Türk siyasetindeki değişmezlik
Türkiye ile Avrupa’daki siyasi yarışları kıyaslıyorum, bizim ülkemizin siyasetinden insan soğuyor. Hala 1950 yıllarının siyasi yarışı devam ediyor ve o dönem alışkanlıkları devam ediyor. Siyasetteki asıl maksadım seçim dönemlerinde yaşanan alışkanlıklar. Belden aşağı siyaset, sokakların kirlenmesi, seçmenin 5 yılda bir eline geçirdiği fırsatı değerlendirmesi ve sokak gürültüleri hırla gidiyor.
Siyasi yarışlara bir taraftan kızarken, bir taraftan adaylara inanın acıyorum. Hele şu sosyal medyadaki siyasi tarafgirliklere bakıyorum üzülmemek elde değil. Aşırı tarafgirlerin elinde bir kara fırça ne kadar beyaz varsa üzerini karalıyor. Hele birde karalar var onları beyaz fırça ile siyahı beyaz yapıyorlar.
Hele günümüzün 30 yaş altı gençleri ülkenin 20 sene öncekilerini görmediği için her şeyi güllük gülistanlık zannediyor. Olaylara objektif bakma yerine aşırı taraf gözü ile baktığı için kendisine muhalif gördüğü her doğruyu ha bire karalıyor.
Avrupa’da seçim olur hiçbir seçmen rahatsız edilmez ve ayağına hiçbir siyasetçiyi beklemez. Liderler Televizyonlara çıkar hem de karşılıklı olarak halkın önünde ülke için düşüncelerini söyler seçmende ona göre değerlendirip oylarını verirler.
Milletvekilini, senato üyelerini ne görürler nede tanırlar. Onlar için ülkelerinin ekonomik durumları ve ülkenin dışa karşı siyasi duruşu önemlidir. Bu iki konuda kim daha iyi seçmene mesaj verirse yarışı onlar göğüslerler.
Bizde ise bu konulara hiç dikkat etmeyiz adaylara bakar, ona göre oy veririz. Son 15 yılda Allahtan Tayyip Erdoğan rüzgârı ve hizmetleri gün yüzüne çıktıda lidere göre oy veriyoruz. Biliyorum Sayın Erdoğan’ın adını telaffuz ettim diye yine beni eleştiren aşırı tarafgirler olacak.
7 Haziran seçimleri var, Milletvekili adaylarına bakıyorum inanın perli perişanlar. Şehirleri, kasaba ve köyleri adım adım gezerek seçmen eli sıkmaya çalışıyorlar. Üç ay önceden başlayan bu yarışta tek tek adam gezerek oy istiyorlar, buna insan gücümü dayanır?
Ben çok gezen seçmenle bire bir görüşen gazeteciyim. Nereye gitsem seçim konuşuluyor, konuşulanların başında da Milletvekili gelmedi halımızı hatırımızı sormadı ya da elimizi sıkmadı şikâyetleri. Kimse ülkenin ne durumda olduğuna, ekonomimiz ne durumda, sağlığımız ne idi ne oldu ona bakmıyor. Varsa yoksa Milletvekili neden gelip elimizi sıkmadı şikâyetleri ile karşılaşıyorum.
Milletvekili her gün gelse elimizi sıksa, kahvede oturup bizimle çay içse bize ne faydası var? Be kardeşim Milletvekili her gün gelse alıp koynuna mı yatacaksın? Bırakın Mecliste ülke meseleleri ile ilgili işlerini görsünler.
Biz Milletvekili seçerken bizi ziyaret etsin elimizi sıksın diye mi seçiyoruz? Vallahi onlara acıyorum seçmen eli sıkmaktan takatları kesiliyor. Hele birde es kaza bir kalabalıkta herkesin elini sıkıp dalgınlıkla orada birisini atlasa vay haline tutar yerini koymuyoruz.
Eski bir alışkanlık var, adamın hastası hastanede rehin kalır kopar vekile, telefonu çekilmez kopar vekile, hatta evinin önündeki elektrik direğinin lambası yanmaz kopar vekile, çocuğunun tayini olacak kopar vekile ve bunu çoğaltabiliriz. Hizmetlerin vekillerce torpilsiz kendimiz tarafından görülecek hale gelmesi bizim için bir çalışma değil mi? Neden buna bakmıyoruz da kişisel hizmet ve ilgi görmenin peşindeyiz?
Ülkemiz için hangi siyasi parti hizmet getirmiş çalışmışsa bizim için o neden önemli değil? Siyasi tarafgirlik adına yapılanları kötüleme peşinde oluruz anlamış değilim.
Seçim çalışması yapan bütün parti adaylarına bakıyorum kapı kapı geziyorlar. Yazık değil mi bu insanlara neden hizmetlere göre değil de elimizi sıkana göre oy veririz? Hatta kimin daha iyi hizmet yapacağını düşünmeyiz de elimizi ve sırtımızı sıvazlayana oy veririz?
Artık Türkiye’de siyaset ve seçmen anlayışı değişmesi gerekmez mi? Seçmen gibi bütün siyasi partiler seçim çalışma şeklini değiştiremezler mi? Ülke olarak gelişiyoruz ama siyasi olarak gelişmiyoruz.