şapkamızı önümüze koyarak düşünmeliyiz

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

 

Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığım, “ zenginin cenazesine farklı fakirin cenazesine farklı” başlıklı bir yazı yazmıştım. Kendisini sevdiğim bir iş adamı kadim dostum bu yazımı okuduktan sonra bana bir mektup yazarak düşüncelerini ifade etmiş. Mektubu sizlerle paylaşacağım. Bu yazım ise dünyanın gelip geçici olduğunu ve asıl düşünülmesi gereken yerin ahiret ve kabir kapısının olduğu ile ilgli konu idi. 

Sevgili dostum bu mektubunun yayınlanmamasını ve isminin verilmemesi rica etmiş. Ama ben ismini vermeyeceğim ve bazılarına ders olması için affına sığınarak paylaşmak istiyorum. Yazının kendisini çok etkilediğini yazan dostum ibretlik ifadeler kullanmış. 

Gerçekten yazılarımızla okurlarımıza ışık olup onlara manen destek olabiliyorsak ne mutlu bize. Taltif ve iltifat bir yana aldığımız dualar bize yeterde artarda. Başkası bizi kıskanıp sevmiyormuş hiç umurumda değil. Şimdi gelelim mektuba: 

“ saygı değer Erdoğan Kaya Bey, kabir kapısı ve dünyanın boşluğu ile ilgili bir yazını okudum. Zaten mümkün mertebe yazılarını okumaya gayret ediyorum. Kusura bakmayın bu bir kinaye değil ilk defa söylüyorum bu bir gerçek. Sizi ben normal sıradan bir gazeteci olarak bilirdim. Sizinle bir seçim dönemi Ankara yolculuğumuz ve bazı yerlerde görüşmelerimiz olmuştu. Yolculuk ve görüşmelerde sizin ne kadar değerli olduğunuzu ve saygınlığınızı gözlerimle görme imkanı buldum. Sizi tanımak için yakın bir dostluk kurmak gerek. 

Daha sonra öncelikle kendi meslektaşlarınız tarafından neden kıskanılıp eleştirildiğinizi o zaman anladım. Şahsınıza o günden itibaren daha çok saygı duymaya başladım. Yazılarınızda zaten bu kaliteyi göstermektedir. 

Yazılarınızda siyasi ve güncel yazılarınız dışında sosyal yaşam, manevi konular ve günlük yaşamımızla ilgili yazdığınız yazılar gerçekten de çok etkileyici ve insanlığa yol gösterici bir kaleminiz var. Ben bu tür yazılarınızı daha çok beğenerek takip etmekteyim. 

Bizim gibi insanlar dünya hayatına daha çok önem veriyor, iş arasında namaz kıldığımızda alel acele namazımızı kılıyoruz. Cumaya gittiğimizde gözümüz hemen kapıda namaz bitse de bir çıksak düşüncesindeyiz. Ama dünya kazancında böyle değiliz.  

Bize bu serveti ve malı veren Allah olduğunu unutuyoruz. Verdiği gibi alacağını hiç aklımıza getirmiyoruz. Başımıza bir musibet veya kaza geldiğinde vah tüh edip şunu yapmasaydık olmazdı diyoruz. Halbu ki, ne tür yanlış ve kusur yaptık. Allah bizi acaba imtihan mi ediyor, uyarıyor mu demiyoruz.  

Bazen kendi seviyemizde insanlarla bir yerlerde oturup harcamalar yapıyoruz. Bu harcamaların ne kadarını fakir ve fukaraya veriyoruz diye hiç düşünmüyoruz. Hep belli seviyedeki insanlarla oturup kalkıyoruz, bizden dünyalık seviyesi az olan insanlarla bir gün olsun oturup kalkmıyoruz. Bu bizim için bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. 

Ne kadar kazanırsak kazanalım, bunların hepsinin bir gün elimizde olmayacağını düşünmüyoruz. Söylediğiniz gibi gariban kabre ne ile gidiyorsa bizde onunla gidiyoruz. Tek farkımız kabre giderken cenaze namazımızda ki hatır dostlarının çokluğu. 

Yazınız beni çok etkiledi ve kendimi silkeledim. Şapkamızı önümüze koyup neden düşünmeyiz diye kendimi muhasebeye çektim. Neden biz böyle yaşıyor, Allah’ın emirlerini tam olarak yerine getirmiyoruz. İllede ölümü hatırlamak için başımıza böyle küçük bir mikrop mu bela edilmesi mi gerekirdi diyorum. Bu nedenle sizi severek okumaya ve ibret almaya devam edeceğim. İyi ki varsınız Allah sizden razı olsun bizi uyardığınız için size dua ediyorum.” 

Bilmem bu düşüncelere ne denir, yorum sizlere ait. O yazımı okumamış olanları okumalarını tavsiye ediyorum. Şahsımla ilgili yazılan satırlara teşekkür ederken, önemli olan Rabbımın razı olması. Başkasının eleştirmesi umurumda değil. 

TEBRİK: kadir gecenizi şimdiden tebrik ediyor Allah’tan tüm Müslümanlara ve İslam alemine sağlık sıhhat diliyorum.