Bir gün bakmışın selam verenin olmaz

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

Biz öyle bir toplum olduk ki, dün sarmaş dolaş olduğunuz insanlar selam vermez olmuş. Neden derseniz haset ve kıskançlık meselesi insanları yeyip bitiriyor. Bazende en üst makamlarda oturanlar o makamı kaybedince kimse yüzlerine bakmıyor. Bunun örnek ve numunelerini günümüz içerisinde yaşayıp görmüşüzdür. Hele birde “hadi sende sanki o adam mı” meselesi zaten birbirimizi yeyip bitirdiği malum.

Öncelikle şu konu toplum içerisinde çok önemli. Birbirimizden hoşlanıp sevmeyedebiliriz. Ama arkadan kişisel olarak hiç bir zarar görmediğimiz halde, sırf hasetlik olsun diye kıskançlığımızdan, birisi bu adamı bize sorduğunda yaramaz demek çok kıskançlıktır.

Karşıdaki insanın bu kişiyi artık yaramaz adam olarak görmemesi mümkün değildir. Dolayısı ile toplumda bu tür tespitler bir hastalıktır. Bize birisi birini sorduğunda “ kendi halinde iyi bir insan” desek ne zarar görürüz? O insan ile ilgili güzel bir söz söylemek o insanı büyütür.
Birde makam ve mevkilerinden dolayı insanlara tepeden bakan veya insanları küçük gören kişiler vardır. Makam elden gidince bulunduğu memleketteki insanlarla görüşmeyi bırakın o memleketi terk ederek, doğru dürüst o şehre gelemiyorlar.

Hafta sonu çarşıda biraz dolaşayım diye çıktım. Yolda birisini gördüm. Bu kişi eski bir milletvekili, kiloda almış ve kafasına şapka giymiş tanınmayacak bir durumda yolda yürüyor. Ben herhalde vekilliğinden bu yana ilk defa görüyorum.

Eğer bulunduğun makamda iken vatandaşına bir hoş seda bırakamadı isen, koltuktan düşünce kimse yüzüne bakmaz ve hatta kimsenin de yanına varamaz oturduğun memleketi terk edip gidersin bir daha gelmezsin.

Benim aklım erdi ereli bu ilde seçilmiş kimseler koltuk altlarından gidince bir iki kişi hariç hepsi bu ilden kaybolup gittiler. Geldiklerinde yanlarına varacakları inan kimseleri çok nadirdir. Vatandaştan niye uzak dururlar elbet de hoş bir seda bırakmadıkları için.

Niğde iline bağlı iken Adalet Partisinden ilçemizden rahmetli Avni Kavurmacıoğlu milletvekili vardı. Bizim yaştakiler ve üzeri yaştakiler iyi bilirler. Rahmetli Avni Beyi bende çok iyi bilirim, partilisine sahip çıkar iyi bir partili idi.

1980 ihtilali oldu o zaman Avni Bey milletvekili idi. İhtilalden bir kaç ay sonra yine Rahmetli eski Adalet Partisi ilçe başkanı Sadi Öztürk vardı. Polis karakolu tarafına iniyordum Sadi Beyin yazıhanesinde baktım Avni Bey oturuyor.

İçeri girdim elini sıktım ama ayağa kalkamıyordu. Hal hatır sorduktan sonra, dedi ki; “Erdoğan felç geçirdim kusura bakma ayağa kalkamadım. Vatandaştan uzaklaşırsan böyle zamanlarda vatandaşta senden uzaklaşır, bir Sadimiz varda yanına geldim” dedi.
Ben kendisinden yaşça çok küçük olmama rağmen bana bu kelimeyi etti. Yani çarşıda kimse yüzüne bakmadığını söyledi. Halbuki Avni Bey vatandaşla çok içli dışlı idi. Daha sonra oda bu ilden Ankara’ya giderek oraya yerleşti ve orada vefat etti.

İktidar seçilmişi olmak daha bir ayrıdır, muhalefet seçilmişlerinden bir kaçı hala ilimizde ikamet etmekte. Ama çoğunluğu ilimizi terk etmişlerdir. Önemli olan makamda otururken vatandaştan kopmamak veya vatandaşla iç içe olmak en güzelidir.

Şimdi makamda oturanların da yarın ne yapacaklarını bilmiyorum, ama muhtemelen onlarında aynı durumda olacaklarını tahmin ediyorum. Dolayısı ile insanlar hakkında iyi düşünmek ve iyi şeyler söylemek önemlidir. Bizi birbirimize sevdirecek makamlar değil, makam gidince kimse yüzünüze bakmaz. Yunusu dediği gibi, “ sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz.”