Felakete çanak tutmak
Geçtiğimiz Cumartesi günü ilimizde bir AVM’de yangın meydana geldi. Yangında bir can kaybı yaşandı, Allahtan daha fazla can kaybı olmadı. Tabi hayatını kaybeden bayana Allahtan rahmet yakınlarına baş sağlı dilerken, yangın sonucu vefat etmesi nedeni ile inşallah şehit mertebesine erişmiştir. İsteyerek yangın çıkarmak zaten hiçbir işyerinde mümkün değildir. Bazen sadece tedbirsizlikler ve elde olmayan şekilde meydana gelebiliyor. Umarım bu yangından ders alınarak başka yerlerdeki işyerleri tedbirli olurlar.
Benim burada kafama takılan konu ise ne işyeri sahipleri ve nede yangına neden olanlar değil. Bu işyerinin bulunduğu yer sarp ve dar bir sokakta, aynı zamanda birkaç işyerinin birbirine bağlantılı geçişi ile kurulmuş bir yer. Ben buraya yıllar önce bir sefer girdim, hiçte giriş çıkışlarını beğenmedim. Gördüğüm kadarı ile eski bir yapıdan giriliyor ve arka taraftaki 3 katlı yere geçilerek birleşiyor. Yangına tedbir olarak neler var tabi onu bilemiyorum.
Bu tür yerlere birkaç katlı alışveriş yeri olarak işyeri ruhsatı verilmesini doğru bulmuyorum. Bundan birkaç yıl öncede bir yazımda alışveriş merkezlerinin otoparkı ve yangına rahat girilebilir yolu yoksa ruhsat verilmemeli demiştim. Ama gelin görün çarşı merkezlerini bırakın mahallelerde bile otoparkı olmayan yerlere işyeri ruhsatı verildi.
Birçok illerde alışveriş merkezleri şehir merkezi dışında iken hatır gönül meselesi için mantar gibi aşılan alışveriş merkezlerine ruhsat verildi. Bir başka konu ise merkezi yerlerin dışında mahalledeki küçük esnaf bile bu alışverişleri sayesinde kapılarına kilit vurdular.
Aksaray il olduktan bu yana şehir merkezinde bir düzenleme olmadı. Yangının çıktığı mahalle Hamidiye Mahallesi, burada zorunlu olmayan ev sahipleri bile oturmuyor. Burada düşük gelirli kesim ve göçmenler oturuyor, ayrıca uyuşturucu ve esrarcıların mekânı halinde. Bu mahalleden artık geçemez olunduğunu bilmeyen yok. Sokakları daracık, binalar iç içe, işte örneği bir yangın olduğunda itfaiye giremiyor. Ambulans sokaklara girmekte güçlük çekiyor.
Aynı şekilde Zinciriye Mahallesi, kimsesiz ve kötü alışkanlığı olanların mekânı halinde değil mi? Allahtan eski terminalin durumu geçtiğimiz günlerde mülk sahipleri ile fikir birliğine varan Başkan Yazgı eski terminali yıkıp yeniden yapıyor. Bu üç bölge şehrin göbeğinde modern bir ülke olma yolundayız ama gülünecek çirkin yapılaşmadayız.
Kulakları çınlasın eski Valimiz Sayın Selami beyle bir sohbetimizde saydığım bu üç bölgeyi odasında göstererek, ”bu şehirde bu çirkin görünüm ve yapılaşma düzelmezse ben burasına şehir demem” demişti. Bu söze kim itiraz edebilir ki?
Hamidiye ve Zinciriye mahallesine acilen kentsel dönüşüm gerekli. Sayın Haluk Şahin Yazgı ne yapsın çözüm bulunmamış bu üç bölgeyi gelir gelmez kucağında buldu. Bunun yanında sel altında kalan gecekondu bölgeleri de aynı şekilde.
Bugüne kadar hiçbir Belediye Başkanı bu bölgelere el atmadı. Cilalama ve hazır işlerle uğraştılar. Eğer gerçekten eski Belediye Başkanları birer kentsel dönüşüm yapsaydı yıllardır bu mahalleler modern yapıya kavuşurdu. Bakın Hamidiye mahallesin ortasında 20 senedir karkas yapılı bir bina inşaatı durdurulmuş vaziyette bekliyor. Peki, bu kadar kat çıkana kadar hiç mi bir Belediye Başkanı görmedi? Allah korusun inşaat halinde duran bu bina bir gün çökerse altında insanlar kalırsa bunun vebali kimden sorulacak? Zaten bu binanın içi geceleri uyuşturucuların yattığı yer.
Bana göre Aksaray’ın en büyük sorunu ve meselesi bu iki mahalledir. Bu iki mahalleyi halleden Belediye Başkanın heykeli dikilmeli. Zaten buradaki mülk sahiplerinin çoğu burada oturmuyor. Zorunlu olarak kiraya vermiş göçmenler oturuyor.
Haluk Başkanın kafasında bu iki mahallede kentsel dönüşüm düşüncesi olduğunu biliyorum. Her ne kadar yıllardır halledilemeyen bu çirkinliği kucağında bulsa da Haluk Başkan bu mahallelerin çirkinliğini çözerse efsane Başkan olur. Artık facia ve kötü şeyler yaşamak istemiyorsak bu mahalleler acilen çözüme kavuşmalı hem de ne pahasına olursa olsun.