Aile şefkati çok önemli
Geçtiğimiz günlerde televizyonda bir programa takıldım ve bir süre izledim. Benim dikkatimi çeken husus ise babası bir yaşında iken vefat edip sonra annesi bir başka evlilik yaparak üvey babası yanında büyümüş. Ancak üvey babası ona öz babası gibi bakmış ve ona öz babası gibi sarılmış. Böyle üvey baba herkese nasip olmaz ama bu delikanlı çok şanslıymış. Büyüyünce babasının vefat ettiğini öğrenen delikanlı keşke onu görebilseydim diye gözyaşlarını tutamadı. Yani öz baba özlemi çekmesi beni çok etkiledi.
Zaman zaman çoğu kere rastlarız, anne ve baba özlemi çeken çocukları. Kız çocukları anneye düşkünken, erkek çocukları babaya düşkün olurlar. Evlatlar genel olarak çocukken anne ve babalarını örnek almaya çalışırlar. Ancak çocukluğunda anne ve babasız kalmak onların içinde bir ukde gibi durur.
Tabi birde anne ve babanın ne olduğunu bilmeyen aileler vardır. Çocuklarına terbiye yön ve yöntem vermeyi bırakın onları sıradan görürler. Evlat onlar için ha vardır ha yoktur. Ama annelik duygusunu bilen anne annelik şefkati ile onların başında aç susuz kalsa da dururlar.
Anne onlara kol kanat gererken sorumsuz bazı babalar evlat sorumluluğundan kaçarak ortadan kaybolurlar. Çocuk yapmak marifet olsa idi kedi ve köpekler daha çok yavru yaparlar. Ama o hayvanlar bile onları ayaklarının üzerine durana kadar kol kanat gereler. Dolayısı ile merhametsiz ve kişiliksiz insanlar kedi köpek kadar olamazlar.
Çocukken babası vefat eden bir yavrunun büyüyünce onun koku ve şefkatini araması bir baba hasretidir. Ama evlat hasretinden uzak hainlere insan bile demeye ağzım varmıyor. Onlar ancak hayvandan daha aşağılık birer mahlûkturlar.
Huzursuz ve kavga ortamında yetişen çocuklarda toplumda sorumsuz olarak yetişiyorlar. Ayrıca başarı oranları çok düşük oluyor. Öyle bir ortamda çocukların yaşaması yerine ayrılmış ama babası tarafından himaye edilen ortamda yaşaması daha iyidir.
Eşlerin geçimsizlik ve kavgaları sonucu ayrılmaları kadar doğal bir durum yoktur. Ayrılık dünyanın sonu değildir. Önemli olan medeni bir şekilde anne ve babalar evlatları ile ilgilenmeleridir. Eşinden ayrılan aile çocuklarından da ayrılmıyor.
Efendim neden ayrılıyorsun çoluğun çocuğun var diyenler çıkıyor. Allah iki duvarın arasını sır yaratmıştır. Kimse o iki duvar arasında yaşananları bilemez. Eğer evinize gelirken başkasının ya da düşmanınızın evine gelir gibi gidiyorsanız o evlilik bitmiştir demek.
Doğru olanı saygılı, sevgi ve hoşgörülü bir aile ortamının olmasıdır. Eğer bu yoksa dünyanızı ve hayatınızı karartmaya gerek yoktur. Allah hiç bir zaman iki duvar arasını cehennem yaratmamıştır. İki duvar arasında saygı ve sevgi olursa o ev zaten size cehennem olmaz. Bazen insanlar şans mı dersiniz kader mi dersiniz bu sevgi ve saygıyı yakalayamaz.
Birçok insanın hayatında bu tür zikzaklar yaşanabilir. Ama önemli olan ayrılıklar sonucu o suçsuz günahsız çocukların suçu nedir? Ayrılık çocukları terk etmek değildir. Ya da ayrıldık diye gayri meşru hayat yaşamakta değildir. Ayrıldı isen namusun ve şerefin ile yeni bir yuva kurmaktır. Çocuklarına da aile şefkati göstermektir.
Ayrılık ve helalinden evlilikleri hoş görmeyen bazı ahlaksız insanlar vardır. Gününü gün edip, namuslu, evli ve gariban ailelerin yuvalarını yıkanlar az değildir. Hatta her gün birisi ile dolaşıp güya bunun adına arkadaşlık diyen haram zadelerin yaptıkları sizce ne olabilir? Olsa olsa namus canavarlığı olabilir. Bu nedenle insanlar bazen kendi hayatlarına bakarsa başkalarına söz söyleme hakkı olamaz. Herkes önce aynada kendilerine bakmalılar.
Dolayısı ile babasını hiç görmeden anne ve baba hasreti çeken çocuklar varken. Birde aile sorumluluğu taşımayan aileler vardır. Toplum olarak çocuklarına düşkün bir toplumuz. İnanın benim çocuklarımda benim için gül kokusudur. Onlara gelecek zarar ve ziyan bana gelsin. Onların acısını Rabbım bana yaşatmasın. Elbette herkesin yavrusunu Allah bağışlayıp korusun.