Terörden amaç koalisyona zorlamak
Son günlerde 17 Aralık benzeri olaylar yeniden hortlamaya başladı. İlk önce hükümete darbe ile başlayan olaylar, ardından 7 Haziran seçimleri ile hükümeti düşürme çabalarına dönüşerek şer ittifaklar oluştu. Ardından koalisyon senaryoları başladı ve olay Sayın Cumhurbaşkanının etkisizleştirilmesine kadar gitti. Ak Parti dışındaki partiler kırmızıçizgi ile başlayarak yolsuzluk ve Cumhurbaşkanının yetkilerinin kısaltılmasına kadar gitti. Netice olarak da ortaya istikrarlı ve sağlam bir koalisyon durumu ortaya çıkmadı.
Ufukta tekrar seçim görününce farklı senaryolar ortaya çıkmaya başladı. Ülkemizin birçok yerinde yaşayan Güneydoğulu gençler Koniye sürüldü. Bu gençler bir gün önce Aksaray sınırından kontrollü bir şekilde geçtiler. Ardından Urfa Suruç ilçesine giderek Kobani’ye geçme çalışması yaparken menfur bir patlama ile gençlerimiz hayatından olurken birçoğu da yaralandılar. İşin aslına baktığımızda Ak Partiyi karışıklıkları bahane ederek anlaşamayacağı bir koalisyon ortaklığına sokarak ancak bu şekilde bitirebilmekti.
Türkiye'de tek başına iktidar devrini uzun süre kapatmak isteyen önemli güç savaşanın patlattığı son bomba Suruç'ta can aldı. Ne demek şimdi bu diyenler olabilir. Suruç'ta patlayan bombanın amacı nedir sorusunu irdeleyelim.
Artık iyice ortaya çıkan erken seçim niyetini ortadan kaldırmak, erken veya tekrar seçim yolunu tıkamak.
Ak Parti ile CHP'yi acilen koalisyona mecbur etmek. Peki, bu size alakasız mı geldi, Gelmesin Suruç'ta fitili ateşlenen kaos planı milletin önüne sandığın konmaması için yapılmıştır. Eğer bu tezim doğruysa bunun devamı da gelecektir. Gelmedi mi daha patlama olur olmaz İstanbul’da eylemler başladı ve polisimize ateş açılarak yaralamalar oldu.
Erken seçim kararı alınana dek de bu kaos planı adım adım işlenmeye devam edecektir. Milletin vereceği karardan korkanlar Partileri sağlıksız bir koalisyona mecbur etmeye çalışıyorlar. Ülke ‘de kaos var, bu kaos daha da büyümesin hemen koalisyon yapalım algısı herkese yerleştirmeye başladılar bile..
Diyarbakır’da HDP mitinginde patlayan bomba da Türkiye’yi hedef alıyordu, Suruç’taki bomba da Türkiye’yi hedef aldı. İki saldırıda da hedef Türk vatandaşı Kürtlerdi. DAEŞ’in (IŞİD) içinde çok sayıda Kürt militan olduğunu en son iki olaydan da biliyoruz;
Diyarbakır’daki saldırıyı yapan Adıyamanlı bir Kürt ve Alevi. Ayrıca bomba paketini orada bulunan birilerine daha sonra almak üzere ‘emanet’ bırakacak kadar diyalog kurmuş. Yani ne Kürt ne de Alevi olması Kürt ve Alevilerin yoğunlukla desteklediği bir partinin mitingine bomba koymasını engellememiş. DAEŞ’li olması hepsinin önüne geçmiş.
Suruç’ta patlatılan bombanın sahibine baktığımızda aynı senaryo, o da aynen Adıyaman nüfusuna mensup bir genç. Kobani’ye yönelik son DAEŞ saldırısı ‘içeriden’, bölgedeki köylerden toparlanan ve çoğu Kürt olan militanlar tarafından yapıldı. Birçoğunun PYD’lilerin kıyafetlerini giydiği ve fark edilmeden kente girdikleri biliniyor.
Suruç’taki patlama da, öyle görünüyor ki, yine bir ‘sızma’ terör saldırısı. Bu kez Kobani’ye yardıma giden Türkiye vatandaşı Kürt gençleri hedef aldı. Bu saldırıların birden fazla sonucu var ve bu sonuçların hepsi Türkiye’ye ve Kürtler’e zarar veriyor.
Bundan yarar görenler ancak Esad yönetiminin halkına yönelik katliamını değil, DAEŞ-PYD veya DAEŞ-Türkiye çatışmasını görmek isteyenler...
Bir başka sonucu daha var ve daha önemli: PYD’nin, onun üstünde PKK’nın, onun etkisinde HDP’nin ve ‘paralelinde’ hesaplarını Türkiye’ye zarar vermek üzerine kuran çevrelerin, bu terör eylemlerinden Türkiye’yi de sorumlu tutmaları...
Bunun arkasında, Avrupa ve ABD’de bilinen odaklarda üretilen ve servis edilen “Türkiye DAEŞ’i destekliyor” zırvası yatıyor. Bunun doğru olmadığı, hedefinin Suriye’deki çatışmayı Türkiye’ye ihraç etmek olduğu bunca yıldan sonra artık anlaşılmış olmalıydı.
Ancak bu zırvayı üretenler ki bizzat DEAŞ’ın icadında da parmakları olduğu artık Avrupa medyasında da yazılıyor- ve onların işbirlikçileri bundan nemalandıkları için vazgeçemiyorlar!
Önce bu oyunun bozulması gerekiyor, bunun içinde bir yeniden seçimle ülkemizin tek parti iktidarı ile gerçekleşmesi gerekiyor. Zaten bunu gören ülke düşmanları gençleri kullanarak ülkede kaos çıkarmaktır.
Eşcinsellerin eylemlerinde bile bulunan HDP Milletvekilleri acaba bu eylemleri yapanların neden yanında bulunmuyorlar ve bu patlamalardan uzak duruyorlar bunlar düşündürücü değil mi? Yazık ülkemin körpecik gençlerinin bomba içine sürülmesine çok yazık en çok bu gençlerin hayatlarını kaybetmesine üzülüyorum.