Devlet otoritesini zaafa uğratmak

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

Dün Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör olayını Ankara’da yaşadık. Ben olayı il dışında iken öğrendim ve çok üzüldüm. Terörün dini, meşrebi, sağı, solu ve siyasi düşüncesi olmaz. Terör her zaman terördür ve lanetliyorum. 95 vatandaşımızın göz göre göre katledilmesi kabul edilemez. Bunun üzerinden ne rant ve nede pirim yapmak alçaklıktır. İktidarda kim olursa olsun, hangi siyasi parti iktidarda olursa olsun buna sevinilmez ve bundan siyasi rant elde edilemez. Bunu kim yapmaya çalışırsa hainlik yapmış sayılır.

     Yazımın başında şunu söylemek isterim ki, Pazar günü Sayın Başbakanın muhalefetle konuyu paylaşmasına Kılıçdaroğlunun katılımını takdir ederken, Sayın Bahçelinin kabul etmemesini üzüntü ile takip ettim.

       Kardeşim bu ne kin ve nefret, sen ne zaman bir araya gelip ülke birliğine destek olacaksın? Bunun bir siyasi hesap olmaması gerekirken sen ne zaman bir araya gelip ülke meselesini paylaşacaksın. İktidarda Bahçeli olsaydı buna katılmayanlara aynı tepkiyi inanın gösterirdim. Sen ne zaman bir araya gelip ülkenin problemini paylaşacaksın? Bu kadarı olmaz demekten kendimi alamıyorum ve çok üzülüyorum.

      Diyarbakır ve Suruç’un ardından Ankara’da gerçekleştirilen terör olayı planlı ve ülkeyi zaafa uğratmaya yönelik bir saldırı. Kan üzerinden ülkede birlik ve beraberliği bozmaya yönelik bir hadise olduğu artık ortaya çıkmıştır.

       Burada Demirtaş ada birkaç cümle söylemeden edemeyeceğim. Güneydoğu Anadolu’da bunca güvenlik güçlerimiz şehit olurken ortada gözükmeyen bu zevat bu tür olaylar sonrası hemen ortaya çıkıp olayı provoke etmeye çalışıyor. Hem de seçim öncesi Diyarbakır’da olduğu gibi terör üzerinden siyasi rant peşinde koşuyor.

      Ankara’da patlama olacağını senin en yakınındaki insan nereden biliyor da bir gün öncesinden sanal alemde paylaşıyor? Ortalıkta hiç görünmezken bir anda ortaya çıkıp siyasi rant peşinden koşuyorsun.

       Yine bazı illerde Gezi olaylarına benzer eylemler yapmak için ortaya çıkan provokatörler ortayı yakıp yıkmaya çalışıyor. Polisin suçu nedirde onu linç etmeye çalışıyorsun. Esnafın kabahati nedirde onların ekmek teknesini yakıp yıkmaya çalışıyorsun.

      Bunlar toplumu kutuplaştırmak ve siyaseti seçim öncesi şekillendirmek için yapılan olaylardır. Toplumu gererek ülkede kaos çıkartıp insanları birbirine düşürerek ülkemizi karıştırmak için yapılan bu tür eylemlerde herkes üzerine düşeni yaparak birlik ve beraberliğimizi muhafaza ederek sağ duyulu olmalıyız.

     Yıllardır izliyoruz. Hepsi ortada, tamamı deşifre olmuş durumda. PKK, DAEŞ, DHKP-C ve bunlarla birlikte hareket eden diğerleri. Dün bir başkası saldırmıştı, bugün diğeri ortaya çıkıyor, yarın da öbürü harekete geçecek. Aslında bunların hiçbirinin birbirinden farkı yok.

     Elbette ne kadar çok insan hayatını kaybederlerse o kadar mutlu oluyorlar. Ancak, bunlar için önemli olan ölenlerin sayısı veya kimliklerinden çok, o ölümlerden sonra yaşanacak gelişmeler! Çünkü asıl provokasyon ve ajitasyon bomba patladıktan sonra başlıyor. Şimdi onun üzerinde çalışıyorlar.

      Demirtaş’a ne demeli, “asıl saldırının sorumlusu devlettir” diye açıklama yapıyor. Hemen ardından DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun saldırıdan birkaç dakika sonra yaptığı şu açıklama nasıl okunmalı:  “Bu, doğrudan polis tarafından gerçekleştirilen bir saldırıdır. Bu çok açık” diyor. Devlet diye itham ettiğin kesim bu toplumdur Demirtaş unutma. Devlet terör yapmaz, yapsa yapsa ancak sen yaparsın.

      Önce barış yürüyüşü, sonra bomba patlıyor ve “ teröre lanet” yürüyüşüne dönüşüyor ve sokaklar yakılıp yıkılıyor. Aman ha bu oyunlara gelmeyelim çok dikkatli olalım. 7 Haziran öncesi Diyarbakır’da planlanan oyunun benzeri 1 Kasım seçimlerine 20 gün kala oynanıyor.

     Bu tabloya bakınca Ankara’daki bombanın olağan faili PKK’ya destek veren çevreler gibi görünüyor. Çünkü bu katliam onların işine yarıyor ve ortaya çıkan kanlı tablo onlar tarafından kullanılıyor. Ayrıca, bir başka terör örgütü tarafından gerçekleştirilmiş olsa bile, sonuç değişmiyor; ortaya çıkan tablo bu!

      Demek ki, bizim de milletçe kimden ve nereden gelirse gelsin, teröre top yekûn karşı çıkıp, algı operasyonlarının peşine takılmamamız gerekiyor. Daha çok kenetlenip birlik ve beraberlik içinde olmalıyız.