Mahir hocamın ardından

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

Aksaray ilimizin duayen gazetecisi Yeni Aksaray gazetesi sahibi Ali Südemen’in babası ve eğitimci Rahmetli Mahir Südemen hocamın vefatının 7 yıl dönemi 3 Eylül 2011 yılı münasebeti ile kendisini rahmetle anıyor, Allah'tan mekanı cennet olsun diliyorum. Gazeteciliğe ve köşe yazarlığına 43 yıl önce rahmetli beni teşvik ederek başlattı. Yani gazetecilik serüvenim rahmetli hocamla başlar. Çıkardığı gazetede haftalık yazılar yazmaya başladım. Daha sonra İstanbul serüvenim başlamıştı, bir gün geldiğimde sohbet ettik bana, “ Babıali’den ders aldığın belli, şimdi adam gibi gazeteci olmuşun” dedi.

Rahmetliyi eski kuşaklar çok iyi bilirler, o bir Aksaray’ın babı alisi idi. Onu tanıyanlar çok iyi bilir ve hiç unutmazlar. Hocamın vefaat yılı nedeni ile aile bireylerine hitaben yazdığı “ Ahlaki Çöküntü” başlıklı yazısından bahsedeceğim. Hocamın o günkü yazısında bahsettiği hadiseler bugün daha çok yaşanmaya başlamıştır. İsterseniz gelin birlikte bu yazıya göz atalım bakalım neler anlatmış.

“ Türkiye, genç kuşaklarımızın başıboş bırakılması ile sancılar içinde kıvranıyor.

Bu başıboşluğun suçlusu evvela aile bireyleridir.

Evlatlarının evvela kendisine, ailesine, vatana ve millete faydalı. Üretken bir nesil olması için maalesef çaba gösterilmiyor.

Avuçları içinde tam kontrol edemiyorlar.

Eğer öyle olsaydı sigara içenler, belli ve uyuşturucu kullanan gençlerin sayısı her geçen gün yoğun bir şekilde artıyor.

Hem de Aksaray gibi bir ilde…

Ey ahali…

Bu çanlar bizim için çalıyor.

Anne baba görevini yapmalı. Kız ve oğullarını gölge olup takip etmeli. Verdiği harçlığın hesabını sormalı. Edindiği arkadaşlarının kötü alışkanlığı olup olmadığını takip etmeli.

Bir dükkânda oturuyordum bir genç geldi. İki lira istedi dükkâncı hemen verdi.

“ Ne parası?” dedim, “ esrar çeker, verme de bir bak, bıçağı çeker yaralamadan gitmez” dedi.

Aksaray gibi bir şehirde bilinen ve bilinmeyen, daha doğrusu duyulmayan hırsızlıklar cepçiler, korkulu rüya gibi olup zoraki para sızdıranlar yüzlerle ifade edilir oldu. Bırakın bir bayanın gece sokağa çıkmasını, karı kocanın sokakta dolaşması tehlikeli olmaya başladı.

Bu yazdıklarımı halkımızın dilinden aldım ve “ devletim” diyenlere naklediyorum.

Evvela uyuşturucu alışkanlığı olanlar tedavi edilmeli, yapabileceği iş vermeli, emniyet de takip etmeli, anne ve babalar evlatlarını uyuşturucudan koruyup kollamalı.

Okul disiplini, öğretmen otoritesi sağlanmalı.

Genç kuşakları milli ve manevi değerlerle besleyerek müsamahasız ders müfredat programları yaşama geçirilmeli.

Okul aile birlikleri, öğrencileri koruma dernekleri velilerle hep dirsek teması yapılmalı. Gençlerin boş zamanlarını değerlendirecek imkânlar hazırlanmalı.

Zamaate yeteneği olanlar, fabrika veya çeşitli iş yerlerinde beceri kazanmaları için pratik ders programları yaşama geçirilmeli.

Kişi, emsali azar, sözü katiyyen hatırdan çıkarılmamalı.

Anladınız mı anne babalar.

Duydunuz mu okul yöneticileri.

İşte böyle devleti yönetenler.

Kalın sağlıcakla…”

Rahmetli hocam bir öğretmen edası ile yazdığı bu yazıda çocukların yetişmesinde aile terbiyesinin çok önemli olduğuna vurgu yapmıştır. Devletimizin yapacakları ve yaptıklarından çok ailelerin çocuklarının eğitilmesi ve terbiye edilmesi önem arz ediyor. Bunun en başını çekende manevi eğitimden çocukları uzaklaştırmamak çok önemli.