Son Başbakanlık olabilir
Geçtiğimiz Pazar günü Ak Partinin büyük kongresi yapıldı. Kongre salonu tıklım tıklım dolarken çoğu insanlar salon dışında kaldılar. Ak Partinin kongreleri hep böyle coşkulu olmuştur. Bu sefer Ak Parti Genel Başkanlığına Binali Yıldırım oturmuştur. Eğer Başkanlık sistemi bu dönem gelirse zaten Yıldırım son Başbakan olur. Dolayısı ile Başbakanlık yerine Başkanın yapacağı Başkanlık altında parlamenter sistemle ülke yönetimi devam ederken, atanacak Bakanları zaten Başkan atayacak.
Davutoğlu değişimi Başkanlık sistemine soğuk bakması ve yeterli şekilde sahip çıkmaması sonucu değişim olmuştur. Yıldırımda Başkanlık sistemini hızlandırması, terörle ve paralel yapıyla daha etkili mücadele etmesi esas amaç haline gelmiştir.
Davutoğlu bunlarla mücadele etmiyormuydu derseniz ediyordu ama Başkanlık sistemine sıcak bakmıyordu. Bundan dolayı konu ile alakalı etkili bir çalışması yoktu. Olayı ağırdan alıyor ve belli bir süre kanun değişikliği olmayacak ve Erdoğan’ında süresi biterek devre dışı kalacaktı. Davutoğlu’nun çevresindeki belli gurup ve ekip bunu tavsiye ediyordu.
Bir diğer konu ise paralel yapı ile yeterli mücadele edilmiyor. Erdoğan’ın baskı ve gayreti ile mücadele ediliyordu. Çünkü Davutoğlu’nun geçmişte beraber olduğu paralel akademisyenler mevcut olduğundan işin üzerine yeterli gidilmiyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da bundan son derece rahatsızdı.
İplerin kopmasının asıl sebebi ise bu iki konudan kaynaklanmaktadır. Bu rahatsızlığı ben 6 ay öncesinden biliyordum ve kesin değişim olacağını sağlam yerlerden duymuştum. Paralel yapı kendini kamufle edercesine Davutoğlu’nun etrafında idi.
Beni takip eden okurlarım geriye giderlerse bende bu konudan çok rahatsız olmam nedeni ile Sayın Davutoğlu ile ilgili ne lehte nede aleyhte yazılar yazdım. Paralelin Davutoğlu’nun etrafında cirit attığını biliyordum. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı paralel akademisyenlerin yargılanmasını isterken Davutoğlu bu yargılamaya şiddetle karşı idi. Her ne kadar bunlar dışarıya sızmadı ise de içerde bu mücadeleler devam ediyordu.
Dolayısı ile Sayın Cumhurbaşkanın mücadelesine kendisi gibi mücadele edecek birisi olmalı ve Başkanlık sistemine hız kazandıracak birileri olmalıydı. Buda en yakınında olduğu birkaç isimden birisi olan Binali Yıldırımdı.
Zaten Binali Yıldırım kongredeki konuşmada Sayın Erdoğan’a bağlılığını ve onun yolunda ilerleyeceği mesajını verdi. Aynı misyondan gelen iki ayrı başın kopuk ve aynı düşüncelerde hareket etmemesi çatışmalara sebebiyet vermemeliydi.
Kendi ilinde bile sevilmeyip aday olamayan Bülent Arınç’la Davutoğlu’nun yakın temas içinde olduğunu herkes biliyordu. Arınç’ın bir muhalefet partisinin bile yapmadığı söylemleri kendi partisi için söylemesi bir hırsın sonucu idi.
Bu kesimle Davutoğlu perde arkasında sürekli istişare ederek bir yolunu bulup Erdoğan’ı saf dışı bırakmanın gayreti içindelerdi. Tabi ki büyük reis bunları gördüğü için Davutoğlu’nu yumuşak bir geçişle elini çabuk tutarak bir kenara aldı.
Yoksa durup dururken sudan geçerken at değiştirilmez misali bir anda değişiklik yapılmazdı. Bunlar bizim bildiğimiz konular, ama kapalı kapılar ardında ne tür başka konular var bunları ileriki zamanlarda birlikte göreceğiz.
Ak Parti seçmeni lider veya Başbakan kim olmuş ona bakmıyor. Türk seçmeni ve İslam alemi Sayın Erdoğan’ı seviyor ve onu kurtarıcı olarak görüyor. Zaten bundan sonrada Ak Partinin bütün ipleri Erdoğan’ın elinde olacak.
En ufak atamalara kadar onun kontrolünde olacak ve denetleyecek. Buda kendisinin doğal hakkı olsa gerek. Tırnakları ile kazıyarak bir yerlere getirdiği partiyi Özal gibi dağıtmak gibi bir niyeti yok.
Kısacası artık ipler Erdoğan’ın elinde olacak MYK değişikliği de öyle oldu. Bakanlar kuruluda aynen öyle olacak ve tek lider Erdoğan olacak.