Tarihi kaynaklar korunmalı

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

       Dün Ankara’da idim Bakanlığımızın birisinde otururken orada bir hemşerimizle karşılaştım. Tabi bizi medya üzerinden tanıdığı için ve benimde Aksaray tarihi ile ilgili çalışma yaptığımı duyunca bana bazı sitemlerde bulundu. “Aksaray kütüphanesinde neden sizden önceki yıllara ait bir kaynak ve eser yok diye sitem ederek bunu bir dile getirin” dedi.

       Bu konuyla alakalı yine iki yıl önce bir okurum sitemize mesaj göndermiş mesaj şu şekilde; “Sizden bir isteğim olacaktı. Halk kütüphanesinde bulunan Aksaray Vilayet Gazetesi başta olmak üzere nadir eserlere sahip çıkılması için Erdoğan Bey bir yazı yazarsa çok sevinirim” diyor. Aslında on gün önce görüştüğüm bir öğretmenimizde benim son kitabımla ilgili çok enteresan bir teklifte bulundu; “ Milli eğitim Müdürlüğü ile görüşsenize de “Tarihten günümüze AKSARAY” isimli kitabınızı okullarda Sosyal Bilgiler dersinde okunsa gençler Aksaray’ı öğrensin” dedi.

      Kitabımla ilgili konuya geleceğim ama önce Vilayet gazetesine değineyim. Gerçekten de Aksaray ile ilgili kütüphanemizde detaylı bir Aksaray birikimi yok. Vilayet gazetesinin ciltlenerek meraklıların bilgisine sunulduğunu görmedim. Bununla ilgili olarak 7 yıl önce Halk kütüphanemizde bir araştırma yaptım. Bu araştırmam esnasında sadece İbrahim Hakkı Konyalının yazdığı kitabın dışında başka bir esere rastlamadım.

      O günden sonrada kütüphanede bir çalışma yapmak içimden gelmedi. Bilmiyorum o günden bugüne bir toparlama oldu mu? İ. H. Konyalının kitabı sayfaları dökülmüş vaziyette idi. Daha sonra benim yazdığım Aksaray tarihi ile ilgi çalışmalarımı bıraktım.

      Aksaray ile ilgili ne kadar bilgi ve kitap varsa bunlar ciltlenerek bir arada toplanmalı. Çünkü bunlar tarihe ışık tutacaktır, yeni nesillere bir rehber olacaktır. Ümit ediyorum ki, bu çalışmalar yapılarak muhafaza edilip saklanır.

      Benim 1,5 yıl gibi bir zaman içinde çok ağır zahmetlerle ayak basmadığım yer kalmadan bütün yerleşim alanlarını içine aldığım eserim her insan tarafından yapılıp çalışılacak bir araştırma değildir. Bu çalışma basite alınıp küçümsenemez de, herkesin evinde bulunması gereken bir çalışmadır. On sene sonra bin lira verip aransa bulunamayacak bir eserdir. Bu eseri hazırlarken her kasaba ve köyümüz insanları ile nerede ise akraba olmuşumdur. Her köyün ekmeğini yiyip çayını içerek bu çalışmayı yaptım.

      Onun için 26 yıllık bir tarih öğretmenimiz, “ öğrencilerimiz Aksaray’ı tanımıyor Milli Eğitimle bir görüşseniz de haftada bir saat olsun tarih dersinde bu eseri işleyerek çocuklarımız Aksaray’ı öğrense” diye benden rica etti. Tabi bu benim elimde olan bir olay değil, bunu eğitim kurumlarımız ve yetkililerimizin bileceği bir durumdur.

       Ama şu bir gerçek ki, bu son yazdığım eserden sonra sürekli bana kaynak için gelen öğrencilerimizin sayısı azaldı. Çünkü elimde olan bütün bu çalışmalarımı bu eserimde yer verdim. Satın alamazlarsa gidip kütüphanede inceleyip istifade ediyorlar. Buda bir Aksaraylı olarak beni ziyadesi ile mutlu ediyor.

      Yine bir zaman Gülağaç’ta kaymakamlık yapan bir kaymakamımız bana okullardaki öğrencilere sorduğumda yan komşu köylerini bilmiyorlar demişti. Bunu derken devletimiz yetkilileri bu konuda çalışma yapanlara ne kadar destek oldukları da tartışılır. Bir eski valimiz Selami Altınok’u ve bir Ağaçören eski Kaymakamı ve şimdi Söke kaymakamı olan Şaban Arda Yazıcıyı neren bulayım. Gerçekten ilimiz tarihine ve tanıtımına aşina isimlerdi diyebilirim.

       Bu nedenle yıllardır Kütüphanede biriken gazetelerin bile ciltlenip saklandığına endişe ile bakıyorum. Çünkü 7 yıl önce bir eski gazeteyi araştırdığımda o kadar bodrumda kargaşalı gazete vardı ki inanın bulamadım. Eski hazineler bir ciltte toplanmalı ve hatta kitap haline getirilmeli diye düşünüyorum. Yani Aksaray’la ilgili tarihi kaynaklar mutlaka korunmalı, çünkü benim eserlerim bile bende bile kalmamış durumdadır.