Üniversitelerin cılkı çıkmış!!
Aşağıda yazdıklarım ne bir kurgu ne de bir hayal ürünüdür. Emekli bir akademisyen olarak; yaşadıklarım ve yakın tanığı olduğum olaylardır.
İnsanlık bende kalsın; hiçbir kurumu ve kişileri rencide etmemek adına açık kimliklerini vermeden yazmayı uygun gördüm. Vay be diyenler, üstüne alınanlar ve hatta itirazı olanlar; baykan2004@mynet.com adresinden bana özelden ulaşıp aslını öğrenebilirler.
Gelelim üniversitelerimizin düştüğü hallere:
Sayıları arttıkça kaliteleri düştü; neredeyse sokaktan adam bulup hoca yapıldı,
Araştırma yapılmadan abuk, sabuk bölümler açıldı; bunlara öğrenci bile bulunamadı. Bazıları kapandı bazıları da inadına açık,
Son zamanlarda yaz okulu adı altında; hocalara tatil parası kazandıran bir uygulama getirildi. Normal dönemde başarı gösteremeyen öğrenci güya Ağustos’un sıcağında başarılı olacakmış,
Uzmanlık alanı ile ilgisi olmayan farklı alanlarda derse sokulan sözde hocalara; ders ücreti alsın diye ek dersler verildi. Baldız,bacanak hak etmediği halde ballı kadroları kaptı,
Sahte doktora tezi ile önce Doktor, sonra Yardımcı Doçent ve daha sonra Doçent yapıldı. Tam Profesör oluyordu; bir ihbarımla önü kesildi. Şimdi çatır, çatır emekli doçent maaşı alıyor,
Sırf akademik puan toplamak için yalan rüzgârını aratmayacak sayıda; çalma çarpma fabrikasyon yayınlar yapılıp unvanlar alındı,
Bir Dekan düşünün; bölüm döner sermayesini babasının malı gibi kullanıp şahsi çıkar sağladı. Soruşturma sonucu suçu sabit görülüp idari ceza (Maaş kesme) almasına rağmen; başka bir üniversiteye terfi ederek ataması yapıldı,
Sözüm ona sözde bir defolu profesör; ortak yayın yaptığı bir akademisyen arkadaşının ölümünden sonra aynı ortak yayından arkadaşının adını sildi ve noktası noktasına ve virgülü virgülüne dokunmadan sırf kendi adına tekrar yayınladı.
Bu haksızlığı yazılı bir dilekçeyle rektörlüğüne ihbar ettiğimde aldığım yanıt; eğitim ve öğretim adına utanç duyulacak türden belgesini ibret-i âlem için saklıyorum.
Belgeyi aynen aktarıyorum:
“Adı geçen kişi yanlış geleneklerin tekrarını yapmış olması nedeniyle idari soruşturma açılmasına gerek duyulmamıştır” Alın size hukuk alın size adalet alın size YÖK,
Yirmi Beş yıllık meslek hayatımda şunu gördüm:
Üniversiteler kapalı bir kutu. Ne fırıldak çevirirsen çevir iki aşamada korunuyorsun.
Birinci Aşama:
Üniversitemin daha fazla adını çıkarmadan git de hangi üniversiteye gidersen git diyerek kibarca kovma,
İkinci Aşama:
Emekliliğini iste ve sessiz sedasız defol.
Bunun da adı her kurumda olduğu gibi bal gibi kurum korumasıdır.
Hele bir de akademik unvanın son aşaması olan Profesör unvanını almışsan her türlü pisliğin çantada keklik. İddia ediyorum ülkemde profesörlerin Beş de Bir’i defoludur. Bunları da ayrı bir yazımda “Defolu Profesörler” adı altında yazacağım.
Bu arada öğrenciler de hiç masum değil. Eğitimin kalitesi ve aldıkları barınma ve beslenme hizmetlerini sorgulamak yerine; eften, püften olaylara maydanoz olarak enerjilerini boş yere harcıyorlar. Bunlara da yazıklar olsun.
Eğitim bunun neresinde, Öğretim bunun neresine, şeytan bunun neresinde?
Sevgi ve Saygılarımla