Saldırarak büyüyemezsin
Biz köşe yazarları yazacağımız yazıyı önceden tasarlayarak yazamayız. Önceden tasarlanan yazılar kısa süre sonra unutulur ve ne yazacağınızı hatırlayamazsınız. Konu aklınıza gelince hemen klavyenin başına geçip yazacaksınız, yâda hatırlama notu alıp hatırlayacaksınız. Yazı esnasında birisi size laf atar veya lafa tutarsa yine konuyu toparlayamazsınız. Sakin bir kafa ile yazılarınızı yazmanız gerekir. Bende yazılarımı genelde sakin kafa ile geceleri yazmaya çalışırım.
Tuttuğum notları karıştırırken geçen internette gezi olayları sırasında bir televizyonda konuşan Eski Refah partisi Rize Milletvekili Şevki Yılmazın konuşmalarından birisine takıldım notlar aldım. Sayın Yılmazı bir süre dinledim, gezi olaylarından tutun Saadet Partisinin bugünkü durumuna kadar birçok konuda değerlendirmeler yaptı. Bu konuşma eski ama benim hoşuma gitti sizlerle paylaşayım.
Konuşmasının Saadet Partisi bölümünde Saadet partisine akıllı ve mantıklı eleştiriler getirdi. Neden her seçimde küçüldüklerine değinirken; “ az olsun benim olsun mantığı ile hareket edip kendinize rakip gördüğünüz insanları dışlarsanız büyüyemezsiniz. Başkalarını karalayarak kendinizi sevdiremezsiniz, oy toplayamazsınız.
“Ak Partiye CHP gibi saldırırsanız bu millet size oy vermez. Ak Parti zayıflasın yâda küçülsün de ben meclise gireyim Bakan veya bir şey olayım düşüncesi ile hareket ederseniz Muaffak olamazsınız.
Dün hasta ziyareti için girdiğiniz hastanelerde hasta olup çıkardınız, bugün hastaneler 5 yıldızlı otel gibi. Ben Avrupa da yasaklı iken Avrupa da hastanelere giderdim. Allaha dua ederdim ne zaman benim ülkemde de böyle hastaneler olacak diye dua ederdim. Bugün hamdolsun bunları gördük. Siz bu hizmetleri karalayarak oy isterseniz bu millet kör değil size oy vermez.
Ufacık bir ameliyat için evindeki traktörlerini satanları ne zaman unuttuk? Tedavi ettirdiği hastasını alamayıp, hatta cenazeleri rehin kalan insanlar vardı bu ülkede. Bu millet bunlardan kurtulmuş her tülü tedavisini aracı olmadan yaptırıyor. Bu güzel hizmetleri karalayarak oy isterseniz bu millet size oy vermez. Bu yapılan güzel yolları karalarsanız bu millet yine size oy vermez.
Ak Partiye Saadet partisi saldırmamalı, saldırırsa oyları her geçen gün biter. Bugün Erbakan Hocanın çocuklarını bile sen o partiden uzaklaştırdıysan büyüyemezsin. Kendinden başkalarına saldırma, Ak Partililere saldırma, eğer eleştireceksen bir gecede ülkenin bankalarını batıranları eleştir. İflastan yazar kasalarını mecliste atanlar vardı, kendilerini asanlar vardı. Başörtülü kızlarımızı okullara sokmayanlar vardı. Bunlara sebep olanları neden eleştirmiyorsun. Asıl senin oy alacağın partiler orası olmalı. Ak Partiyi zayıflattığında eline ne geçecek, başkalarının ekmeğine yağ süreceksin.
Dün Başörtüsüne yasak getirenler vardı, cemaat, cemiyet ve tarikatlara zulmedenler vardı. Neden onları eleştirmiyorsun? Ben her gece namazımın arkasında bu iktidara dua ediyorum, Muaffak olmalını istiyor sekteye uğramamaları için Allaha dua ediyorum.
Dün yetmiş sente muhtaç iken bugün dünyanın gıpta ile baktığı bir ülke olmuşuz. Savunma sanayimizden tutun bir çok ekonomik alanlarda her şeyimizi yapar duruma geldik. Artık ordumuzun ihtiyaçlarını ve silahlarının yğzde seksenlerini kendimiz yapıyoruz. Kimseye artık el açmıyoruz, bakın şu oto yollara hayal bile edemezdiniz.”
Bunları söylerken ne siyaset beklentim var, nede bir yakınım Ak Partide siyaset yapıyor. Ben ülkemin refah ve saadetinin devamını istiyorum” diye konuşmasını sürdürdü.
Bu konuşmayı dinlerken aklıma öğrenciliğimdeki yaşadığım olaylar aklıma geldi. Bize hep ötekileştirildik, dışlandık ve başkalarının kucağına itildik. Eğer kucaklanıp sahiplenilse idik herhalde başkalarının yanında olmaz beraber olma imkânı bulurduk. Oyla bir yerlere gelmek isteyen insanlar benim gibi düşünmüyorsun diye ötekileştirilirse bir arpa boyu ilerleyemez.
Aynı düşünce içinde olup ufak tefek farklı düşüncede olanlar dışlanmamalı. Başkalarının güzel çalışma ve başarılarını karalayarak hiçbir kimse sevgi ve muhabbete sahip olamazlar. Günlük hayatımızda böyledir, kıskanmak ve karalamak insanları belli yerlere getirmez. Aksine her geçen gün batmasına ve yok olmasına sebep olur.