17-25 Aralık operasyonu
17-25 Aralık Türkiye tarihine kara leke olarak geçmiştir. Tarihin sayfalarına unutulmaz gün olarak geçmiştir. Dolayısı ile bende bu tarihin yıl dönümünde bu leke üzerine birkaç satır yazmak istiyorum. Çünkü bu tarihten sonra devletin dik duruşunu gören paralel yapı tarumar olmuştur. Hele bu tarihin senesine rastlayan günler olan geçen hafta paralel yapının kurduğu kumpastan yıllardır içerde yatıp davaları devam eden Tahşiyecilerin tamamı berat etmişler. Ama bu kumpasçıların ekserisi ise yurt dışına kaçmakta çare aramışlardır.
Devlet içinde çeteleşen paralel yapı, 17 Aralık ile yetinmeyip can havliyle 25 Aralık operasyonunu denemişlerdir. Nasıl bir çöreklenme ise, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bir operasyonla mevcut hükümeti yıkıp İran Humeyni’si benzeri şekilde malum kişi tepeden inerek ülkenin idaresine oturacak.
Hem de Pensilvanyada yaşadığı sarayın benzeri kendisine himmet paraları ile Ankara’da yapılan saraya yerleşecekti. Himmet paraları ile kurulan şirket ve Holdinglere aktarılan bu idareler hayatında hiçbir şekilde ticaret yapıp gelir elde etmemiş kişiler oturuyor. Nereden buldun yasası olsa hesabını veremeyecekleri şekilde kazançlar var.
17 Aralık operasyonu yapılıyor İstanbul Valisinin haberi yok. İçişleri Bakanın oğlu alınmaya gelince Bakanın haberi oluyor valiyi arıyor valinin o zaman haberi oluyor. Haberdar olan vali Emniyet Müdürünü arıyor Emniyet Müdürü o zaman haberdar ediliyor.
Emniyetin içine yerleşen paralel yapı mensupları olayı imamları vasıtasıyla hazırlıyor. Adli mercilerdeki uzantılarının nöbetlerine denk getirerek toplanıp tamamı tutuklanarak içeriye sokulacak ve ülkede yolsuzluk ve hırsızlık operasyonu gibi algı oluşturularak halkıda buna inandırarak devletin en tepesi içeriye sokularak ihtilal yapılacak sonrada Pensilvanyadaki malum zat getirilip ülkenin başına oturtulacaktı.
Şimdi bakıyorum bu olaylardan sonra 3 seçim geçti ve bu yapı Ak Parti dışındaki partileri desteklediler. Hem de öyle desteklediler destekledikleri partinin mensuplarının üç katı çalışarak desteklediler. Sonuç ne oldu içi boş hava gazı. Yani ülkede herhangi bir varlıklarının olmadığı ortaya çıktı.
Neden bu kadar güçlü görünüyorlardı derseniz, bunlara yardım yapan ve maklube yemeye gidenlerin hepsi bunlar dindar dış ülkelerde okul açıp Türkçe öğretiyor diye dost olanlardı. Ama bunların din işleri dışında devlete kumpas kurmakla meşgul olduklarını vatandaş anlayınca hemen bunlardan ilgisini ve desteğini çekti.
Devlete karşı palazlanan Gazeteci, Emniyetçi ve Savcılara bakıyorum hepsi toz duman olmuş ve ülkeden kaçmışlardır. Efendim devlet kıyım yapıyormuş, masum ve suçsuz insanları içeriye sokuyormuş.
Bunları söylerken adam Allahtan korkar, siz ne yaptınız aynı kumpasta yaptığınız gizliliği ülke genelinde mütedeyyin insanlara karşı yaparak devletin idarecilerinin haberi olmadan ne kadar size karşı Müslüman varsa içeriye soktunuz. Kimine Ek Kaide yakıştırması, kimine Hizbullah yakıştırması yaparak cezaevlerine sokarak susturma operasyonunu ben yapmadım.
Ülke genelinde himmet ve yardım musluklarını kendi küplerine akıtmak için cami yaptırma ve yaşatma derneklerindeki insanları bile toplayıp içeriye kim soktu? Bunu ben söylemiyorum ismi mevzu bahis değil daha bir ay önce bunları devletin en üst kademesindeki bir yetkilinin ağzından ben bizzat dinledim.
Zekât toplamanın doğru olmadığını zekâtın fakirlerin hakkı olduğunu yazan bir mütedeyyin guruba Tahşiye kumpası kurarak cezaevlerine onları ben doldurmadım. Hatta cezaevlerinde ölmeleri için hasta olanların kullandığı ilaçları bile vermeyerek ölmelerini ben istemedim. Aksaray cezaevinden Anamur cezaevine taşıyarak sıcak ve rutubetten ölmelerini sağlayacak operasyonu ben yapmadım. Bunlara bu zulmü ve esareti nasıl mubah görüp doldurdunuz? İş kendinize gelince kıyamet koparmak hangi akla vicdana sığıyor?
Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi bunlar devletten ve Emniyetten evet temizlenmediler. Aksaray’da Tahşiyeciler diye kumpas kuran dönemin polisleri hala iş başındalar ve hatta Emniyet ve Vali Beyin yakınlarında benden söylemesi. Onlar bu kumpasçıları bulup çıkararak dağıtmalılar.
Uzun lafın kısası, ülkemizin tarihine kara leke olarak geçen bu darbenin nerede ne izleri varsa silinmelidir. Devlet kendi işini Müslümanda kendi ibadet ve işini yapmalı. Çünkü her gün bir yerde çorap söküğü gibi deşeledikçe bir şeyler çıkmaya devam ediyor.