ŞEHİR EFSANELERİNİ YIKAN, GEÇMİŞİ AYDINLATIP GÜNÜMÜZE UYGULAMALI GETİREN FESTİVAL!
Aksaray Belediye Başkanı Haluk Şahin Yazgı, yardımcıları Süleyman Canbulut, Mustafa Karahancı, Güven Kemerkaya ve Serdar Baydar başta olmak üzere bu seneki değişikliği düşünüp uygulamaya koyan herkesi canı gönülden kutluyorum.
Bu sene kutlanan Ihlara Festivali 1981’den şimdiye kadarki yapılan festivallerden tamamen farklı.
Bu seneki Festival gerçekten ’de öncelikli olarak ismindeki gibi tam anlamıyla yerli ve milli bir Kültür festivali!
Bu festivalde bu toprakların değerlerine bağlı olan kendisini yerli ve milli olarak gören herkesin kendisine uygun bulacağı bir etkinlik var.
Yine bu festivalde mankurtklaşanlar haricinde vasat olan vatandaşlarında aileleriyle birlikte 5 değişik günü yaşayabilecekleri etkinliklerle ve bunları ete kemiğe büründüren üç boyutlu görsellerle donatılmışlarını görüp gezip bilgi sahibi olabilecekler.
DOÇENT NEVZAT TOPAL YILLARCA İNATLA SÜRDÜRÜLEN ŞEHİR EFSANESİNİ GERÇEKLERLE YIKTI!
Daha önce Abideleri ve Kitabeleriyle Niğde/Aksaray Tarihi 1973’ün yazarı Tarihçi Merhum İbrahim Hakkı Konyalı’nın bulduğu bir kitabeyle belirtmesine.
Profesör Bekir Deniz’in kale olmayan yerde il veya ilçe merkezi olmayacağı yönündeki beyanına ve yine Profesör Doğan Yörük’e bu konuda sorduğum soruya verdiği cevapta şehir efsanesini teyit etmemesine rağmen aksi uzun zaman ısrarla iddia edildi.
Sadece ısrar edilmekle de kalınmadı konuyla ilgili bir çok metne ısrarla Selçuklular zamanında il merkezi olan “Eyüb’ili” ve Osmanlı dönemindeki Aksaray iline bağlı ilçe merkezi olan ismi ünlü İslam Kahramanı Battal Gazi ve Babası Hüseyin Gazi ile birlikte anılan günümüz Aksaray ili merkez ilçesine bağlı Kalepalta(Kaleköy) köyü olan “Eyübeli” ısrarla 1950’lere kadar ortadaki bir köy olmaktan ve Sultan Abdülhamit Hanın Ser kurunu(Baş Yaveri) Hacı Ali Paşa’nın memleketi olmaktan başka özelliği olmayan günümüzün Ortaköy ilçesi olduğu ısrarla vurgulandı.
Yıllarca var sayılan bu şehir efsanesine son noktayı 17 Eylül günü Festival proğramının 1. günü Aksaray Zinciriye medresesindeki Medrese sohbetlerine katılarak “2.Kılıçarslan ve Aksaray söyleşisi” konulukonferansında konuşan Niğde Ömer Halis Demir Üniversitesi öğretim görevlisi “Anadolu Selçuklu Devrinde Aksaray Şehri “ kitabının da yazarı Tarihçi Doçent Nevzat Topal hoca konferansında Eyübili’nin yerinin günümüz Kalebata köyü olduğunu söyleyerek son noktayı koydu.
NEVZAT HOCA TESÇİL ETTİ HALUK BAŞKAN İSE ŞİFAHENENİN YENİDEN YAPIMINA SÖZ VERDİ!
Tüm tarihçilerin mutabakatıyla Cumhuriyet döneminde şehirlerde bulunan her birine değer biçilemeyecek tarihi eserlerin yıktırılarak şehirlerin yol, su ,kanalizasyon ve diğer hizmetleri için gerekli olan yapı ve dolgu malzemesi olarak kullanılmasından nasibini alan ve Selçuklunun en önemli hatta en az büyüklüğü Kayseri ve Sivas Şifahanesi kadar büyük olan Aksaray Darul Şifahanesi, Bimer hane veya Tımarhanesinin harabeye dönmesiyle son birkaç duvarının insan boyundaki kalıntıları bizim dönemimize kalmıştı.
