HZ. ALİ'NİN (R.A.) BİR KARINCAYLA SINAVI
Cana kıymak bir başkasının hakkına ortak olmak kadar günah yoktur. Yer yüzünde ne kadar canlı varsa hepsi can taşımaktadır. Hiçbir canlının canını kıymaya bize yetki verilmemiştir. Hayvan alemi, olsun diğer böcekler olsun hepsi can taşımaktadır. Kendi canımız kadar bunların canlarını da korumamız gerekir. Bugün sizlere Hazreti Ali’nin bir karınca hikayesini anlatacağım. Bir karıncanın bile canı ne kadar kıymetli.
Hazret-i Ali (r.a.) bir gün yolda aceleyle giderken farkına varmadan bir karıncayı incitti. İncinen karınca, elini ayağını oynatarak yerde çırpınmaktaydı. Hazret-i Ali, karıncanın içine düştüğü durumu görünce pek üzüldü. O Allâhʼın arslanı, bir karıncanın incinmiş hâlinden dolayı perişan oldu. Karıncanın kendine gelip yürümesi için bir hayli emek sarf etti, birçok çâreye başvurdu. Fakat nâfile...
O gece Hazret-i Ali, rüyasında Rasûlullah Efendimiz’i gördü. Efendimiz ona şöyle buyurdular:
“‒Ey Ali! Yolda acele etme! İki gündür bir karınca yü¬zünden gökler mâteme boğuldu. Buna da sen sebep oldun. Yoldaki karıncayı incittin. Öyle bir karıncayı incittin ki, o Allâh’ın nârin ve hassas bir mahlûkuydu. Vazifesi, Allâh’ı zikretmekti.”
Hazret-i Ali’nin vücudu titremeye başladı. Allâh’ın arslanı, bir karınca yüzünden ne hâllere düşmüştü. Efendimiz:
“‒Merak etme! Allah indinde şefaatçin, yine o karınca olacak. O karınca Cenâb-ı Hakk’a ilticâ edecek ve: «Yâ Rabbi! Hazret-i Ali bu işi kasten yapmadı. Ba¬na bir zarar verdiyse de o, Sen’in velî bir kulundur. Sen onu bağışla!» diyecek.” buyurdular.
Ey insan oğlu İyi bil ki böyle bir mâneviyat arslanının bir karıncaya karşı bu hâle düşmesi, dînî hassâsiyetinden kaynaklanıyordu. Görüldüğü üzere Hazret-i Ali gibi haşmetli bir yi¬ğit bile, bir karınca yüzünden nasıl dertlere düştü!
Hakk’ın tecellîlerinden haberdar olan, Allâh’ın emrine uyan ve bu emre göre hareket eden kişiye ne mutlu!