Barışın adı var

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

1 Eylül ile 20 Eylül arası Dünya barış günü olarak anılır. Düşünüyorum da niçin böyle bir gün anılır, barış nerede kardeşlik nerede. Güçlü daha güçlü olma yolunda, herkes benim emrimde olsun ve onları sömüreyim düşüncesi ile zalimane savaşlar durup dururken olmuyor. Kim kimi daha iyi sömürebilir, kendisine daha iyi köle edebilir onun peşinde değil mi? Toprak savaşı yerine ekonomik ve güçler savaşı yaşamıyormuyuz? Barışın sadece adı var, ama her yerde kan akıyor.

      Dünyanın öbür ucunda oturanda, komşu olanlarda gözlerini Ortadoğu’ya dikmişler. Sebebi nedir acaba buradaki zengin petrol kaynaklarına nasıl oturabiliriz. ABD’nin Irak’a gelip girmesi kurt kuzu hikayesine benzemiyor mu?

      Barış, insanların birbirine zarar vermeden, savaşmadan, kan dökmeden veya şiddet uygulamadan yaşamasıdır. Barışın egemen olduğu toplumlarda korku yoktur. İnsanlar korku içinde yaşamadıkları için daha huzurlu, mutlu ve üretken olurlar. Barışın önemi en çok savaş zamanlarında anlaşılır; zira bu tür zamanlarda insanlarda bir ölüm korkusu, sevdiklerinden ayrılma kaygısı görülür. Bu korkuları yaşadıkları için de üretmek için verimli çalışmaları neredeyse imkânsız hale gelir.

       İnsanlar maalesef çıkarları için her türlü kötülüğü, zalimliği yapmaya başlamışlardır. Bunun en iyi örneği henüz 20. yüzyılın başlarında başlayan Birinci Dünya Savaşıdır. Birinci Dünya Savaşı, bazı devletleri tamamen kendilerine menfaat çıkarmak, başka ülkelerin topraklarından, yeraltı kaynaklarından, ham maddesinden yararlanmak için başlattıkları bir vahşet örneğidir. Dünya menfaati için insan canının ne kadar önemsiz görüldüğünün timsalidir. Nitekim bu savaşlarda milyonlarca insan ölmüş, milyonlarca çocuk yetim, belki milyonlarca kadın dul kalmıştır. Çoğu yerde kıtlıklar ve hastalıklar baş göstermiş, savaşın ne kadar kötü bir şey olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Ancak bu durum maalesef, insanlara bir ders olmamıştır; zira bu tür savaşlar sonrasında da devam etmiş ve devam etmektedir. Geçmiş tarihlere bakıldığında, savaşların olmadığı dönemlerde bilimsel gelişmelerin daha yoğun olduğu görülmektedir. Bunun da kaynağı elbette ki barış ortamıdır.

       İnsan canı kadar önemli bir şey yoktur. İnancımıza göre de zaten haksız yere bir insan öldüren, tüm insanlığı öldürmüş gibidir. Barışı sadece devletler arasında savaş olmaması durumu olarak düşünmemeliyiz. İki insanın küs olmaması, birbiri ile kavgalı olmaması, birbirine kin duymaması ve birbirini sevip sayması olarak da düşünülebilir. Dünyada barışın egemen olmasın ilk şartı, öncelikle kişiler arasında egemen olmasıdır. Her insan barıştan yana olduğunda, devletler de barışçıl olacak ve savaşlar olmayacaktır.

        Aklıma dünyada sık sık söylenen barışla ilgili sözler geldi sizlerle paylaşayım:

      En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir. - Cicero

       Yurtta barış, dünyada barış. Mustafa Kemal Atatürk

        Savaş insanı mahveden kötülüklerin en önemlisidir. Savaş milletlerin varlığını yok eder; en güzel ülkelerin ziyan olmasına sebep olur; en iyi insanları yok eder ve kötülükleri yüceltir; bir ülkeye her türlü karışıklığı, anarşiyi ve yozlaşmayı getirir. John F.Kennedy

      Ne iyi bir savaş vardır ne de kötü bir barış. - B. Franklin

       “Hoşgörü, hoşgörüsüzlüğün zıddı değil, onun taklididir. Hoşgörü de hoşgörüsüzlük de

despotizmdir. Birisi kendisine özgürlüğü kısıtlama hakkını tanırken, öbürü de

özgürlüğü bahşetme hakkını tanır. Biri ateş ve odunla silahlanmış Papa, öbürü

bağışlanma umudu satan ya da bahşeden Papa’dır.” Thomas Paine

       Barışta oğullar babalarını, savaşta babalar oğullarını gömerler. - Krezüs