Tıp Fakültesi gerçeği
Aksaraylı hemşerilerimizin Bakanlık koltuğuna atanması nedeni ile Tıp Fakültesi ile ilgili yazıma kısa değinmiştim. Ancak bu konu benim eski bir Milletvekilimizle aramızın açılmasına neden olduğu için konuya 6 yıldan bu yana çok yakınım. Tıp Fakültesi eski bir Milletvekilimizin eski Rektör Necdet Sağlam kaprisinden dolayı bugüne kalmıştır. Ya Necdet Sağlam yeniden Rektör olursa düşüncesi Tıp Fakültesi bugüne kadar sürüncemeli gelmiştir. Hâlbuki Sağlam bir memurdu gelip geçti ve bugün üçüncü Rektör yerine gelmiştir.
Demek ki istenirse Ankara’da ayağını sağlam basınca oluyormuş. Muhalefet kendisine mal ediyor ama işi iktidar yapıyor. Elbette muhalefet iktidarı çalışmaya zorlar ve muhalefet mutlaka olması gerekir. Muhalefetsiz iktidar olmaz, iktidarı muhalefet çalıştırır. Ben bu konuya da yazımın sonunda gelecem ama önce nasıl gelindi ona bakmak istiyorum.
Tıp Fakültesi açılması Aksaray’ında içinde olduğu 4 ille beraber çıkacakken bizimki Sağlam kaprisi nedeni ile sonraya ertelendi. Daha sonra birçok il 3 ilin Tıp Fakültesini alması ile bir karar ile 700 bin nüfusu olmayan illere açılmaması kararı alındı ve bugüne gelindi.
7 Haziran seçimi öncesi bazı iller bastırdı ve konuyu Bakanlar kurulundan geçirerek Tıp Fakültesini elde ettiler. Sayın Başbakan ilimize mitinge geldiğinde o günün Milletvekilleri, Belediye Başkanı, İl Başkanı ve adaylar konuyu miting öncesi Sayın Başbakana ilettiler. Sayın Davutoğlu da meydanda Tıp Fakültesi sözünü verdi.
Daha sonra Rektör Yusuf Şahin apar topar senatoda bir karar alarak Tıp Fakültesi kararı aldı. Ardından iş YÖK’e gitti. Bu süreçten sonra yeni seçilen Milletvekilleri konuyu takip ettiler. Özellikle konu Sayın İlknur İnceöz’ün Ak Parti Gurup Başkan vekili olduktan sonra elimiz biraz daha güçlendi. Çünkü bazı yerlere daha rahat ulaşması ve görüşmesini sağladı. İl Başkanı ve Nevzat Beyle beraber konuyu İnceöz bizzat takip etti.
İnceöz konuyu Gurup Başkanı olması nedeni ile bizzat Sayın Başbakanla görüşerek Bakanlar kurulundan çıkmasını sağladı. Hatta dosyayı eline alarak elden Başbakana götürdü. Tıp Fakültesi bu şekilde gerçekleşmiş oldu ve birlikte hareket sonuç verdi.
Konu seçimlerde Milletvekili seçiminden mahalli seçimlere dönüşmesi elbette bir gayret getirdi. Seçimlerde sürekli bu konu ve Hastane işlenerek iş mahalli seçime dönüştü. Ben kişi olarak MHP Milletvekili Turan Yaldır kardeşimi gerçekten severim. Ama konuyu MHP’nin başarısına bağlamak bence yanlış. Evet konuyu İl Başkanı Erel ve Yaldır sürekli gündeme getirmişlerdir. Ancak konu Sayın Başbakan tarafından meydanda söz olarak verilmiştir.
Bakanlar kurulundan çıkışında ise Sayın İnceöz’ün çok büyük gayretleri olmuştur. Kendisi beni iki gün önce gece geç saatlerde aradığında konuyla ilgili sohbet ettim. Fakültenin gelişmesi ile ilgili kendisinden bilgiler aldım. Burada Sayın İnceöz’e özellikle teşekkür ediyorum. Öyle veya böyle hem Fakülte hem de Hastane işi başlamış oldu.
Bu gayret ve çabaları kendileri yapmış gibi biz yaptırdık demek doğru olmaz. Muhalefet gündemde tuttu iktidarda gayrete geldi konu Aksaray’a kazandırıldı. Ayrıca tüm emeği geçenlere teşekkür ederim.
Burada MHP ile ilgili birkaç cümle yazmak isterim. Muhalefet partisi olarak Ak Partiyi eleştiren ve Erdoğan’ı diktatör ilan eden bir parti Genel Başkanı kendisine en ufak bir tık diyeni yok ediyor. Eğer birde Ak Parti gücünde iktidar olsalar neler olurmuş çok merak ettim.
Bakın Tuğrul Türkeş’in uzun açıklamalarından şu cümleleri çok enteresan olsa gerek:
“"Türkiye uçurumun kenarına gelmiş, anarşi, terör azmış. Bir tekme de ben mi vursaydım? Ben Türk milliyetçisiyim. Bunu seyredecek değilim. Koalisyona hayır, azınlık hükümetine hayır, dışarıdan desteğe hayır, başbakanlığa hayır... Her şeye hayır denilmesinin de bir izahının olması gerekir. Peki ne olacak? Kendisinin siyasi önerilerinin ne olduğunu birinin Sayın Bahçeli’ye sorması lazım. Ne yapacağız her şeye hayır diyerek, Türkiye’yi fesih mi edeceğiz, kapatıp gidecek miyiz? Hepimiz milliyetçi hareketin üyesiyiz. MHP’liyiz. Ama bu partide yanlışlar da söylenebilmeli. Demokratik bir partide bunu yapabilmeliyiz. Yapılamıyorsa demokratik bir parti değildir.
Geçmişte Sayın Bahçeli devlet sorumluluğunun gerektirdiği her işte beni yanında istedi. Suriye’de uçak düşürüldü, hükümet bilgilendirme yapacak, “Tuğrul Bey gel.” Musul’da konsolosluk basıldı, bilgilendirme olacak, “Tuğrul bey git.” Sınırımızda gelişmeler var, güvenlik bürokrasisi MHP’yi bilgilendirecek, “Tuğrul Bey beraber kabul edebilir miyiz?” O zaman Devlet Bey’e soruyorum, devlet ciddiyetinin gerektiği her konuda beni yanında istiyor da benim siyasette hiç mi tecrübem, öngörüm yok?” dedi.
Yorum sizin benim en ufak katkım ilavem yok.