Kin gütmek doğru mu?

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

Kin; İntikam, gizli düşmanlık, kuvvetli nefret, hınç, garaz, buğz, adavet demektir. Birine karşı duyulan ve öç almak düşüncesi güden gizli düşmanlıktır. İçten içe duyulan gizli ve intikam almaya yönelik düşmanlıktır.

      Bir şahsa karşı kalben tutulan öfke ve zarar verme arzusuna da “kin” denir. Kin; Kalbte yerleşen, öç almaya yönelik şiddetli düşmanlıktır.

      Şunu belirtmek gerekir ki, acziyetten dolayı he­men intikam alınamadığı için yutulan öfke kalpte yer edinerek kine dönüşür. Kinin belirtisi, karşı tarafa olan buğzun, soğuk davranmanın ve nefretin devam etmesidir.

      Kin, Öfkenin; hased ise kinin sonucudur.

Kin tutmak, kin beslemek, kin gütmek, kin bağlamak gibi deyimler düşmanlık duygusunun kalbte yerleştiğini ve süreklilik gösterdiğini dile getirir.

      Kin, kötü ahlâka ait niteliklerdendir. Bu nedenle İslâm'ın onaylamadığı, ortadan kaldırmayı amaçladığı huylardandır. Karşıtı olan bağışlama, af etmek ise güzel ahlâkın niteliklerindendir; İslâm tarafından teşvik edilen davranışlar arasında yer alır.

      Kur'ân-ı Kerîm’de Yüce Allah bizlere şöyle buyurmaktadı

      “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin! (Haşir, 10)

      Kin kötü bir duygu ve huy olduğu kadar birçok kötü tutum ve davranışın da başlıca nedenidir. Ancak mukaddesata düşman olanlara karşı, kalbde devamlı bir kin ve düşmanlık beslenmesi gerekir.

  Kin, küfür ve azgınlıkla olduğu kadar isyan ve itaattan çıkmakla da bağlantılıdır. Kur'an, mü'minleri bu konuda uyararak şeytanın oyununa gelmemeleri konusunda uyarır:

Şeytan, şarap ve kumar ile aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak istiyor. Artık bunlardan vaz geçtiniz değil mi? (Mâide, 98)

       Allah'ın koyduğu kurallara uygun hareket eden mü'minler, itaatlarının ödülü olarak Cennet'e konulacaklardır. Cennetteki mü'minler tanımlanırken onların kin ve nefretten arındırılmış oldukları belirtilir:

      Onların göğüslerindeki kini çıkarıp atmışızdır; (hepsi) kardeşler olarak köşkler üzerinde karşı karşıya oturur. (Hicr, 47) Aynı olgu diğer bir yerde de şöyle dile getirilir:

Göğüslerinden kinden ne varsa hepsini çıkarıp atmışızdır. Altlarından ırmaklar akmaktadır. (A'raf, 43)

      Çölde yolculuk eden iki arkadaş, yolculuğun bir aşamasında tartışırlar, biri ötekine bir tokat aşk eder.

      Tokadı yiyenin canı çok yanar; ama tek kelime etmez ve kum üzerine şu sözleri yazar:

“Bugün en iyi arkadaşım bana bir tokat attı.”

      Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. Tokadı yiyen yıkanırken batağa saplanır, boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır.

      Boğulmak üzere olan arkadaş tam selamete çıktıktan sonra bir kaya parçası üzerine şu sözleri kazır:

      “Bugün en iyi arkadaşım benim hayatımı kurtardı.”

      Tokadı vuran ve sonra en iyi arkadaşının hayatını kurtaran kişi ona şöyle der:

      “Senin canını yaktığımda bunu kum üzerine yazdın; ama şimdi kayaya kazıyorsun, neden? Diğeri ona şöyle cevap verir.

       “Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgarı estiğinde onu silebilsin. Ama biri bize iyi bir şey yaparsa onu kayaya kazımalı ki onu hiçbir rüzgar yok etmesin.

      Denilir ki: Özel birini bulmak bir dakikanızı alır, onu değerlendirmeniz bir saat içinde olur, onu sevmek için bir gün yeter; ama sonra onu unutabilmek için bir ömrün geçmesi gerekir.