Gücün bazen sinek kadar değildir
İnsan olarak kurnazlıkta üstümüze gelen yoktur. Tabi her kurnazlık her zaman insandan yana olmaz. Bazende cesurluk, her zayıfı alt etmek değildir. Hani derler ya, cesaretin yarısı kaçmaktır. Cesurum derken bazen başınıza iş açabilirsiniz. Güçlüyüm diye her zaman zayıf ve garibanın üzerine gitmemek lazım. Bir gün olur bazen cesurun cesareti bir tilki kadar değil, Tilkiye mağlup oluverirsin.
İnsanın cüssesinin iri olması, cüssesi zayıfları mağlup etmek için değildir. Mütevazilik ve samimiyet her zaman iyidir. Paranın pulun çok olması gariban ve zavallı insanları ezmek ve aşağılamak için değildir.
Bu gün lafı fazla uzatmadan sizlere bir Tilki ile Kurt kıssası anlatmak istiyorum. Umarım şu Ramazan ayında ufakta olsa kendimize bir hisse çıkarabiliriz. Aynen firavunun bir sivri sineğe mağlup olduğu gibi. Daha önceleri bir yazımda da Filin bir karıncaya mağlup olduğunu yazdığımı unutmamak lazım.
Tilki ormanda gezmektedir. Bir ağacın dalında asili bir geyik budu görür.
Açtır ama şüphelenir kontrol etmeye başlar ve görür ki bu bir tuzak.
Geyik budu bir iple bombaya bağlıdır.
Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar.
Biraz sonra kurt gelir, budu görür ve yatan tilkiyi de tabi…
Tilkiye sorar ‘ne yapıyorsun dostum’
Tilki cevap verir ‘hiç… Yatıyorum’
Burada bir but var
Evet var.
Neden yemedin?
Tilki sakince cevap verir;
“bu gün orucum”
Kurt kendinden emin;
“Ben yiyeyim o zaman”
Tilki ‘Buyur afiyet olsun’ der.
Kurt but'a uzanır uzanmaz bir patlama, ortalık toz duman, kurt yaralı, hareketsiz, 10 metre uzakta, perişan halde yatarken tilki sakince budu yemeye başlar.
Bunu gören kurt;
‘lan sahtekâr hanı oruçtun’
Tilki pişkin pişkin;
‘Biraz önce top patladı duymadın mı ?” der.
Valla başkasının elinde patlayacak bombadan hazıra konmaya çalışanların bir gün kendi ellerinde bomba patlar. Her zaman başkasının elinde patlayan bombadan hazıra konulmaz.