Öğrenciler 11’e alıp 4’e satıyor
Başına gelmeyenin hoşuna gider diye bir atasözü var. Öğrencisini okul harici dershane ve etüde göndermeyenler öğrencinin nasıl başarı elde edip etmediğini bilmezler. Bende eskiden öyle zannederdim ama hiçte öyle olmadığını Üniversiteye giden delikanlım sayesinde öğrendim. Oğlumu hem dershaneye hem etüt merkezine gönderdim. O yetmedi özel ders alması için özel hocalardan ders aldırdım da bir güzel bölüme girebildi.
Hiç kimse yok dershaneler kapanıyor, çocuklar ne olacak endişesi taşımasın. Dersine iyi çalışan bir öğrenci her yerde başarılı olmaktadır. Yoksa dört zeki çocuğu parasız alıp başarılarını pankarta asmak başarı değildir. Bana kaç öğrenciden ne kadarını iyi bölümlere yerleştiriyorsun, ben buna bakarım. Yüz öğrenciden 60 tanesini iyi yerlere yerleştiriyorsan başarı buna derler.
Yoksa fakirin fukaranın çocuklarını dershaneye gitmezsen okul kazanamazsın havasına sokmayın. O garibanlarda borçlanıp harçlanıp ekonomik sıkıntı içine girmesinler. Türkiye birincisi hiçbir dershaneye gitmeyip tarlada çalışan bir ailenin köylü çocuğu değilmiydi? Peki onu hangi dershane belli yere getirmiş de birinci oldu. Çalışmanın semeresini kazanarak aldı.
Çocuklar gelecek istikbali için gittiği bazı kurumlarda edindiği arkadaş çevresi sayesinde sigara gibi kötü alışkanlıklara da alışmaktadır. Bunun kontrolü zaten mümkün değildir. Başarı elde edemezken birde kötü alışkanlık sahibi oluyorlar.
Başarının en iyi yolu oto kontrol altında tutulan okullarda öğrencilerin düzenli ve prensipli çalışmasına bağlı. Bunu yapan öğrencilerin başarısız olmaları mümkün değil. Her şey dershane değil, çocukların akıllıca düşünüp çalışmasına bağlı.
Aklıma iki fıkra geldi, birisi çok enteresan. Matematik öğretmeni ile karşılaşan öğrencisi ile konuşan hoca. Biriside bozuk karnesini arkadaşına veren öğrenci. Bu iki fıkra ile konuyu kapatmak istiyorum.
MATEMATİK
Emekli öğretmen yolda giderken, yanına son model bir araba durmuş.
İçinden çıkan bir genç: “Hocam sizi gideceğiniz yere kadar götüreyim.” Öğretmen genci tanımamış.
Genç: “ Benim hocam Hacıbekir, tanımadın mı? Kayseri Lisesinden”. Öğretmen biraz hafızasını yoklayınca genci tanımış. “Lan oğlum Hacıbekir seni tanıdım ama bu ne zenginlik, sen fakir bir öğrenciydin”.
Hacıbekir anlatır: Öyleydim hocam ama okuldan sonra ticarete başladım. Kısa zamanda biraz para kazandık.” Bunu duyan öğretmen iyice şaşırır: “Lan oğlum ticaret hesap işidir. Ben seni matematikten sınıfta bırakmamışmıydım. Sen sanıl ticaret yapıyorsun?”.
“Valla hocam matematik falan bilmem. (11)’e alıp (4)’e satıyorum. Aradaki %3′le de geçinip gidiyoruz”.
OĞLUM KARNEN NEREDE?
Karne günü Ali'nin babası heyecanla evde oğlunu bekliyormuş. Ali en sonunda gelmiş ancak bir şey söylemeden odasına geçmiş,
Babası: “Oğlum bugün karneler günü değil miydi?”
Ali: Evet baba
Babası: Peki karnen nerede oğlum?
Ali: Ya bir arkadaşım çok rica etti de bende ona verdim
Babası: Allah Allah ne yapacakmış senin karneni arkadaşın?
Ali: Şey y ı ımm babasını korkutacakmış da!!!