Tatile giden bir dilencinin hikayesi

ERDOĞAN KAYA
ABONE OL

Aslında bu gün konuştuğum genç bir delikanlı ile yaptığım sohbeti yazacaktım. Gencimiz son dönemlerde bulunan doğal gaz ve akaryakıt bulunmasını “normal dünya buluyor biz niye bulmayalım” dedi. tabi dün denize bir petrol arama gemisini bulup sokamamıştık, petrol arayan yabancı araştırmacılarda buldukları kaynakların ağzını betonlarla kapatıp gittiklerini çok iyi biliyoruz. Tabi bunu nereden bilsin bu gençlerimiz. Bu konuyu gelecek yazımda ele alacağım, ama Pazartesi günü konuştuğum bir yabancı uyruklu dilenci çocuktan sonra uzun zamandır konuştuğum bir dilenci bacımızla yaptığım sohbeti sizlere aktaracağım.

Belki hatırlayan vardır bir yazımda çöpte ekmek topluyorlar yaygarasının yapıldığı dönemde benim şahit olduğum bir çöp konteyner başındaki kadınla diyaloğumu aktarmak istiyorum. Aslında çöpten ekmek toplamıyor, duygu sömürüsü ile dilencilik yapıyordu.
Evin balkonunda otururken karşıdaki konteyner yanına oturup bir şeyler karıştıran bir yaşlı kadın gördüm. Bizim çocuklarda görmüş, burası çok gelip geçenlerin olduğu ve dikkat çeken bir yer. Ben evden inip kadının yanına vardım.
Gerçekten ne yaptığını merak ettim ve ne yaptığını sordum. Elinde bir poşet içerisinde üç beş kuru ekmek vardı. Ne yaptığını sorduğumda “evde çocuklar aç ekmek yokta çöpten ekmek topluyorum” dedi. 

Bende “balkondan bakıyorum sen iki saattir burada oturuyorsun, çöpten sadece bu kadar mı ekmek buldun? Gel sana ben bakkaldan kaç ekmek ihtiyacın varsa alayım” dedim. tabi kadın ben burada oturacağım gerek yok deyip kalkmadı. Çünkü yanından geçenlerin dikkatini çekip asıl olan dilenciliğini yapıp para topluyor ve biriside gel sana ekmek alayım demiyordu.
Bende bu sefer kadının yanına çömelerek bir süre sohbet ettim. Kadına doğru söyle sen dilencilik mi yapıyorsun nerelisin gibi sordum. “Ben eskiden Zabıtada yetkili görevler yaptım sizleri iyi bilirim doğru söyle yoksa seni şimdi arar teslim ederim doğru söyle” dedim.

Tabi kadın korktu ve anlatmaya başladı. “Oğlum ben Yozgat'lıyım, bir ekibiz. Her gün bir şehri minibüsle geziyoruz, belli yerlere dağılıyoruz. Eskiden esnaftan dilenirdik, şimdi esnaf para vermiyor, yada zabıta ve polisler görüp topluyor.
Şimdi çöpten ekmek topluyormuş gibi bu sistemi kullanıyoruz. İnsanlarda bizi böyle görünce bozuk para vermek yerine daha çok para veriyor bu daha karlı oluyor. En az verenler 10 lira veriyor. Buda bizim için hem karlı oluyor, hemde fazla gezmiyoruz” dedi.

Peki siz bu işe nasıl başladınız dediğimde ise, “ biz çocukluktan bu işe başlarız, herkes bu içi yapar. Alışkanlık haline geldi, duramıyoruz. Yürüyemeyene kadar bu işe devam ediyoruz. Çoluklu çocuklu hep dileniriz” dedi.
Topladığınız paraları ne yapıyorsun bu kadar topluyorsunuz da, siz normal bir ülke vatandaşı mısınız Romen misiniz dediğimde ise,
Ne Romen iz nede çingeneyiz, bu bizim büyüklerimizden gelen bir adet sadece bu işi yaparız. Topladığımız paralarla herkese ev yaptık, evimiz var, herkesin arabası var, yine herkesin hesabında belli bir miktar muhtaç olmayacak kadar bankada paraları var.
Yazları sıcaklar çok olunca minibüslere biner bir ay tatile gideriz. Tatil sonrası kış yiyeceklerimizi evimize depolar yine başlarız dilenmeye. İşimiz bu oğlum” dedi. şu anda cebinde günlük ne kadar para var diye sordum.
“ tam hesabını bilmiyorum ama bin liraya kadar var herhalde. Yeter mi bu kadar kimseyi aramada beni bırak gideyim hava kararıyor ilerde erkekler beni alacaklar” dedi.

Dilenciye acıyoruz ama, adamlar tatil yapıyor, tatilin yüzünü görmemiş insanları dolandırıyorlar. O zaman bırakacağız bunları siyasi malzeme yapmayı çevremizde gerçek ihtiyaç sahibi olan onurlu ihtiyaç sahiplerini bulup onlara destek verip yardım yapmalıyız.