Eskiden bu mevsimde ne yoktu ki?

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

Geçen hafta sonu şehir dışında idim, doğaya, bağ ve bahçelere baktım. Çiftçilerimiz şimdiden tohum ekiyorlar. Eskiye daldım, bu aylarda hala düvenle sürülen mahsullerin tınazları savrulmayı beklerdi. Köyde bizim evin arkasında harmanlar vardı, hala savrulacak buğday tınazları dururdu. Hatta bu tınazların üzerine kırağı düşerdi. Şimdi bakıyorum biçilen tarlar yeniden ekiliyor. Teknolojide nereden nereye gelmişiz. Üzüm bağlarına baktım, bağlar bozulmuş, çobanlar koyunları bağlara girmiş bağda yaprak denen bir şey kalmamış. Halbu ki, eskiden siyah üzümden serilen kurular yeni toplanırdı. Bağ bozumu kırağı düşünce yapılır, pekmezler yeni kaynardı. Hatta asma dalları yeni kesilir kemer evlere anam asardı. Bu asmalar kabuğu kalın olan üzümlerdi, bunlar bazen bahara kadar dururdu. Bu evler kemer evler olduğu için yazın serin, kışın ise ılıman olduğu için bir nevi buzdolabı görevi yapardı. Ha aklıma gelmişken yazayım, bundan 15 gün önce falan bostanlar bozulurdu. Kışın hayvanlara verilmek için samanlığa doldurulan samanın üzerine tarladan toplanan karpuzlar döşenir kışın yenirdi. Aynı şekilde kızarmamış domates tefekleri de samanlıkta saman üzerine konur orada kendiliğinden kızarır kışın yenirdi. Şimdi anladık mı organik sebze ile inorganik ilaçlı sebzenin durumu. İşte bunca ilaç ve kimyasal maddeler neticesinde hastalık ve dertlerin neden arttığını görüyorsunuz. Kimse mevsimsiz sebze yemez ve içmezdi. Bu günlerde organik sebze gören var mı? Tabi bu arada patatesler sökülüyor, fasulyeler toplanıp çırpıldı. Eskiden bahçelere kendi yiyecekleri kadar ekilen patates ve fasulyeler tamamen organik olurdu. Şimdi bakıyoruz bir sefer ekilen fasulye ve patates tarlalarına üst üste ekim yapıldıktan sonra bu tarlalara başka bir ürün ekilemiyor. Hemde tarlalar kimyasal madde nedeni ile ekime yasaklanıyor. Gübre nedeni ile kimyasal maddeden dolayı ekim yapılmayan tarladan kalkan bu ürünleri insanların yediğini siz düşünün. Kanser ve bazı hastalıkların ana nedenleri ise sigaradan sonra kimyasal maddelerle donanmış inorganik sebzelerdir. Zaten bu ürünleri yediğinizde yeterli lezzeti bulamazsınız. Şu da bir gerçek ki şimdi aynı kimyasal maddeleri son dönemlerde köylerimizde de kullanılmaktadır. O eski lezzet ve tadı bulmanız mümkün değildir. Gücünkaya dan gelen sebzenin Adana'dan ne farkı var? Bahçelerimizde yetişen kırmızı kabuklu soğanla, beyaz kabuklu soğanların tadı bile farklı. Çünkü eskiden kimse kimyasal gübre kullanmazdı. Herkes doğal hayvan gübresi kullanırdı. Bunlar kaynak akan sular ile sulanırdı. Eskiden insanlarda bu kadar kilo ve yağda olmazdı. Kimyasal yiyecekler sonucu insanların vücut yapıları bozuldu. Ben doktor değilim ama obezitenin ana kaynaklarıda kimyasal yiyecekler olsa gerek. Eskiden organik üç türlü ekmek yapılırdı. Yufka, mayalı ve kara fırın ekmeği olurdu. Şimdi kaç türlü ekmek çıkıyor ve katıksız olanı var mı? Eskiden yufka yapılırken şaman buğdayı ekmeğinin kokusu mahalleden her yere yayılırdı. Aydan aya şehre gelen babalarımızın aldığı kara fırın ekmeğini ayrıca yufka ekmeğe dürüp yiyesiniz gelirdi. Ya şimdi elektrikli makineli fırında yapılan ekmek kara fırın ekmeğine benzetilerek insanlar aldatmıyor mu? Artık diğer ekmek çeşitlerini siz düşünün. Ne bileyim neler anlatılmaz ki, eski ile yeniyi kıyasladığınızda insan eskileri bundan dolayı özlüyorum. Bakmayın siz yeni nesil'e, “ o eskidendi” deyip geçtiklerine. Çünkü eskiyi bilseler bunları söylemezler. Eski ile yenide sadece teknoloji var, yoksa boğaz gıdalarımızda birbirine uyum yok.