Sevgililer gününe selam
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de birçok adetler var, anneler günü, babalar günü, sevgililer günü gibi birçok günler var. Cumartesi günü de sevgililer günü, bu günlere eyvallah ve saygı duyuyorum. Ama sadece şunu belirtmeliyim ki, değerler ve sevgiler sadece günle sınırlı kalmamalıdır. Sevdiğini yılda bir seveceksin ama diğer zamanlarda sürekli ezip kıracaksın. Yukarda saydığım günlerdeki değerlerimizi aslında her gün sevip saymalıyız ve saygı duymalıyız. Evet ben bu sevgi çemberine bugün annelerimizden başlamak isterim.
Şefkat ve merhamet abidesi annelere eşlerin el kaldırması ve onu mal almış gibi sahiplenmesi kadar kötü bir şey yok. Kadın bir elmas, bir altın ve bir gümüştür. Onu muhafaza etmezsen, en güzel yerlerde saklayıp korumazsan o kıymetli elmasa uzanan el çok olur.
Geçen sene anneler günü nedeni ile bir şenlikte program çekerken orta yaşta bir beye sordum, “ eşinize hiç çiçek alıp onu memnun edecek tatlı söz söylediniz mi” dedim. Aldığım cevaba bakarmısınız; “ kadına fazla yüz vermeyeceksin, böyle şeyler söylersen tepene çıkar” dedi.
Peygamber Efendimiz Hz. Ayşe’den çok büyük olmasına rağmen, ümmetine örnek olmak için sahabenin göreceği bir şekilde koşu yarışı yapmıştır. Yaptığı yarışıda bilinçli olarak Hz. Ayşe’ye kazandırarak, “ sen benden genç ve dinamiksin” diye onun nefsini okşamıştır.
Bugün hangimiz sevdiklerimiz ile koşu yarışı yaptık ve eşlerimizin nefislerini okşadık. Ona sultanım, hanım sultan, evimin nuru, çocuklarımın anası, baş tacım gibi güzel sözlerle ona iltifat etsek ne kaybederiz? Ona bu tür güzel söz söylemek bizi neden küçültsün?
Neden kız çocuklarımızı erkek çocuklarımızdan ayırt ederiz, neden onları yarı evlat yerine koyarız? Bugün çok yaşlı anne ve babalara erkek evladı yerine kız evlatlarının baktığını bilmeyen var mı? Neden kız evlatları anne ve babanın mirasından mahrum bırakılmaya çalışılır bunu anlamış değilim. Neden kadınlara söz hakkı ve fikir danışma ihtiyacı duymayız. Neden onların görüş ve fikirleri bizim fikirlerimizden güzel ve yol gösterici olduğunu anlarsak kabul etmeyip onu susturmaya çalışır komplekse gireriz? Hâlbuki kız çocukları evlatlar içinde en hayırlısıdır.
Peygamber Efendimiz sürekli kızlarını ziyaret ederdi. Hz. Fatma’yı dizine oturtur başını okşar koklardı, onların şefkat ve merhamete daha çok muhtaç olduklarını düşünürdü. Onun yaptığı bu güzel yaşam ve davranış sahabeye bir örnek teşkil ederdi.
Bugün sokaklarda kollarından sürüklenen ve kurşunlanan kadınların bunu hak ettiğini düşünmüyorum. Eğer anlaşma zemini kalmadı ise birlikte yaşamanın bir anlamı yoktur, evlendiğiniz gibi ayrılmasınıda bileceksiniz. Yoksa kadının yanlışlarının karşılığı kurşun ve dayak olmamalı, en kısa yoldan ayrılıp herkes yolunu seçmeli. Eğer hazmedip tahammül edemiyorsan, başkası ile evlendi veya yaşadı diye kadını cezalandıracaksan o zaman ayrılmayıp sahip olacaksın. Hâlbuki kadını ve sevdiğini mutlu eden iki tatlı sözdür, dünyalar onların olur.
Bugün elkızı diye eşimize uyguladığımız dayak şiddetini başkaları kızlarımıza uygulasa razı olabiliyor muyuz? Öyleyse insanlar birbirlerini yemek ve kavga etmek için birliktelik oluşturmamalı. Birbirlerini mutlu edip kader birliği yaparak iyi ve kötü gününde birbirlerini omuzlamalı.
Hemen şunuda söyleyeyim, eşinin ahlaksız ve eşine itaatsizliğinden bahseden arkadaşlara da yine şunu söylemek isterim. Evlilik uyum birlikteliğidir, uyum yoksa bu birlikteliğin çevre için yürütülmesine gerek yok. Kimse dünyaya tekrar gelip bugünkü hayatı yaşamayacağına göre, bu hayatı çekmek zorunda değilsiniz. Herkes birbirine anlayış göstermeli, hemen ayrıl mantığıda doğru değildir. Evlilik fedakârlık isteyen bir kurumdur, eğer bu fedakârlık da sonuç vermiyorsa en güzeli birlikteliğin sonlandırılması. Yoksa dayatarak, tehdit ve şiddetle birlikteliğin yürütülmesi doğru değildir. Zorla güzellik olmaz, çünkü eşleriniz sizin köleniz değil oda bir et ve kemikten yaratılmıştır.
Ayrılmak dünyanın sonu değil, herkesin başına gelebilecek bir hadisedir. Ayrıldıktan sonra pişman olmak ise dinen yersiz, ayrılmayı zorlaştıran dini etkenler var. Talaktan tutun hülle meselesine kadar şartları zorlaştırıyor, hileli evlilikle hülle yapıp evlenme zaten olmaz. Kadın evlenecek eğer kocası ile anlaşamayıp ayrılırsa tekrar eski eşine dönebilir, çünkü o artık size yabancı olmuştur. Yabancı olan birisine hala eş gözüyle bakmak, boşandıktan sonra aracı vasıtasıyla tekrar dönmek olmaz. Boşandığın eşini hazmedemeyip öldürmek ve dövmek ahlaksızlıktır.
Efendim şiddet yerine şefkat ve sevgi olmalı, kavga yerine anlayış ve bir taraf alttan almalı. Kadın kadınlığını bilmeli, erkekde hanımına aile reisi gibi davranarak ona şefkat göstermeli. Beyler eşinize iki güzel tatlı söz söyleyin onlar sizin için dağları devirir, yeterki bunları istismar meselesi yapmayın. Kavgacı ve yılda bir gün günlüğüne birbirini hatırlayan sevgililere selam olsun.