MÜSAMERE OYUNU GİBİ DEĞİL CUMHURUN ÖZDE HÂKİMİYETİ İÇİN GERÇEK MİLLİ EGEMENLİK!!!
Büyük Millet Meclisi Ülkemizi işgalden kurtarmak için 102 yıl önce kurulduğunda “Hakimiyetin millette olduğu” belirtilip bu hakimiyetin hiçbir kişi ile kurum ve zümreye devredilmeyeceği belirtilmiş.
Daha sonra ise bu ibare yani Hakimiyetin kayıtsız ve şartsız millete ait olduğu Ulusta yapılan 2. Meclisin kapısının ardından şu anki mevcut Türkiye Büyük Millet Meclisinin kapısına da aynı ibare yazılarak bu konudaki kararlılık gösteriliyor.
HAKİMİYET GERÇEKTENDE MİLLETİN OLSAYDI İRADESİNİ TEMSİL EDEN TBMM İKİ DEFA KAPATILIR,2 DEFA İSE PASİF HALE GETİRİLİNİRMİYDİ?!!!
TBMM’nin kapasında yazılı olduğu gibi milli hakimiyet gerçekten de Milet’te olmuş olsaydı
27 Mayıs 1960 ile 12 Eylül 1980’de milletin iradesini temsil eden TBMM’si iki defa milletin ekmeğini yiyen silahlı bürokratlar tarafından kapatıla bilinir miydi?
12 Mart 1971 ve 28 Şubat 1997 de olduğu gibi milletin kendi adına hakimiyetini devrettiği Meclis devre dışı bırakılır ve Milletvekillerinin iradeleri atanmışlar tarafından gasp edilebilir miydi?
1961 ANAYASASIYLA MİLLETİN İRADESİNE ATANMIŞLAR ORTAK EDİLİRMİYDİ VE BU ORTAKLIĞIN 1982 ANAYASASIYLADA DEVAM ETMESİNİN SAĞLANMASIYLA MİLLET İRADESİ YOK EDİLEBİLİRMİYDİ?
Orta başlıktaki cümleler bile Türkiye’de şimdiye kadar bu konuda söylenenlerin hiç birisinin gerçek olmadığını net ve somut olarak ortaya koyuyor.!!!
Merhum Menderes, merhum Özal ve 2002’den bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğindeki Ak Parti Hükümetleri döneminde yapılan anayasa değişikliklerine, yasal değişikliklere rağmen maalesef halen Türkiye’de milli hakimiyetin gerçekten de tam olarak millete ait olması maalesef sağlanamadı.!!!
TÜRKİYEDE ŞİMDİYE KADAR EN YÜKSEK OYU ALAN PARTİLER BİLE İKTİDAR OLURKEN, ATANMIŞLAR TARAFINDAN MUKTEDİR OLMALARINA BİN BİR FİZİKİ ENGELLE İZİN VERİLMEDİ!!!
Bunun ana sebebi 1961 Anayasasıyla milletin iradesine ortak edilen atanmışların kendilerini milletin efendisi, milleti ise kendilerinin kölesi olarak görmeleri.
Bu nedenle maksimum yükseklikte oy alan partilerin ise iktidar olmalarına rağmen muktedir olmalarına izin verilmemesiydi.
Resmiyette eskiden Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonra ise Cumhurbaşkanına bağlı olan Milli Savunma Bakanına bağlı Genelkurmay başkanı yakın zamana kadar fiiliyatta kendisini hem Başbakan, hem de Cumhurbaşkanının ,hem de bağlı olduğu bakanlık olan Milli Savunma Bakının da üstünde görmesi.!!!
Bu çerçevede her hükümet tarafından atanan Milli Savunma Bakanın resmiyette savunmanın amiri gibi olmasına rağmen orduya 15 Temmuz 2016 alçak kalkışmasından sonrasına kadar karışamaması, harcamalarının bile yakın zamana kadar hesabının devletin anayasal kurumu olan Sayıştay tarafından bile sorulamaması.
İKTİDAR OLANIN MUKTEDİRLİĞİ TAMAM ,AMMA VEKİL,BAŞKAN VE MECLİS ÜYESİNİN ADAYLIĞININ HALEN GENEL MERKEZ TARAFINDAN BELİRLENMESİ MİLLETİN TAM MİLLİ HAKİMİYETİNE ENGEL!!!
Fakat halen milletvekili, Belediye başkanı, İl genel meclisi üyesi ile Belediye Meclisi üyeliği adaylığına millet yerine partilerin genel başkanları ile yönetimleri karar verdiğinden seçilenlerin istisnanın dışında kalanları maalesef milletin değil, kendilerini seçildikleri makamlara adeta atayarak aday yapanların adamı olduklarından bizdeki millet egemenliği halen müsamereden öteye geçemedi.
Bu olumsuzlukların tamamının en kısa zamanda ortadan kaldırılarak milli egemenliğin gerçekten millette olması için gereken düzenlemelerin en kısa zamanda yapılarak milli egemenliğin sözden çıkartılarak özünde sağlanması dileğiyle.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.