Kızımız rahat etsin gerisi önemli değil
Geçtiğimiz hafta içi tanıtım programı çekmek için iki ayrı köyümüze gittim. Tabi son günlerde seçim dolayısı ile akşamları canlı yayın gündüzleri dere tepe demeden gezip işimizi yapıyoruz. Ne ilginçtir ki köy ve kasabaların küçülmesi ve nüfusun azalmasının sebeplerini de öğrendim. Şimdiki kızlar köyde tarlada, yabanda çalışmak ve hayvana bakmak istemediği için kendisine talip olan gençlere şehre göçersen seni alırım diyormuş. Bekar kalmaktan korkan gençlerde kızların isteklerini kabul edip şehre göçüyorlarmış.
Bizim Koyun Keçi Birliği Başkanı Sayın Mahmut Aktürk; “ birçok yerde çoban bulamıyoruz, Çünkü kızlar çobanlarla evlenmiyor, erkeklerimiz nerede ise bekar kaldı” demişti. Ben bunu bir espri olarak kabul ediyordum ama son günlerde yaptığım programlarda konuştuğum köylerdeki yaşlılar bunu teyit ettiler.
Benim köyümde de aynı durum vuku bulduğu için nüfusu hızla düşmüş. Bir yılda şehre göçen çift sayısı on beşi bulmuş. Tabi mesleği olmayan gençler evlenerek asgari ücretle çalışmak için özel sektörde işe girip çalışıyor. Ama ne evleri var, nede bir başlarını sokacak yerleri. Ev kiraları en kenar mahallede 400 lira civarında, merkezlerde ise 500 ile 1000 lira arasında. Anlayacağınız asgari ücretin yarısı ev kirasına gidiyor.
Diğer kalanı ise siz hesap edin, geçinin bakalım nasıl geçinecekseniz. Nemi oluyor, kız veya erkek tarafı bu sefer çocuklarının arkasından erzak taşıyıp evlenen gençleri besliyorlar. Köyde tarlada çalışmaktan ve hayvana bakmaktan kaçan kızlar bu sefer sefilleri oynuyorlar. Hâlbuki köylüler devletin uzun vadede hayvan desteği verdiği destekten yararlanarak 5 inek besleseler aylıkları 3 binin altında düşmez diyorlar.
Tabi bu şehir hevesi ve rahat düşkünlüğü ekonomik krizden geçimsizliklere neden oluyor. Sonuç ne oluyor, erkenden boşanmalar ve birde çocukla ortada kalıyorlar. Şu lüks düşkünlüğü ve rahat hevesi ailelerde huzur ve sevgi koymuyor. Aileler bunların önüne geçmeliler ve çocuklarına nasıl bir evlilik yapmaları gerektiğini öğretmeliler. Şenol hocam evlilikle ilgili bir kıssayı bana göndermiş bende önemine binaen sizlerle paylaşayım.
Bir kız isteme olayında, kızın babası erkek tarafına söyle der:
Efendi benim kızı isteyen çok sizin neyiniz var neyiniz yok?
Delikanlı girer söze:
Rahim ve Rahman olan Allah aç bırakmaz kendisini zikredeni. O Alimdir. Günaha düştüğümüzde ve pişman olduğumuzda Gaffarlığını gösterir.
Gece çalıştığım yere El Hafiz der öyle girerim.
Neyiniz var diyeceksiniz. Hiçbir şeyim yok Çünkü O dur Malik-ül Mülk.
Ya paran biter de karanlıkta kalırsanız diyeceksiniz, En Nur deriz aydınlanır Beytimiz.
Kızımı asla bırakmayacaksın derseniz, söz veremem Çünkü kullar değil, Haliktir Baki olan.
Varsın kimse sevmesin bizi Vedud kâfidir.
Kızım senden bir şey gizlerse ne yaparsın demenize gerek yok. Yüreği el veriyorsa istediğini yapsın Rabbim Basirdir es şehittir. Her şeyi bilir.
Yani kısacası bir Rabbim var birde rabbimin en sevgilisi (s.a.v)
Benimde kızınızdan isteklerim var. Nur süresi 31. Ayeti yaşayacak. Edepli olacak. El Haya-ül Minel imandir çünkü.
Beni sevecek, ölene kadar ellerimi bırakmayacak.
Benim uykum ağırdır. Sabah namazına kalktığında beni gerekirse vura vura uyandıracak.
Baba girer söze:
İyisin hoşsun, peki başınızı sokacak bir eviniz var mı?
Delikanlı cevap verir:
Yok dersem kızınızı vermeyecek misiniz?
Baba:
Hayır, evlat, ben ev yaptıracağım yeter ki sen kızımı al.
Acaba böylemi düşünürüz, yoksa kızım rahat etsin gerisi önemli değil mi diye düşünürüz?