Bu adam kimin tetikçisi?
Bu başlıktaki söz bana söylenen söz olduğunu başta söyleyim. Neden derseniz, kime dokunsak adımız “ kimin tetikçisi” oluyor. Ben kimsenin tetikçisi değilim, doğruların tetikçisiyim. Bunu ispat eden bir yiğit varsa çıksın ispat etsin kalemimi kırmaya hazırım. O zaman bu gün şahısların mı milletin mi tetikçisiyim bir bakalım. Bugünkü konum Milli Eğitimde yaşanan kitap ve kırtasiye soygunu olacak. Bundan sonra gözüm ve kalemim devlete ve Sayın Erdoğan’a zarar veren devletin kurumları üzerinde olacak.
Şunuda peşinen söyleyim, ben korkak ve sinen birisi değilim. 2009 yılında Fetö ile ilgili yazdığım yazılar sonunda beni sonum gelmekle tehdit edenler olmuştu. Onlar şimdi yurt dışında vatana ihanetten ülkeden kaçtılar.
İnsanlar bir sefer doğar, bir seferde ölürler. Ölümden ve tehditten o gün nasıl korkmadıysak bugünde aynı konumdayım. Bu devletin kurum ve kuruluşlarındaki koltukta oturanlar bu devletin ve milletin adına oturupta ona kimse zarar veremez.
Onun için bugün Milli Eğitimi ele alacağım başka günlerde de başka kurumları ele alacağım. Nedeni ise geçen yazdığım bir yazı sonrası, hoşuna gitmeyenler bu adam kimin tetikçisi derken, bazı doatlarda “bildiğin çok şeyler var ama bunları yazmazsan vebal eltındasın” diyenler oldu. Benim Tayyip Erdoğan sevdalısı olmam bazı yanlışları ve yanlış idarecileri yazmama engel olmasa gerek. Bunları zaman zaman yazmata devam edeceğim.
Günlerdir yazmamaya çalıştığım Milli Eğitim okullarındaki kitap vurgunu hala devam ediyor. Yaptığım araştırma ve duyumlara göre bazı idarecilerin kırtasiye ve kitapçılarla ortak olduklarını duydum. Bunlar resmi olmasada gayri resmi ortaklık hemde yarı yarıya imiş.
TEOG kalkıyor, ama hala ne olacağı belli değil. Gelin görün ki, ilimizin genelinde okullar hala yardımcı kitap alımı için öğrencileri zorluyor. Birde istenen bazı yardımcı kitaplar her kitapçıda yok. Öğrenci mecburen gidip o yardımcı kitapları almak zorunda.
Hele birde kırtasiye alımları var, kardeşim sana ne ister bakkaldan alırım, ister AVM’den alırım. İllede falan kırtasiyeden alacaksın talimatı neyin nesi? Üstelik AVM’lerde bu kırtasiyeden alınan malzemeler yarı fiyatına, kim kimi soyduruyor?
Hatta ana sınıf okulları bile alınacak kırtasiyeyi şu kırtasiyeden alacaksınız diye yol gösteriyor. Elllerine verilen liste nerede ise 250 lirayı buluyor. Öğrenci velisi anlatıyor, “aynı kırtasite AVM’de yarı fiyatına bu malzemeler” diyor.
Şimdi bu yardımcı kitapları aldıran hocalar kimler? Hatta aldığım duyumlara göre Milli Eğitim bünyesinde bulunan bazı idarecilerin bazı kırtasiyelerle ortak olduğu şeklinde. Bu idareciler kimler açıklansın.
Geçen bir kırtasiyedeyim, bir öğrenci velisi 650 lira tutan kitaplar için indirim yapmalarına yalvarıyor. Bir gariban ailenin 3 veya 4 çocuğu okuyorsa bu aile ne yapsın? Ben bu konuyu zaman zaman eğitimde üst idarecilerimizle paylaştım. Bu gün öğrencisi olmayan aile var mı?
Ama kimse işin üzerine gitmiyor. Hatta zorunlu değil denip çıkıyor, kardeşim zorunlu değil diyorsun öğretmen öğrenciye şu yardımcı kitapları almacaksın diyorsa o zaman iş nasıl olacak? Hadi zorunlu değil bazı öğrenciler bu kitapları alırken, alamayan öğrenci aşağılık kompleksine kapılıp bende almalıyım diye ailesine baskı yapmayacak mı?
Devletin verdiği bedava kitaplar o zaman ne işe yarıyor? Sınavlarda devletin verdiği kitaplardan soru sorulmuyorda yardımcı kitaplardan mı soru soru soruluyor? Bana göre sanki devlet içinde bir devlet konusu oluşmuş vaziyette.
Bilmiyorum bu konu sadece Aksaray da mı yoksa başka illerdede var mı? Ben bunun adını eğitim değil soygun olarak koyuyorum. Bu konuya bir çözüm bulunmalı, aileler soydurulmamalı. Ben tetikçi bu konu üzerinde durmaya devam edeceğim.