Kuran ölülere değil dirilere geldi
Kışın soğukta emekli olunca evde fazla kalıyoruz, dolayısı ile evde ister istemez zamanı geçirmek için bir şeylerle uğraşıp okuyoruz. Geçtiğimiz gün kuran tefsirine göz atarak bir süre okudum. Burada dikkatimi çeken ise kuran hep dirilere hitap ediyor. Ölüler için bir şey anlatmıyor, sadece ölümle ilgili konular anlatılıyor. Hadisler ise bize ışık tutacak açıklamalarda bulunuyor. Hadislerde de kabir alemi ile ilgili çok fazla bilgi anlatılmıyor.
Yani şu bir gerçek ki, kuran ölülere değil dirilere inmiştir. Çünkü bize ne yapmamız gerektiğini ve nasıl bir yaşam yaşamamız gerektiğini bizlere anlatarak hayat şartlarını ve yaşamımızı ayarlayak iyi bir kul olmamız bize anlatıyor.
Haram yememeyi, başkalarına kötülük yapmamayı, başkasının hakkına tecavüz etmemeyi, insan öldürmemeyi, helal kazanç kazanmayı, çoluk ve çocuğumuza iyi terbiye vermeyi, ibadet ve emirleri yerine getirmeyi ve bir çok ilahi emirleri emrediyor.
Bunları İslam emri ile yapsak güzel ve huzur içerisinde geçirmeye ne var? Zaten bunları yapsak ne mahkemenin işi kalır ne karakolların işleri olur. Kardeş gibi geçinir işimiz gücümüzle uğraşır hayatımızı devam ettiririz.
Ama kuranı kim okuyor ve tefsirine bakıyor? Efendim kuran Arapça olduğu için okuyamıyoruz deyip işin içerisinden çıkıyoruz. Efendim kuranı öğrenmek inanın üç günü geçmez. Kuranı öğrendikten sonra kenarında Türkçe meali olan kuranlar var onu okuyabiliriz.
Hatta memleketimizde o kadar kuran tefsirleri var alıp okuyabiliriz. İşin tembelliğine kaçarak okuyamıyorum bilmiyorum deyip çıkıyoruz. Sana öğren belli miktarda para vereceğim dense inanın öğrenmeyen kalmaz, neden içinde menfaat var.
Yakınlarımız vefat ettiğinde çoğu zaman mezar üzerine bir okutayım diye hoca götürürüz. Namaz kıl, ibadet et, haram yeme, güçsüzlere zulüm etme gibi bir çok emirleri biz ölülere mi okumalıyız yoksa diri sağlığında kendisine mi okumalı?
Elbet de ölülerimize kısa ayetler okuyabiliriz ama onlar sağlığında kendisine ölünce yardımcı olacak Allah'ın emirlerini okuyup tatbik etmeliler ki, kendilerini kabir kapısında bize yardımcı olarak kendimizi ahirette kurtarmalıyız.
Vefat edenlere bol dua etmeliyiz, dirilerimiz için gelen ayetleri okuyarak ona bir şey kazandırmaz. Tıpkı ölenin arkasından ölü yemeği gibi. İnsan olarak ve bir Müslüman olarak dini yeterlice bilmiyoruz. Müzlümanız ama islamın gereklerinde bi haberiz.
Kimse Müslüman olduğunun hesabını yaptırmaz, ama müslümanlığın gereklerini hiçbir şekilde yerine getirmeyiz. Müslüman isek dünya kazancı kadar ahiret için ise dünya için verdiğimiz zamanın onda birini verip ahirete harcamayız.
Onu için kuran biz Müslümanlar için geldi ise öğrenmek zorundayız. Kuran hocalara gelmedi hepimize geldi bunu böyle bilmeliyiz. Bilmediğimiz içinde dirilere yol göstermek ve düzgün yaşamayı anlatan kuranı ölülere gelmiş gibi ölü üzerine okutmaya çalışmalyalım. Kendimiz okuyup gerçekleri öğrenmeliliyiz. Kuran Türkçeleşmez, asırlardır da dil değişmemiş dünyanın her yerindeki müslüman arapça olarak okuyor, bizde aynı durumdayız.