Kahverengi pantolumu getir
Sizlerle 45 gündür seçim ve siyaset konuşup yazdık. Bu günde sizleri biraz güldüreyim.
Osmanlı donanmasıyla Venedik donanması arasında savaş çıkmış. Venedik donanmasının komutanı Andrea Doria imiş. Gözcü Osmanlı donanmasının yaklaştığını fark edince hemen Andrea Doria'ya haber vermiş:
-Osmanlı yaklaşıyoor.
Andrea Doria sormuş:
-Kaç gemi var?
Gözcü:
-10-20 kadar.
Komutan hemen emir erini çağırmış:
Oğlum bana hemen kırmızı gömleğimi getir.
Emir eri şaşırmış:
-Niçin komutanım?
Andrea Doria:
-Savasırken yaralanacağız. Kan izi belli olmasın ve de askerlerin cesareti kırılmasın diye...Bu arada gözcüden yine ses gelmiş:
Efendim 50 kadar oldular.
Andrea Doria heyecanlanmış ve emir erine tekrar seslenmiş:
-Gömleği boşver. Sen bana kahverengi pantolonumu getir, arkamdan gelenleri kimse bilmesin...
TEMEL'İN ATI
Veli efendi hipodrumuna giden Temel atlar start alır almaz favorisi olan atı elinde dürbinle takip ederek bir yandan da
-Ulanım benum, yabak nasıl da yel gibi gidey diyerek atını teşci eder. Gerçekten de Temel'in atı en öndedir. Etraftakiler gıpta ile Temel'e bakarlar, Temel dört köşedir. Fakat bir süre sonra atlar teker teker Temel'in atına yetişip geçmeye başlarlar. Derken Temel'in atı en sonuncu duruma düşer. Temel etrafın alaylı bakışlarına aldırış etmeden tezahürata devam eder.
-Uy aslanım benum ya bak nasılda hepsini önine katti getiriy.
ÖLÜM
- Babam öldü, demiş Temel.
- İlyas sormuş: Neden öldü?
- Apartmanın sekizinci katının balkonundan düştü.
- Eyvah parçalandı mı?
- Yok, girişteki bakkalın tentesine düsünce oradan havalanıp karşı apartmana yöneldi.
- Apartmana mı çarptı, nasıl oldu?
- Yok, karşı apartmanın balkonunda çamaşırlar asılı idi. Çamaşır ipine vurup fabrikanın bahçesine düştü.
- Orada mı öldü?
- Yok, fabrika çelik yay fabrikası, bahçedeki yayların üzerine düşüp havalandı yeniden...
- Peki sonra?
- Sonrası ne? Baktık ki yere inmiyor, biz de vurduk onu.