Edep ve hayanın neresindeyiz?
Toplum olarak çoğu kez konuşuruz,” ammada edepsiz” diye. Bir diğeri ise “ne hayasız insanmış” deriz. Peki neden bu cümleleri kendimizle ilgili söylemeyiz? Kendimiz ne kadar edep ve hayalıyız? Vu iki konuya ne kadar dikkat ediyoruz, oturuşumuzla, kalkışımızla, davranışımızla, saygımızla, giyim ve kuşamımızla ne kadar edep ve terbiyeliyiz? Önce edep vehayanın anlamına bakalım, sonra dini açıdan konuya bakalım.
Efendimiz (sav)'in bir lakabı da "Habib-i Edib' dir. Çok edepli ve çok sevgili demektir. İnsanlara karşı çok sevgisi olmayan zatında da sevgili olamaz. Sevimli ve sevgili olmayanın da edepli olması düşünülemez. İnsanları sevecek ki değer versin. İnsanlara değer verecek ki onlara karşı edepli davransın. Başka bir tabirle, edepli insanlar daima sevilenlerdir.
Edep, insanın dini ölçülere uygun güzel söz, hareket ve davranışlarından ibarettir.
Sözlükte "utanma, çekinme, tövbe, vazgeçme" gibi anlamlara gelen hayâ, bir ahlâk kavramı olarak, kınanma endişesiyle kurallara aykırı davranmaktan kaçınma ve bunu sağlayan duygu demektir.
İslam’ın insanlığa öğrettiği ve Müslümanlarda bulunmasını istediği güzel vasıflardan birisi de hayâ duygusudur.
Hayâ, İslam ahlakının özü, imanın da bir parçasıdır. Bundan dolayı Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadislerinde şöyle buyurmuştur: “Her dinin bir ahlâkı vardır. İslam’ın ahlakı da hayâdır.”1
“İman yetmiş küsur şubedir. En üstünü Allah’tan başka bir ilah bulunmadığına iman etmek, en alt derecesi de insanlara zarar verecek şeyleri yoldan kaldırmaktır. Hayâ da imandan bir şubedir.”2
İslam ahlâk bilginleri, hayâyı; Allah’a karşı hayâ, insanlara karşı hayâ, kişinin kendisine karşı hayâsı, olmak üzere üç kısma ayırmışlar ve şöyle açıklamışlardır:
“Allah’a karşı hayâ, O’nun emir ve yasaklarına uymakla olur. İnsanlara karşı hayâ, onlara eziyet etmemek ve yanlarında çirkin işler yapmaktan ve çirkin sözler söylemekten kaçınmakla olur. Kişinin kendisine karşı hayâsı ise, edepli olması demektir.”3
Peygamberimizin “Utanmıyorsan dilediğini yap” 4 buyurması, hayânın insanı kötülüklerden alıkoymada ne kadar güçlü bir unsur olduğunu ortaya koymaktadır.
Allah Teâlâ da: “Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa, şüphesiz, cennet onun sığınağıdır.”5 buyurarak edep ve hayâ timsali insanları cennetle müjdelemektedir.
Edep ve hayâ sahibi olmak, aynı zamanda saygı, hoşgörü, adalet, dürüstlük, sevgi ve nezaket gibi güzel vasıflara sahip olmayı da beraberinde getirir. Bundan yoksun olan insanlar ve toplum içindeki saygınlığını yitirirler. Şair şöyle der:
Ehl-i irfan meclisinde eyledim kıldım talep,
Her hüner maksut imiş, illa edep, illa edep
Bir ayeti kerime mealiyle bitiriyorum: “Mümin erkeklere söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphesiz Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır. Mümin kadınlara da söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar, iffetlerini korusunlar.”
1-Malik, Hüsnü’l- Huluk, 2, II, 905.
2-Müslim, İman,58 I,63
3-Mâverdî, Edebü’d-dünya ve’d-din, s.392-3’den naklen Kürsüden Öğütler, D.İ.B. Ankara 2007, s.546
4-Buhari, Enbiya 54, Edeb 78.
5-Naziat:40-4l