Hiç bir makam kadıya mülk değil
Siyaset öyle bir iştir ki, bazılarına göre hizmet için bir araç, bazılarına göre bu aracı kendi bencilliğinde kullanmak, bazılarına göre gelecek kapısı gibi görmek, bazıları da bu alanı din, iman, dava, yükselme ve şahsi çıkarlarında kullanma aracı olarak görürler. Halbuki, siyaset ne dindir ve ne de imandır. Ülke ve vatandaşların huzur ve rahatı için kullanılan bir araçtır. Ama ne hikmetse kendisine koyun bile güttürülmeyecek bazı kimseler, birilerinin sırtından siyaset kanalı ile bir yere gelince ben neymişim havasına kapılıyorlar.
Ben yoksam gerisi tufan düşüncesi hakim oluveriyor. Be kardeşim ben öyle siyaset kanalı ile bir yere gelenleri biliyorum ki, onların bazılarına odacılık yaptırmam. Adam herhangi bir siyasi parti kanalı ile birilerinin desteği ile Milletvekili, il genel meclis üyesi, Belediye meclis üyesi ve başka bir makama gelmiş.
Eğer bir başka seçimde kendisi tekrar değerlendirilmezse kıyameti koparıyor ve hayatında hiç bir şekilde gelemeyeceği yere parti kanalı ile geliyor. Sonra bir bakmışınız kendisini adam yerine koyan partisine ver yansın ediyor.
Hiç bir makam kadıya mülk değildir, insanın inandığı bir dava olur. Burada mücadele verir başarır başaramaz, ama bana bir yer verilmedi diye düşündüğü davaya düşmanlık yapamaz. Kesersiniz, bazı şahıs ve kişilere kızabilirsiniz, ama düşmanlık yapamazsınız.
Dün eski bir siyasetçimizle sohbet ederken aynı konuyu konuştuk. Mesela ben taraf olduğum siyasi düşünceye küsmesi gereken birisi varsa ben küsmeliyim. Bazı kişi ve şahıslara küserek düşündüğüm düşünceye karşı bir tavır almam söz konusu olamaz. Ama yanlış yapanlar varsa onlarla zaman ve zemin içerisinde mücadelemizi veririz.
Bakıyorum Ak Parti, MHP, CHP ve diğer partiler içerisinde de kırgın ve küskün bir çok insan var. Bunun hesabını ise partisinin kazanmaması ile almaya çalışıyorlar. Yani partisi başarısız olursa orada oturanların hesabını görme fırsatı kolluyor. Bu düşünce bürokrasi kesiminde de var. Dün makama gelmiş oturmuş, bu gün alınmış ver yansın ediyor. Be kardeşim erişemeyeceğin bir makama getirilince iyi idi de şimdi alınınca kötü mü oldu? Kimseye bir makam ömür boyu oturmak için verilmez.
Partiyin yanlış politikalarını görebilirsin, bundan dolayı başka partiyi de destekleyebilirsin. Ama beni bir yere getirmediler, tekrar seçmediler diye ders vermeye çalışırsan bunun adı menfaatçiliktir. Dün bir yerlere geleyim diye mücadele verirken, bugün ben yokum diye yok etmeye çalışmak siyasi ahlaksızlıktır. Hele daha önce seçilmiş olup ta tekrar seçilemeyenlerin böyle hesap içinde olması ayrı bir siyasi ahlaksızlıktır.
O kadar gücün varsa, kamuoyu tarafından seviliyorsan çıkacaksın bağımsız aday olacaksın. Sonrada oturup boyuyun ölçüsünü göreceksin. Var mı buna cesaret edebilen, olmaz. Kapalı kapılar arkasından başka kapıya yatarak hesap görmek daha kolay.
Onun için hangi siyasi görüşte olursanız olun, ama kendi bünyenizde mücadele verin. Başkasının koynuna girerek kendi düşüncenize hesap sormaya tenezzül etmeyin. Yada hiç siyaset yapmadan aleyhte bulunmadan bir kenara çekilip kendi halinizde işinize gücünüze bakın türübüne oturup seyredin.
Ben varsam her şey var, ben yoksam gerisi tufan düşüncesinden vazgeçilmelidir. Önce ülkemin konumu, sonra sevgi ve saygı olmalı. Sonra ben konusu içeride mücadele ile yapılmalı. Yoksa zarar verdiğin yer yok olursa sen o zaman nasıl ve nerede mücadele edeceksin? Herkes önce kendi durumunu analiz etmeli, ben nereye layığım demeli.
Hiçbir makam kadıya mülk değildir, çıktığın gibi inmesini de bileceksin.