Deniz sahilleri bize göre değil
Dünkü yazımda Egeye yaptığım ziyaretten Manisa ve Turgutlu’yu yazmıştım. Bugünde diğer gezdiğim yerlerdeki notlarımı sizlere aktarmaya çalışacağım. Ancak şunu söylemek istiyorum, deniz sahilleri bizim kuşakların yeri değil. Neden yeri değil derseniz, bu yaştan sonra o bölgelerin nemli ve rutubetli sıcakları bizim bünyemize alışık olmadığı için kaldıramayız. Ama daimi o bölgelerde yaşayanlar alışık olabilir ama bizi çarpabiliyor. Bir başka konu ise bizim gibi muhafazakâr insanların orada rahat etmesi ve huzur bulması mümkün değil.
Ben genelde İzmir’e gittiğimde ya Konaktan Karşıyaka’ya geçerim, ya da Karşıyaka’dan Konağa. Bu sefer asıl amacım kuş cennetini gezmek olduğu için Karşıyaka’yı tercih ettim. Ancak torunların gidiş gelişleri hesapladığım gibi olmayınca kuş cennetine gitmemizi askıya aldım.
Tabi İzmir deyince ilk akla gelen merkezdeki Karşıyaka bölgesi. Burası sanki başka bir Avrupa şehri ve başka bir ülkeye giriyorsunuz. Yeme içmeden tutun, insanların yaşamları bile çok farklı. Ana caddelere araçların alınmadığı ve zaten ana caddelerde insan selinin olduğu bir bölge. Konak derseniz burada suyu zor buluyorsunuz alkol sudan çok satılıyor.
Sokaklarda ve caddelerde rahatlıkla ellerinde alkol tenekeleri ile dolaşan insanları görmeniz mümkün. Bizim gibi insanların burada yapacağı tek iş ise sadece vapur keyfi yapıp martılara yem atmak. Vapurun arkasından koşan ve ekmek kapma yarışı yapan Martıları seyretmek sizi rahatlatmaktadır.
Ege bölgesinde genel olarak trafik öyle rahat değil. Bizim Aksaray’da yaz mevsiminde gurbetçilerimizin gelişi ile yoğunlaşan trafikten rahatsız olanlar zannediyor ki sadece bizim ilimizde trafik yoğunluğu var. Aslında bazen başka şehirlerdeki trafik akışını görmelerini isterim. Kuşadası’na giderken de gelirken de Selçuk ilçesi 35 bin nüfuslu bir yer olmasına rağmen gidişimiz merkezden çıkış 50 dakikamızı aldı. Dönüşte ise sıcakta nerede ise bunaldık ve adım adım Selçuk ilçesini bir saatte çıkabildim.
Burada bizim Emniyet Trafiğine bir parantez açmak istiyorum. Giderken Afyonkarahisar şehir merkezine girdim. Her gidişimde alışveriş yapmak için burada dolaşıp gezerim, hiçbir yenilik gördüğümü söyleyemem. Ana caddede trafiği engellemeyecek şekilde park yaptım. On metre ilerde alışveriş yaparken trafik hemen gelmiş ve aracımın camına, “ Sayın basın mensubu park ettiğiniz yer parka yasak bilginize” yazısı cama asılmış. Diğer araçlara ise ceza uygulanırken aracımın önündeki basın kartını görünce ceza yazılmamıştı.
İzmir Karşıyaka’da durduğum yerde parka yasak olmasına rağmen polis memurlarının ceza yazmaması ve sadece uyarması dikkatimden kaçmadı. Sonra düşündüm kendi ilimizde geçen yıl yazılan cezaları düşündüm. Onlarda trafik polisi bizimkilerde trafik polisi, Allah bizdekilerine de diğer şehirlerdeki gibi insaf versin demek elimden geliyor.
İzmir’de gemiye bindirdiğim torunlar buradan mutlu olmamışlar ki, ille denize gireceğiz diye tutturdular. Damat ertesi günü bizi Aydına oradan da Kuşadası’na götürdü. Kemalpaşa’dan girdiğimiz ilçelerin hepsinde mükemmel bir şehirleşme mevcut. Menderes, Kemalpaşa, torbalı ilçelerine baktım. Ama bana en güzel ve tarihle iç içe olan yer Selçuk ilçesi idi. Burada Meryemana kilisesi ve birçok Hristiyan tapınakları yanında Bizans ve Osmanlıya ait tepeye kurulmuş kale hemen dikkatinizi çekmektedir.
Buradan Kuşadası’na geçtik ve bir plajdan içeriye girerek etrafı ağaçlarla yeşil bir alan. Ben ilk önce buraya insanlar piknik yapmaya geldiğini zannettim. Meğerse buraya hem piknik yapmaya hem de denize girmeye gelenler bu kalabalığı oluşturmuşlar. Tabi ben denize girmedim torunlar ve oğlum girdiler, bende sadece görmek istedim.
Ama şunu söylemek isterim ki, deniz bana göre değil sadece şöyle bir baktım ortam hiçte bana göre değil. Tekrar kendimiz için ayırdığımız ağaç altına gelip çocukları bekledik. Kahvaltı ve yemeklerimizi yedikten sonra ben biraz gölgede kestirdim. Akşamüstü Turgutlu’ya dönerek sabah çıkış için hazırlık yaptım. Tekrar söylüyorum hem benim gibi muhafazakâr insanların yeri olmadığı gibi sıcakları da kaldıracak durumda değiliz.