Geçmişimi ben unutmadım

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

Geçen bir yazı kaleme almıştım, “ Geldiğin Yeri Unutma” diye. Bu yazım o kadar ilgi gördü ki, anlatamam. Birçok mail ile beraber telefon edip tebrik edenler oldu. Anladım ki, çok idareciler geldiği yeri unutuyorlar ki, bu insanlar sonradan değişmeyi kabullenmiyorlar. Hatta üç ayrı okurum Belediye Başkanı Sayın Haluk Şahin Yazgının şuandaki duruş ve tavrının ilerde değişmemesini istiyorlar. Dün ne isen bugünde öyle olunmasından vatandaş hoşlanıyor.

Hatta bizim İbrahim Aktaş’ta bana yazdığı bir yorumunda, “ hocam sende değişme” diye yazmış. Sevgili İbrahim çiğim uzun yıllar memuriyetimde idarecilik yaptım. Benim gibi idarecilik yapıp ta halkın içinde gezemeyenler var. Hamdolsun halkın içinde de geziyorum, herkesin çayını da içebiliyorum. Değişse idim bugün bende kimsenin yanına varamaz çayını içemezdim. Çarşıda gezerken yüzüne bakılmayan idareciler şimdikilere ders olsun.

Aksine Gazetecilikte daha yoğun olup güncel konuları yazmaya başladığımda zülfüyâra dokunduklarım bana hasım oldular. Buda benim mesleğimin cilvesi, tabiatında olan bir durum. Yoksa idarecilik dönemimden kalan bana kırgın, yada kızgın 10 kişi çıkmaz.

Dolayısı ile ben kendimin nerede olduğunu çok iyi biliyorum. Tarlada tırpanla ekin biçen, tarlada pullukla çift süren, tarlaya gübre taşıyan, koyun kuzu güden, arkadaşlarla çelik çomak oynayan, kışın buzda altına naylon serip kayan, mercimek tarlasında yolma yolan, bağ belleyip budayan, pekmez üzümü çiğneyen bir Erdoğan nereden geldiğini çok iyi bilmektedir.

Akhisar Köyümüzde televizyon çekimi yapıyordum, bahçede tırpanla ekin biçen bir amcayı gördüm. Uzun yıllardır tırpan işi kalktı, tarım aletleri çıktı. Tırpanı görünce dayanamayıp durdum, kameraman arkadaşımda çekti yayınladım. Amcanın yanına varıp elindeki sopalı demir neye yarar diye espri yapıp sordum.

Adamda bana kızdı, “ sen şehirlisin ne anlarsın bundan beni avare etme” dedi. Bende ver bir bakayım diye tırpanı aldım ekine vurdum. Adamın işlediğinin iki misli boyda işleyerek gittim. Amca bana sen bu işi benden iyi biliyormuşsun ya hele bir iki el gidiver” dedi. Bende artık bunu öğrenmek için babadan çok dayak yedim, traktöre sap mı yüklemedim, patoza sap mı atmadım, samanlığa saman mı basmadım dedim gülüştük. Biz buralardan gelen bir nesiliz, hiçbir zaman geldiğimiz yeri unutmayız.

Şimdiki gibi konforlu maslarda yemek yemeyi bilmez yufkada çömlek fasulyesi dürümü yerdik. Büyükler oturmadan sofraya oturmaz, onlar kalkar kalanlarını yerdik. Şimdiki çocuklar gibi ilk önce sofraya oturmazdık. Daha çok anlatırım örfümüzü yaşayarak buralara geldik.

Mevlana der ki, “Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini şaşırmayasın .”

o yazımı yazdığımda geldiği yeri unutanlara öyle kızanlar olmuş ki, tebrik yağmuruna tutuldum. Geldiği yeri unutmayanlar hiçbir zaman yıkılmazlar ve gönülden düşmezler. Ama İnsanlar nerden geldiklerini çabuk unuturlarsa çabuk kaybolurlar.

Hele siyasi ve belli yerlere atanmış makam sahipleri asla geldikleri yeri unutmamalılar. Kimleri neleri gördük ki, koltuk gidince kimse yüzlerine bakmıyor. Ne oldum değil ne olacağım diye düşünmeliler. Bakın krallıkla idare edilen ülke insanları bile nereden nereye gelip darağacına çekilip gittiler. Koltuklarını firavun gibi kullananlar bile darağacında yok oldular.

Hiçbir koltuk kimseye baki değil, her idareci bunu söyler ama genel olarak buna uyulmaz. Ta ki koltuk altlarından gidince meseleyi anlarla. Sonrada bu insanlar bana neden selam vermiyor diye abbasın kör gaz gibi düşünürler. Makamlar devam ettikçe insanların yapısı gereği yine işim olur diye araya mesafe koymaz. Koltuk gidince yapılan kötülük ve davranışların hıncını sırt dönerek çıkarırlar.

40 yıl olsa da bazı kötü ve yanlış davranışlar unutulmaz. Bizim köyde birader bir zamanlar muhtar adayı idi, benimde çok samimi olduğum arkadaşımın annesine oy istemeye gitmiştim. Kadıncağız, “ Erdoğan oğlum annen bizim tavuk sizin bahçeye girmişti, annen taşla ayağını kırmıştı onun için oy vermem” dedi. Annemim ayak kırmasının üzerinden 30 yıl geçmiş, ama kadın 30 yıl sonra intikam alıyordu. Kimse sanmasın ki, yaptığı yanlış ve kötülükler unutulur diye. Herkes dört günlük dünyada ne oldum delisi olmadan sevsin sevilsin. Yunusun dediği gibi, “ sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz”

Makama gelenlerin unutmak işlerine mi geliyor, yoksa unutarak farklı bir rahatlama moduna mı? giriyorlar anlamış değilim. Önemli olan ne olursan ol, hangi makama gelirsen gel, ama kim olduğunu ve nerden geldiğini asla unutma…

Unutma ki;

Yalan dünyasının kölesi olmayasın.

Unutma ki,

Senden sonra genlere ibret olmayasın… Geldiği yeri unutan insan gideceği yeri bulamaz...