Hak nasıl istenir?

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

Geçtiğimiz Salı günü yazdığım bir yazı dolayısı ile bir arkadaş bana telefon açarak; “ haksızlık yaptığımı ve eleştirdiğim kişinin hakkının bana geçtiğini” söyledi. Tabi ben gerekli cevabını verdim, ama nasıl hak aldığıma da şaşırdım. Eğer doğruları yazmak haksa buda hak oluyorsa eyvallah diyorum. Ama ben bildiklerimi yazmaya ve halkın menfaatine olan herşeyi yazmaya devam edeceğim. Birilerinin menfaatine dokunacak diye halkı aydınlatmamayı mesleğime uygun bulmuyorum.

      Ben demişim ki, “ benim adamım olsun düşüncesi yanlış, bugün senin adamın olan yarın başkasının adamı olur. Dün senin adamınken bak bugün başkasının adamı oldu, yarın kimin adamı olur zaman onuda gösterecek” diye yazmışım. Bu sözüm bir hakmış yani kul hakkı imiş.

      Benim anlamadığım asıl konu ise, Ak Parti karşıtları benim Ak Partinin tetikçiliğini yaptığımı söylerken. Ne hikmetse Ak Parti içindeki yanlışlığı yazınca da bu sefer Ak Partide dokunduklarım beni Ak Parti karşıtı ilan ediyor. Hem de haksızlık yapmakla suçluyor. Valla bende kimin adamı olduğuma şaşırdım. Ben kimsenin adamı değilim haktan yanayım, haksızın yanlışını da yazarım.

Particilik din değil, iman değil, hakkın emri bir yer değil, nihayetinde siyasi bir kuruluş. Burada görev yapan herkeste haksızlık yapmaz haktan yana diyemeyiz. Nihayetinde insanız her zaman hata yapmaya müsait insanız, kimsede dört dörtlük değildir. Benimde hatam olacak, başkasının da hatası elbette vardır. Önemli olan bunu asgariye indirerek insanlara zarar vermemektir.

      Hak nasıl alınır onu söyleyim, ben emekli olmuş emekli maaşı ile geçinen ve emekli olduktan sonrada çalışarak ek gelir elde etmeye çalışan birisiyim. Ne yatım var nede katlarım var, nede bir arsam varken ona çıkardım, nede devlet kurumlarına siyasi konumumu kullanarak malzeme sattım. Ne ihale aldım nede perde arkasından Belediyeye ait yerleri çocuklarıma ortak ettim. Nede bir çocuğumu ve yakınımı siyasi nüfusumu kullanarak bir yerlere yerleştirdim.

       Bugüne kadar hiçbir Milletvekilinden şahsi bir talepte bulunmadım ve istekte de bulunmadım. Ne Milletvekilliğine ne de Belediye Başkanlığına adayım. Sadece geçen seçim İl Genel Meclisine aday oldum, oda kırsalda sevilmem ve partiye getirim olacağı düşünüldüğü için aday olmam istenmesi nedeni ile aday olmuştum. Ama sıralamadan çıkarılmam için apar topar gece yarısı Ankara’ya giderek beni listeden çıkaran menfaatçiler yarın aday adayı olduklarında iftira atmadan belgelerle onları sizlere aktaracağımı da bilmelerini isterim.

      Dün beni listeden çıkarmak için vekilliğini ortaya koyan Milletvekilimizin karşılıklı yazışmamızda bana yazdığı mektuptaki şu cümleleri çok enteresandır. Kendisine üç dönem oy verdiğim kişinin bana oya verenler değil siyaset sonrası bana dost olanlarla derinlemesine dost olurum diyen muhteremde benim hakkım yok mudur? Şu satırlarını sizlerle paylaşayım, işte mensup olduğu partinin başında bulunmasına çalıştığı dostlar bu olsa gerek. Oy verenler enayi herhalde bu memleketin insanı değil.

“Ben siyaset sonrası bana dost

olmayacak hiç kimse ile derinlemesine bir ilişki kurmadım kurmayı da

düşünmem, bana sürekli dost olanlar lazım, oy verenler yarın unutur gider.

İnşallah Aksaraylı hemşerilerim beni aramazlar, ben zaten onlarla yeterlice ilgilenemiyorum. Zira daha iyi siyasetçilere ve daha fazla hizmete layık olduklarına yürekten inanıyorum. Eksiğimiz çok ama hiç bir şey sahipsiz değil. Bize ne faydası oldu diye beni aramayacaklarını da biliyorum, aramalarını da istemiyorum, beni aramasınlar da.”

      Bu satırların yorumunu sizlere bırakıyorum kararı sizler verin.

       Sana oy vereceğim bir makama geleceksin, yanlışını da söyleyince benden hak talep edeceksin. Peki, sana olduğum desteğin hakkını nasıl ödeyeceksin? Sen benden hak isteyene kadar önce sen benim hakkımı bir öde benden helallik iste.

      Hak öyle kolay olmasa gerek, ben ne Alinin nede Velinin şakşakçısı değilim. Sayın Cumhurbaşkanımızı sevdiğim ve tanıdığım için onun destekçisi oldum. Geçen bir kongrede söyleşi esnasında Milletvekili Sayın İlknur İnceöz hanımefendi bana şunları söyledi belki izleyenler vardır; “ zaman zaman bizleride eleştirdiğin oldu, ben ne kırıldım nede küstüm. Yapıcı eleştirilerinden ders çıkardım bana yarayan eleştirilerini aldım” dedi. Bu bir erdemlilik değil mi? Her gün seni övecek değilim, yanlışın varsa müsaade et onuda eleştirelim.

      Seversiniz sevmezsiniz kimse bulunmaz Hint kumaşı değil, haşa Allah dadeğil ki hatası olmasın. İftira etmiyoruz karalama yapmıyoruz, yazdıklarımda yanlış varsa bana onu söyleyin. Varsa yanlışlar yapıcı şekilde eleştirmeye devam edeceğiz.