Belediye yetimleri sevindirdi
Aksaray Belediye Başkanı Sayın Haluk Şahin Yazgının geleneksel olarak mahallelerde düzenlediği iftar yemeklerinden birisini Pazartesi günü İHH organizesinde Kültür Park düğün salonunda dünya yetimler günü nedeniyle yetim çocuklara verdi. Genel olarak fazla katılmadığım iftar yemeği yetim çocuklar olunca merak edip Ankara’dan yorgun argın gelmeme rağmen iftar yemeğine katıldım. Gerçekten yetim çocukları görünce üzülmemek elde değil. Kimisinin annesi, kimisinin babası ve kimisinin ne anne ve nede babası var. Allah kimseyi yetim bırakıp anne baba sevgisinden mahrum etmesin.
Salona öyle güzel bir paylaşım yapılmış ki, çok hoşuma gitti. Yemeğe Aksaray bürokrasisi ve sivil toplum kuruluşlarının tamamı katılmıştı. Tabi gözüme burada siyasiler ilişmedi. Sayın Valimiz Aykut Pekmez, Milletvekilimiz Mustafa Serdengeçti, Belediye Başkanımız Haluk Şahin Yazgı, Emniyet müdürümüz, daire müdürleri ve sivil toplum kuruluşları başkanları her birisi protokol masası dışında her yetim masasına paylaştırılarak çocuklarla birlikte yemek yediler.
Böyle mübarek bir günde yetimleri bir araya getirerek onları devletin ve sivil toplum kuruluşlarının idarecileri ile sıcak ortamda ve aynı masada beraber yemek yemelerini sağlamak mükemmeldi. Her masaya ayrı ayrı idarecilerin isimleri yazılarak salonun nerede ise her masasına dağıtılmış.
Annesiz babasız yetimlerin dışında birde annesi babası olan yetimlerimiz var. Bunlar ise duyarsız ve aile sorumluluğu bilmeyen insanlardır. Yavrularına bir tavuk kadar sahip çıkamayıp evinden kaçanlar var. Onların adı yaşayıp da kendisi ortada olmayan aileden mahrum çocuklarımız var.
Yetim babası olan Peygamberimizin hayatında yaşadığı bir kıssa ile sizleri baş başa bırakayım.
Aydınlık şehir, nurlu belde Medine’de bir bayram sabahı… “Rahmet Peygamberi” tebrik için evleri dolaşıyormuş… Herkes sevinç içindeymiş. Mutluluk duygusu insanların yüzlerinde tebessüme dönüşüyormuş… En çok sevinenler de herhalde çocuklarmış…
Bayramlık elbiseleriyle sevinçle oraya buraya koşturup duruyorlarmış… Ümmetinin sevincini paylaşan Peygamberimizin gözüne birden uzak bir köşede boynunu bükmüş bir kız çocuğu takılmış…
Elbisesi yamalı, ayakkabısı yırtıkmış… Yanına yaklaştığında, avuçlarıyla yüzünü kapatıp ağladığını görmüş… Peygamberimiz onu bu halde görünce hemen yanına gidip, tatlı ve şefkatli sesiyle sormuş: “Yavrucuğum! Bu bayram gününde niçin ağlıyorsun?”
Çocuk içini çekmiş… Başını kaldırmadan ve soruyu soranın kim olduğuna bakmadan konuşmaya başlamış: “Babamı hatırladım, bu yüzden ağlıyorum… Geçen bayram bizimleydi, şimdiyse yok artık… Son savaşta Peygamberimizle birlikte gitti. Onunla yan yana dövüştü ve sonunda şehit oldu. İnsan böyle yetim kalınca elbette ağlar…”
Bunları duyan sevgili Peygamberimizin yüreği sızlamış. Küçük kızın başını okşayarak şöyle demiş: “Sil gözünün yaşını yavrucuğum. Kaldır başını, bak sana ne diyeceğim… İster misin, senin baban ben olayım? Fatıma, ablan, Ayşe de annen olsun… Bu teklifime ne dersin?”
Bu sözleri duyunca çocuk şaşırıp kalmış… Demek ki dert yandığı, içini döktüğü kişi sevgili Peygamberimizmiş… Sadece evet demek için başını hafifçe sallayabilmiş…
Peygamberimizin evine beraberce giderken, artık sevinçle yürüyormuş bu küçük yetim kız… Tuttuğu ipek yumuşaklığındaki elden, sanki ılık ılık mutluluk akıyormuş kalbine…
Eve vardıklarında, ev halkı da çok sevmiş bu küçük yetim kızı… Elini yüzünü yıkayıp, saçlarını taramışlar. Güzel elbiseler giydirmişler, karnını doyurmuşlar. Bayram harçlığı vermişler, sonrada oynasın diye sokağa salıvermişler…
Çocuklar, bu güzel elbiseli, yüzü ışıl ışıl parlayan çocuğa imrenmişler. Bazıları dayanamayarak sormuş: “Ne oldu sana, neden bu kadar sevinçlisin?” Küçük kız, elbiselerini ve harçlığını göstererek cevap vermiş:
Benim de bir babam var artık! Hem öyle bir baba ki, dünyada bulunmaz eşi… Böyle babası olan kim sevinmez ki? Hem yüreği şefkat dolu Ayşe annem var benim… Saçlarımı tarayan, elbisemi giydiren bir de Fatıma ablam… İşte bu yüzden çok sevinçliyim… Dünyalar kadar mutluyum…
Sevgili çocuklar, imrenilecek kadar varmış değil mi? Kim bilir ne kadar sevinmiş, ne kadar mutlu olmuştur bu küçük kız… Kendisine kucak açan sevgili Peygamberimiz bakın ümmetine de neyi tavsiye ediyor: “Kim çocuklarını bayram günü giyindirip süslerse, Allah da onu kıyamet günü öylece süsler.”