Kurt izi kuzu izine karışmasın
Dün “ Koltuk sevdalısı Müsvetteler” başlıklı bir yazıyı kaleme almıştım. Bu yazımdan sonra bir çok tebrik telefonları alırken, bunların içinde siyasiler ve eski Milletvekillerimizde vardı. Demek ki, 17 Aralıktan sonra 90 derece dönüş yapanları bilmeyen yokmuş. Bırakın 15 Temmuzu 17 Aralık sonrası şakalak bilya gibi dönüp bir numaralı Tayyipçi olanları da nerede ise dostlar sayesinde öğrenmiş bulundum.
Koltuğunu kaybetmemek için nerede ise dinini değiştirecek şekilde dönekleride gördük. Hadi bu dönekler bir tarafa da şu kurt izi kuzu izine karışmasına kıl oluyorum. Şimdi moda hemen Fetöcü karalaması ve iftirası münafık ve kişiliksiz kişilerin cebinde hazır.
Mesela ben 40 yıldır tanıdığım bir dostum ile ilgili bir dinle imanla alakası olmayan kişi bir şey dedi. İnanın çok şaşırdım, iftiranın ve edepsizliğin bu kadarına pes doğrusu. Allahtan korkmaz desem, Allah ona karşı ne kadar yakın şüpheliyim.
Sanki ben 15 senedir bu örgütle mücadele ederken onlar bu örgütü bilmezlerken ben bu arkadaşımla 40 yıldır beraberim. Sanki adam bu arkadaşla bir gün beraber olmamış karayı yağlayı veriyor. Dedim ki, ya ben salağım, yada kişileri tanıyamıyorum.
Bakın maneviyatı olan bir muhafazakar kişiyim, Aksaray da ne kadar cemaat, cemiyet ve vakıf varsa hepsini biliyorum. Severim sevmem, ama hepsine saygı duyarım. Ama ben bugüne kadar bildiğim Fetöcü kişiler hakkında bile inanın hiçbir şekilde en ufak ihbar ve karalamada bulunmadım. Zaten Güvenlik güçlerimiz bunların elebaşlarını hep topladı.
Kesin ve emin olmadığım kişiler hakkında bir şey söylemek yanlış ve günah olur. 17 Aralıktan sonra bu örgütle bağlantısını devam ettirip, maddi ve manevi yataklık yapanlar için en ufak bir üzülmem olmamıştır.
Ama bir gariban kandırılmış, paranı faizsiz kazanca yatır diye o da 17 Aralık öncesi parasını bu bankaya yatırdı ise bunların üzerinde fazla durmanın bir anlamı yok. Aynı şekilde bir bağlantısı olmadığı halde bir arkadaş vasıtası ile burada bir sefer Maklube yediyse onunda üzerinde durmamak lazım.
Dinle imanla alakası olmayanların kızdığı kişiler hakkında ihbar yapıyorsa bunlara da itibar edilmemeli. 17 Aralık operasyonundan önce kimler bu Örgütün sosyal faaliyetine gitmedi ki? Din ile vatan millet adına bu toplum kandırılmıştır.
İşin birde Bayloc tarafı var. Çok hain masum kimseler adına hat alıp buraya üye olmuş. Ama kendilerini gizlemeye çalışmışlar. Asıl bu hainleri bulup ortaya çıkarmak lazım. Yazık bu örgütle hiç bağlantısı olmayan insanlar kullanılarak mağdur olmuşlardır.
Onun için bu işin suyu çıkmadan masum insanlarla, suçlu olanlar iyi ayırt edilmelidir. Bakın hala Milli Eğitime dolan hainler temizlenememiştir. Adamlar hala kitaplar üzerinde amaçları doğrultusunda bilgiler dolduruyorlar.
Okul kitaplarının bazıları, destek kitaplarının çoğunda ve açık lise kitaplarının tamamında bu örgüt hala bildiğini okuyor. Açık Lise kitaplarının tamamı toplandı ve yeniden basıldı. Hala öğrenciler kitaplarını alamadılar.
Ivır zıvır kesimlerle uğraşmak yerine işin yukarı kısmı temizlenmeli. Reis boşuna yalnızım demiyor. Bir çok Bakanlıkta aynı sıkıntılar hala devam ediyor. Aşağıdaki ihbar ve karalamalar yerine yukardaki örgüt elemanları ile mücadele edilmeli.
İşin suyunu çıkaran ihbarcı ve yalancılara da, bu işin aslı çıkmayınca ihbarcıda hesaba çekilmeli. Bu yanlış bilgileri ne için veriyorsun diye onlarla ilgli de hesap sorulmalı. Yoksa bu tür yanlış ve yalan bilgilerin önünü alamayız.
Ama gerçekten bu örgütle ilgili Bayloc ve benzeri işlerle bağlantısı olanlar da cezalarını çekmeli. Bunlarada müsamaha gösterilmemelidir.