlarını tebrik ederim.
Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.