Erkeğin adam olduğu yerde her gün 8 Mart
Salı günü “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” idi. Bende yazımın başlığına kullandığım başlıktaki gibi, “ erkeğin adam olduğu her yerde kadına her gün 8 Mart Kadınlar Günü” diyorum. Erkeğin adam olmadığı her yerde 8 Martı kutlasanız ne olur kutlamasanız ne olur. Evet, kadınında kadın olduğu her yerde erkek adam gibi adam olmalı. Ahlak ve eğitim seviyesinin düştüğü her yerde şiddet ve kavgalar eksik olmaz. İşin başında anlayış, hoşgörü, sevgi ve saygı olmalı. Eğer bu yoksa bir birlikteliğin devamı mümkün değildir.
Pazartesi günü Aile ve Sosyal Politikalar Müdürü İsrafil Aktürk’ün yaptığı basın açıklamasına bakıyorum inanın içim burkuldu. Kadın boşanmak istiyor arada bir sevgi saygı yok erkek gurur meselesi yapıp kadını hem darp ediyor ve hem de cinayet işleyebiliyor. Erkek ayrıldığı karısı ile barışmaya gidiyor, kadın artık eşine güvenmiyor birleşmek istemiyor tek başına yaşamayı düşünüyor, bizim hokkabaz bey ya darp ediyor ya da öldürüyor.
Salı günü Aile ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü aile ile ilgili bir konferans düzenledi. Bu konferansa mutlaka kadınlar katılmalıydı. En azında devlet kendilerine nasıl sahip çıkıyor, barbar kocadan nasıl korunuyor bunları öğrenirdi. Ben il Müdürü İsrafil Beyden rica ediyorum aldığım broşürler tek tek evler gezilerek bütün kadınlara ulaştırılmalı.
Aksaray gibi bir yerde can güvenliği olmayan ve koca belasından kaçıp devlet konuk evine sığınan 150 kadın bulunuyor. İyi ki devlet kadınlara sahip çıkıyor ve kanatları altına alıyor. Eğer devlet sığınma evi olmamış olsaydı Allah bilir kaç kadın hayatını kaybetmişti.
Hani “ Cennet anaların ayakları altında” idi? Cenabı Hak bize demiyor mu “ kadınlar sizin emanetiniz” peki bu emanete kaç kişi sahip çıkıp muhafaza ediyor? Kadın insan değil mi? Kadın yaratıldı diye köle mi? Onlar evlerin sultanı ve bekçileridir, onlar olmazsa o evde tat olmaz. Onlar olmazsa bir ailede saadet ve mutluluk olmaz.
Ha bunu derken kadınlarımızda beylere karşı biraz saygılı olmalı, tartışmaları uzatıp karşı tarafı tahrik etmemeli. Elbette her evde her ailede sevenler arasında tartışma yaşanır. Ama bu tartışmayı evde anarşi çıkaracak derecede büyütmemek lazım. Evdeki kavga ve tartışmalar çocukları etkilemekte ve çocukların psikolojisini bozmaktadır. Dolayısı ile o çocuklar toplumda başarısız durumda devam etmektedir. Büyüyünce de şiddete meyilli olmaktadırlar.
Evlerinde her gün kavga olan bir ailenin bir ferdinden duymuştum, “ kocam beni her gün dövüyordu, zaman zaman kafamı duvarlara vururdu. Bu çocukların yanında olduğu için çocuk okulda başarısızdı. Her gün rahatsızım diye öğretmenden izin alıp eve gelirdi. Neden geldiğini sorduğumda aklım hep evde kalıyordu, acaba babam annemi öldürdü mü diye düşünüyorum ve kafama ders girmiyor” diyen çocuk annesine anlatıyor.
Allah hiçbir zaman böyle bir aile ortamında çocukların yaşamasını nasip etmesin. Böyle sorumsuz bir aile ortamında çocukların yaşatmak yerine ayrı yaşamak daha iyidir. Hiç değilse çocuklar korku ve endişe içinde yaşamazlar.
Ben bir zamanlar 80 öncesi Kayseri Pınarbaşı Büyük Karamuklu köyünde görev yaptım. O zaman bekar ve gençtim. Köyde doğru dürüst hiçbir erkek bir işte çalışmazdı. Kadınlar o dönem bir fabrikaya metre kareye göre parayla ipek halı dokur evi onlar geçindiriyordu. Tabi evin diğer işlerini de kadınlar gördüğü için erkekler sultandı. Kadınlar kızlarını bir çalışana vermek için can attıklarını çok iyi biliyorum.
Eskiden el alem, komşu ve akrabalar ne der diye kadınlar daha çok ezilirlerdi. Şimdi o kadınlara göre şimdiki kadınlar daha rahat olduğunu düşünüyorum. Evin bütün yiyeceklerini kadınlar hazırlar, tarlada yabanda çalışır, hamile kadınlar doğumunu tarlada iş yaparken doğum yapar, doktora gelinmez, bağ ve bahçe işlerini hep kadınlar görür. Üzerine üstlük birde kadınlar kocadan bir araba dolusu dayak yerdi.
Boşansa boşanamaz, el alem ne der diye korkar. Hele birde aile baskısı ise hat safhada orada ölün çıkacak baskısı. Bugünkü gibi basın ve teknoloji olmadığı için öldürülenleri kimse bilmezdi. Ben bazen derim çok kadının ekonomik özgürlüğü yok, eğer ekonomik özgürlüğü olsa çoğu kocalarını boşarlar.
Onun için şiddete ve işkenceye gerek yok. Ben her zaman söylüyorum dünyanın sonu değil arada sevgi ve saygı yoksa ayrılacaksın. Bunu onur ve gurur meselesi yapmaya gerek yok. İşin en önemlisi söylediğimiz gibi ailede sevgi, saygı ve hoşgörü çok önemli. Tartışmaları fazla uzatmadan tatlıya bağlamak en güzel çözüm. Tartışma büyüdükçe evde anarşi ve şiddet çıkar.