VALİ AYDOĞDU TARİHİ ESERLERİN YIKIMINI ENGELLEYEREK TEKRAR KAHROLMAMAMIZI SAĞLATSIN!!!
Bunları yıkan veya direk ile dolaylı şekilde sebep olanlarla, sebep olanlar hakkında şimdiye kadar caydırıcı tedbirleri almayanlar bunun hesabını Allah(c.c.) ve adil olan kamu otoritesi ile yine aynı şekilde adil yargı kurumlarına nasıl vereceklerini bilmiyorum.!!!
Fakat çok iyi bildiğim il olmamızdan önce başlanan ve il olmamızdan sonrada istisnaların dışında kalan genel ek serisi tarafından devam eden umursamazlıkla benim çocukluğumdan var olan fakat şimdilerde yerlerinde yeller esen bir çok tarihi eserin yıkılması ve bunları yıkanlar hakkında caydırıcı tedbirlerin alınmamasıyla bu geçmişi yok eden sakatlığın yol olmasıdır.
Konuya çokta derinlemesine girmeden benim çocukluğum ve gençliğimde var olan fakat şimdilerde yerlerinde erler esen tarihi eserlerimizden şimdiye kadar yerle yeksan edilenlerden bir kaçı;
Ortaköy ilçemize bağlı Yıldırımlar köyünün sırtını dayadığı tepede bulunan ilimizin burçları yakın zamana kadar ayakta olan kalesi ile Selçuklular zamanında il merkezi, Osmanlı zamanında ise ilçe merkezi olan ismi ünlü İslam kahramanı Hüseyin gazi ve oğlu Battal gazi ile birlikte anılan Kalebalta(Kale köy) köyümüzdeki kale.
Aksaray merkezindeki Anadolu’nun en önemli şehir içi kervansarayı olan bizim çocukluğumuzda kasaplar çarşısı olan Pemme(Pamuk) han, Hasas baba ve Hallacı Mansur’un kubbeli kırmızı tuğlalı türbeleri, şehir merkezindeki kesme taşla yapılan 5 tarihi han bu umursamazlık nedeniyle yakın zamanlarda yerle yeksan edilenlerden bir kaçıdır.
Her vesileyle dile getirdiğim bu umursamazlıklar konusunda evvelki yıl 07.11.2019 Perşembe günü
“ ŞİFAHENENİN SON KALINTISININDA YIKILMASINA EVLADIMI KAYBETMİŞ GİBİ KAHROLDUM”
(06.01.2015 Salı günü” TARİH KATLEDİLDİ!!!” başlıklı haberimin devamında bu günkü yazıma ana başlık yapılan haberi kast ederek )”Yukarıdaki ara başlık 2005 yılında yaptığı haberle Aksaray Şifahanesinin Eski Eserler ve Anıtlar Kurulu tarafından tescil edilmesini sağlayan ve o günden günümüze kadar bu konuda yaptığı sayısız haber ve yazdığı köşe yazılarının yanında bire bir görüştüğü yetkililere bu ata yadigârımızın korunmasını isteyen Gazeteci-Yazar Ali Genç’e ait.
Gördüğü manzara karşısında kahrolduğunu tepesinden kaynar sular döküldüğünü belirten Ali Genç” 2005 yılında Aksaray Şifahanesi, Ilısu’daki yer yüzünde literatüre girmiş ikinci bir eşi olmayan harçsız köprü ve yine yer yüzünde ikinci bir eşi bulunmayan Memeli kaya ile ilgili yazdığım haberin ardından dönemin Kültür ve Turizm Müdürü Hamza Zengin beni arayıp Şifahanenin yerine sordu.
Yeri tarif etmemin ardından Arkeologlar tarafından yapılan incelemenin ardından hazırlanan dosyaya gereğince Ilısu’daki köprü ile birlikte ata yadigarımız Şifahanenin de Anıtlar kurulunca tarihi eser olarak tescil ettirilip imar paftasına da işlen ildiğini dönemin Aksaray Müzesi müdüründen öğrendim.
O zamandan günümüze kadar bu ata yadigarımızın korunması için yetkililerle yaptığım birebir görüşmelerin yanında 23.10.2010 Cumartesi günü ”DİKKAT!, DİKAT ! AKSARAY ŞİFAHANESİ YOK OLUYOR!!!”balığı altında yazdığım köşe yazımda; Bu çağrının 1. muhatabı Aksaray Valisi Orhan Alimoğlu ve Belediye Başkanı Nevzat Pala’dır.!!!
