Gördüğüm bir acı gerçeği sizlerle paylaşayım

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

Malumunuz ben çok gezen ve dolaşan bir gazeteciyim. Aksaray ve ilçelerinin her yerine ayak basmadığım yer kalmadı. Hatta ve hatta bazı köylere defalarca gitmişimdir. Gittiğim her yerde bir çok insanlarla oturup kalkarak sohbetler ederken çok da dostlar edindim. Hani sık sık söylediğimiz şu birlik ve beraberlik konusu çok nadir yerlerde görme imkanı bulabildim. Birliğimiz beraberliğimiz çok iyi diyen yerlerde de bunun bir laf olsun diye söylendiğine tanık oldum. Aslında hiçte söylendiği gibi olmadığını görmüşümdür.

Siyaset bir hizmet kapısıdır, partiler ne dindir ve nede imandır. Bu gün birisi vardır yarın başka birisi vardır. Herkes kendisine göre tercih hakkı vardır. Bu tercihe saygı duymak lazım. Herkesin herkes gibi düşünmesi mümkün değildir.

Bu ancak inanç konusunda olabilir, adam din düşmanı ise Müslüman bu din düşmanına tavır alıp buğuzluk yapabilir. Ama siyasette bu mümkün değildir olmamalıdır. Yarın hepimiz yüz yüze bakıp birbirimizin salından tutacağız.
Köylerde genel olarak gördüğüm husus ise, muhtarlık seçimleri kini ve mesafeleri devam ediyor. Seçilen bir çok muhtar ise buna çanak tutuyor. Birde bazı ekabir kesim benim dediğim olsun da kim olursa olsun emrimden çıkmasın diye düşünerek hizmet ehli insan seçmiyorlar.
Tabi her yer için geçerli değildir. Ama genel olarak bu yaygınlık hala devam ediyor. Yani akıllı bir insan seçersek benim lafımı dinlemez düşüncesi devam ediyor. Halbuki seçimlerde seçilen idareci oy vereni vermeyeni kucaklayarak, birlik ve beraberlik oluşturmalı.

Herkesi kucaklayarak, onlarla içli dışlı olmasının hesabını yapmalılar. Yapıyor deseler de bunun lafta kaldığını bizzat görüyorum. Mesela “ Köyde Yaşam” programı çekimlerim de muhtarların bazıları kendisine oy vermeyen insanlarla bizi görüştürmüyor.
Ama ben genel olarak bunu bildiğim için orada ağzı laf yapan birisini tanıyorsam, ona gidiyorum sorduğumda “ben ona oy vermedim onun için beni konuşturmaz” cevabı alıyorum. Bu ve benzeri tarafgirlik günümüzde hala devam ediyor.

Dolayısı ile bu ikililik hala aşılamamış, bunlar elbette ebeveynden çocuklara da sıçrıyor. Dolayısı ile bazı toplumun menfaatleri konusunda birlik ve beraberlik sağlanamıyor. Eskiden de buna benzer ayrışmalar vardı ama köy menfaatine bir durum olduğunda herkes el birliği ile destek olur bizzat kendileri çalışırdı. Ama bu gün bunu görmek mümkün değildir.
Bu kasabalarda daha fazla olan bir hadise, ilk gördüğünüzde bir sıkıntı yok gibi görseniz de, ayrımcılık ve tarafgirlik hat safhada. Bunu içli dışlı olduğunuzda daha iyi görebilirsiniz. Kahvehaneler ayrı, beraber oturmalar ayrı, sanki herkes birbirine düşman.

Siyaset ve seçimler bizi bu duruma getirmemeli, seçerken ehil insanlar ve bilgili insanlar seçilmeli. Ayrımcılık kayrımcılık hadisesinden uzak insanlar iş başına getirilmeli. Ufacık köylerde ayrımcılık ve küskünlükler olmamalı, herkes kucaklanmalı.

Kasabalarda seçilen başkanlar herkesi kucaklamalı. Kırgınlık ve küskünlük daha çok aleyhinizde konuşulmasına sebep olur. En azından nasılsınız demeniz size olan düşmanlığı frenler. Duyarda ayıp olur diye dedikodunuzu yapamaz.

Bu ve benzeri kırgınlıklar bu çağda giderilmeli. Haset ederek ve istememezlik bir araya atılmalıdır. Neticede dünyaya gelirken bir bez parçası ile geldik, giderken bir kaput parçası ile gideceğiz. Değer mi hiç dört günlük dünyada üç kuruşluk çıkar ve menfaat için birbirimizi kırmaya? Yunusun, “ sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz” sözünü hatırlayalım.

Mahalli seçimlerde ben bir Yazımda Belediye Başkanı Dr. Evren Dinçer ile ilgili bir yazımda başarılı olacağını ve diğer adayı tanımadığımı yazmıştım. O aday bana bir açılışta parmağını sallayarak, “ sen beni bir gün tanıyacaksın” demişti. Tabi bu tavrından dolayı ne hakkında yazı yazdım ve neden kin tuttum ama beni son derece üzmüştü. Ben o arkadaşı affettim kinde tutmadım, onun acziyetine bırakmıştım. Onun için affedici ve hoşgörülü olursak hallolmayacak bir durum yoktur. Birbirimize hoşgörü ile bakarsak birlik ve beraberlikte tahsis edilmiş olur.