GÖKÇEK SİYASİ BİR DEHA
Salı gecesi Anadolu Televizyonlarının ortaklaşa hazırlayıp sunduğu ve Ankara Büyük-şehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in konuk olduğu canlı yayınlanan “Anadolu Soruyor” programına Kanal 68 Televizyonunu temsilen ben katıldım. Programın öncesi ve sonrası Sayın Gökçek’le sohbet etme imkanı buldum. Gerçekten Sayın Gökçek televizyonlarda göründüğü gibi ne hırçın ne de kavgacı. Tam bir beyefendi ve siyasi bir deha. Hatta öyle bir zeka var ki, inanın yarım asırdır başkentte Başkanlık yapmasının tesadüf olmadığına bizzat tanık oldum.
Program öncesi kendisine, sorulmasını istediğiniz bir soru var mı diye nezaketen sorduk, O da “Top sizde, ben paslaşma sorudan hoşlanmam ne sorarsanız sorun.” dedi. Biz de hakikaten aklımıza ne geldi ise kendisine sorduk.
Konu Ankara Büyükşehir Belediyesinin çalışmaları değildi, ülke meselesi ve 7 Haziran seçimleri idi. Yan tarafına koyduğu bir masa dolusu belgeyi, hiç şaşırmadan sorulara cevap verirken tek tek bulup gösterdi. Tabi bu konuda kendisine yardımcı olan bir manga elemanı etrafında mevcut. Hem de konulara vakıf insanlardan oluşan bu ekip mükemmel bir hazırlık yaparak Gökçek’i programa hazırlıyorlar.
7 Anadolu televizyonun yayınladığı ve 4 televizyonun temsilcilerinin katıldığı toplantıya Aksaray’dan Kanal 68, Kırşehir, Samsun ve Karabük temsilcileri olarak bizler katıldık. Yine Denizli, Edirne ve Afyon televizyonları da programı canlı olarak yayınladılar.
Sayın Gökçek herhangi bir not almadan katılımcıların isimlerini ve nereden katıldıkları ile ilgili bilgileri bir seferde duyması ile unutmadan muhatap olmuştur. 70’ine merdiven dayamış Sayın Gökçek’in bu zekasına hayran olmamak mümkün değil.
Program sonrası o kadar sempatik ve sevimli bir yaklaşım gösterdi ki kendisini sevmemeniz mümkün değil. “Erdoğan Bey, Erdoğancığım” diye hitap etmesi zaten ona karşı bir sempati uyandırıyor. Ne bir gurur ne bir kibir ve ne de bir büyüklük duruşu görmedik. İnanın bize karşı hitabı karşısında mahcup olduk.
İster istemez aklım bizim eski Belediye Başkanlarımızdan birisine gitti. Benden 4 yaş küçük olmasına rağmen bana “Erdoğan” diye hitap etmesi ile Gökçek’i kıyasladığımda arada dağlar kadar fark olduğunu sizler de idrak etmişinizdir. Dedim ki kendi kendime “Bu adam Ankara’yı bir asırdır boşa yönetmiyor ve Ankara kendisine boşuna sahip çıkmıyor.”
İnsanlara “Bey” ve “Ağabey” diye hitap etmek kimseyi küçültmez, aksine büyütür. Yani bazı siyasetçileri anaları kadir gecesi doğurduğu için emeksiz bir yerlere gelirse insan kadri kıymeti bilmez , insanlara tepeden bakar. Ama tırnakları ile kazıyarak bir yerlere geliyorsa seçmenin kıymetini biliyordur. Sayın Gökçek’in tırnakları ile kazıyarak bir yerlere gelmesi bunu gösteriyor.
Efendim mafyadır, kabadayıdır vesaire lafları beni kesmez. Gökçek; “Ankara her hali ile hizmete doymuş bir başkent. Ankara’ya bir çok hizmet yapılmış ve yapılmaya devam ediyor. Bunu da Ankaralılar görüyor.” dedi.
Elbette başkentin Belediye Başkanı olan birisinin etrafında yığınla insan olacak ve onu koruyacak. Bir muhtarın bile bir sürü yalakası olurken elbette milyonları yöneten bir Başkanın etrafı bu tarz kişilerle ve yine aksine ona yardımcı olan insanlarla dolu olacak. Eğri oturup doğru konuşalım, hangimiz bu imkanları kullanmayız? Ama siyaseten en güzel şey eleştirmek ve tenkit etmek. Güler yüzlü ve sempatik olmak kimseye bir şey kaybettirmez aksine kazandırır. Aksaray Belediye Başkanı Sayın Haluk Şahin Yazgı’nın da seçmene karşı duruşu ve sempatikliği ile Gökçek’in yolunda ilerlemesi güzel bir siyaset anlayışıdır. Umarım Sayın Yazgı’yı ilerleyen dönemlerde Büyükşehir Belediye Başkanı olarak da görürüz.
Program çıkışı kısa sohbetimizin ardından Otel odamıza döndüm ve programla ilgili sosyal medyada yazılanları okumak için bilgisayarımı açtım. Baktım birçok mail gelmiş. Ve hatta Edirne’den bir vatandaş şöyle yazmış; “ Erdoğan Bey ismini alıp netten mail adresini buldum ve Aksaray'ın il olduğunu ilk defa duydum. Uydu yayını ile yeni bir il olmanıza rağmen adınızdan söz ettirmeniz çok güzel, sizleri tebrik ediyorum.”
Yine İngiltere’den bir hemşehrimiz yazmış; “ İyi ki varsınız. Sayenizde ilimizde neler olup olmadığını takip edebiliyoruz. İnanın her gün sizleri iftiharla izliyoruz. Ne kadar teşekkür etsem azdır.”
Hani Aksaray'ı tanıtamıyoruz diye sürekli eleştiriyoruz ya, işte size Aksaray'ın tanıtımı için büyük fırsat. Bundan daha iyi tanıtım olur mu? Tanıtım şikayetinde bulunan kamu kurum, sivil toplum kuruluşları ve iş adamlarımızın Aksaray'ın Tanıtımını fazlasıyla üstlenen bu kuruma katkısı ne yazık ki tartışılır. Eğer gerçekten tanıtım isteniyorsa bu kuruluşlar için herkes elini taşın altına koymak zorunda. Lafla peynir gemisi yürümediği gibi barekallah maaşallahla da bu iş olmuyor. Hadi buyursun “Aksaray tanıtılmıyor” diye eleştiri yapanlar elini taşın altına koymaya.