Anadolu’nun en eski ve en önemli Şifahanelerinde olan ve Tarihçi İbrahim Hakkı Konyalının “Abideleri ve Kitabeleriyle Aksaray Tarihi” kitabının 1. cildinin 1001 ve 1002. sayfasında verilen bilgiden Sultan Kılıç Aslan tarafından yapıldığı kanaatine varılan hastane Selçuklu döneminde Akıl hastalarıyla birlikte ve diğer hastaların muztarip olduğu on binlercesinin şifasına vesile olmuş.
Yine bu kaynaklarda verilen bilgilere göre bu tedavi merkezinin Osmanlı döneminde de hizmetine devam ettiği padişahlar adına tutulan tımar defterlerinde buluna bilgileri araştıran tarihçiler tarafından yazılan eserlerde ve Evliya Çelebi başta olmak üzere Aksaray’a gelen Türk, Müslüman ve gayri Müslim seyyahların seyahat notlarında belirtiliyor.
Yine çocukluğumdan beri görüştüğüm tüm tarihçiler ve bu konuda okuduğum kitaplarda verilen bilgiye göre bu” Bimer Hane/Şifahane veya Tımarhanede” diğer hastalar hastalıklarına göre bulunan tedavi yöntemleriyle tedavi edilirken akıl hastaları ise ilaçların yanı sıra musiki ve su sesiyle tedavi edilirlerken o dönemde Avrupa’da akıl hastaları içlerine şeytan girdiği gerekçesiyle Meydanlarda ailelerinin gözleri önünde diri, diri yakılıyordu.
Bu güzel tedavi merkezi o dönemde Aksaray ın neredeyse tepesi sayılabilecek bir yerde havadar, sivri sinek ve diğer zararlılardan uzak bir yerde kurulmuş.
Aksaray’ı ziyaret eden Evliya Çelebide dahil tüm Seyyahların Aksaray’la ilgili notlarında hakkında bilgi verilen hakkında teferruatlı bilgi verilmeyenlerinde bile isminden bahsettikleri bir mahallemize de 900 yıla yakın ismini veren şifahanenin hali içiler acısı.!!!
BEN YAZINCA TARİHİ ESER OLARAK TESÇİL EDİLDİ!!!
Daha önce yazdığımı yazılarımda da belirttiğim gibi 1861-89 yılları arasında toplam olarak 115 yıl Niğde iline bağlı ilçe olarak yeryüzünden silinmemiz
Vilayet olmamızın üstünden ise 21 sene geçmesine rağmen gelip geçen Vali ve diğer yetkililerin Aksaray’ın sahip olduklarının tamamının veri tabanını oluşturmamaları nedeniyle bu güzel eser de bundan dolayı Tarihi eser olarak tescil bile edilmemişti.
Ilısu da ki eşi benzeri dünyada olmayan harçsız köprü ile birlikte yazarak gereğinin yapılmasını diledim.
Bu iki eserle ilgili yazdığım yazıların ardından dönemin Aksaray Valisi ,şu anki Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş ’un talimatıyla O zamanki İl Kültür ve Turizm Müdürü Hamza Zengin tarafından yaptırılan çalışmayla Ilısu köprüsüyle birlikte Şifahanenin harabesi de tescil ettirildi.
Rabbim Yar ve Yardımcımız olsun .Devamı Pazartesi’ye.” diye belirttiğim hak edilmeyen sonu ve bununla son kalıntının da yer yüzünden silinen burada muhteşem bir çok fonksiyonlu bir şifahen yapısı yokmuş gibi dozere havale edilmesinin tekerrür etmemesi için mutlaka amma mutlaka ciddi tedbirlerin alınması gerekir.
Bunun için Vali Aydoğdu tarafından gereken tedbirlerin alınarak benim ve memleketin diğer tarihi eserlerine sahip çıkılmamasına kahrolan hemşerilerimizin tekrar, tekrar kahrolmalarının önüne geçilmesi için 5 yıldır bu kıymetli değer biçilmez eserimizin son kalıntısını dozere havale edenle birlikte bu katliamı yapan veya yaptıran hakkında gerekli soruşturmayı yapmayanlarında soruşturulması ve soruşturmanın akabinde gerekli idari ve cezai işlemini yaptırılmasıyla ve bunların ibret alınması için kamuoyuna en gür şekilde duyurulmasının sağlanmasıyla tarihi eserlerimizin ve tabiat anıtlarımızın korunmasının sağlanmasıyla yıkanın/yıktıranların ,bunlar hakkında adli ve idari işlem yapmayanların mutlaka her yönüyle en ağır şekilde cezalandırılmaları bu tarihi eser ile tabiat anıtlarımızın yıkılmalarının yol olmaktan kurtarılmasının sağlanması dileğiyle.
Cuma’mız mübarek olsun.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.