OSMAN ERTUĞRÜL TARAFNIDAN 9 ASIRLIK ŞİFAHANENİN ŞEHH HAMİT MAHALLESİNE SÜRGÜNE GÖNDERİLMESİYLE YIKIM BOMBASININ ÇEKİLEN PİMİ 2014’Ü 15 BAĞLAYAN GECE PATLADI!
2000 yılında Şifahanenin bulunduğu ve kendi ismi ile 9 asırdır anılan yerden akla ziyan bir şekilde Osman Ertuğrul tarafından Şeyh Hamit mahallesine sürgüne gönderilmesi, ardından ise bu ata yadigarının yıkımın yapacak bombanın pimi çekildi.
Pimi çekilen bu bomba 2014’ü 15’e bağlayan gece burasının vatan hainleri tarafından dozerlere hava edilmeleriyle yer yüzünün tüm hazineleri bir araya getirilse satın alınmayacak bu ata yadigarı yapı tamamen yok edilmişti.
Nevzat Topal Hocanın burasıyla ilgili olarak konferansında verdiği bilgilerden sonra Aksaray’ın idealist birkaç birim amirinden birisi olan İl Kütür ve Turizm Müdürü Mustafa Doğan’ın ve Başkan Yardımcısı Güven Kemerkaya ile tarafımdan da verilen bilgilerin sonunda bu ata yadigarının temelleri üstünde yeniden yapılması konusunda Başkan Yazgı söz verdi.
PROFESÖR YUSUF KÜÇÜDAĞ OSMANLININ KALKINMA DÖNEMİNİN ASIL KAHRAMANLARININ AKSARAY’LI İKİ CESUR AMCAOĞLU OLDUĞUNU TARİHİN IŞIĞINDA ORTAYA KOYDU!
Festivalin 3. günü ise 1. gün gibi tarih severlerin ilgisiyle yine Medrese Sohbetleri ismiyle Zinciriye Medresesinde yapıldı.
Bu programa ise Karatay Üniversitesi Öğretim görevlisi ve ilimizi ilgilendiren Cemali Ailesi ve Piri Mehmet Paşa kitaplarının da yazarı olan Tarihçi Profesör Yusuf Küçükdağ hoca anlattıklarıyla özelde Yükselme döneminin iki kudretli Padişahı Yavuz Sultan Selim ve oğlu Kanuni Sultan Süleyman’a Veziriazamlık yapan her konuda donanımlı, bu donanımını fedakarlık ve samimiyetiyle yoğuran aynı zamanda da gözünü daldan, budaktan sakınmayan cesaretiyle Piri Mehmet Paşa’nın Çaldıran, Irak’ın, Belgrat ile Rodos’un özelliklede bu fetihteki kum torbayı dünya tarihindeki ilk defe kullanılmasıyla bu torbalardan her kale burcunun karşısında ondan daha yüksek burçlar yaparak bunlarla toparla yıkılmayan surların bertaraf edilmesinin bu fetihteki başarılarını.
FATİTEN SONRA GEMİLERİ KARADAN YÜRÜTEN İKİNCİ KİŞİ ,OSMANLI DEVLETİNİN İLİK İSTİHBARAT TEŞKİLATINI KURAN VE KUM TORBASI İLE YİVLİ TOPU İCAT EDEN AKSARAY’LI PİRİ MEHMET PAŞA!
Osmanlı’nın ilk istihbarat teşkilatını kurmasını, o zaman yer yüzündeki Osmanlı devleti haricindeki tüm devletlerin donanmalarının toplamından fazla bir donanmayı oluşturmasını, Yivli topu bulması ,Fatih Sultan Mehmet’ten sonra Gemileri Belgrat’ta 8 km Karadan yürüten ve bununla savaşların kazanılmasına yaptığı diğer katkıları anlattı.
Yine bu sohbetinde çokça derinlere inmese de Veziriazam Piri Mehmet’in amcazadesi 3 Padişaha Şeyhul İslamlık yapan ve amcasının oğlu gibi sözünü budaktan esirgemeyen Şeyhul İslam Zembilli Ali Cemali’nin hayatlarıyla tarihe ışık tuttu.
Nasip olursa Festivalin tarihin canlandırılması başta olmak üzere diğer çalışmalarıyla ilgili tespitlerimi ise bir başka yazımda paylaşmak üzere.
Cuma’mız Mübarek Olsun.
Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.