Yaratılanı sev yaratandan ötürü
Yunus Emre’nin güzel bir sözü var, "Yaradılanı Sev Yaradandan Ötürü" bu sözü bazıları yaratılan her insanı sev anlamında algılamaktadır. Elbette yaratılan her insanı yüce Rabbımız yaratmıştır. Ancak belli bir yaştan sonra insanlar hayat tarzlarını ve yaşamlarını kendileri çizerler. Eğer yaratılan insan Allahın emirleri ile yaşayıp gidiyorsa Yunus işte bu adamı sevin diyor. Yoksa benim dinimi yok etmek isteyen kafir ve münafıkları sevin demiyor.
Müminin bile kötülükleri hoş görülmezken, suç işleyince cezalandırılırken, kâfirin kötülükleri hiç hoş görülür mü? Kâfir, insan olarak Müslümandan farksızdır, ırk yönüyle üstünlük yoktur; ama küfrü ve kötülükleri yönüyle çok fark vardır, hoş görülemez. Önce, insan olarak kâfirlerin dindeki yerini bildirelim. Birkaç hadis-i şerif meali:
(Bütün insanlar [insan olarak] bir tarağın dişleri gibi eşittir.) [İbni Lal]
(Arabın Acem’e, [Arap olmayana] Acem’in Araba üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.) [İbni Neccar]
(Kâfir de olsalar, komşuya, misafire ve ana babaya ikram et! Kâfir de olsa, dilenciyi reddetme!) [Ç. Y. Güzin]
İnsan olarak kâfirler bu manalarda hoş görülür. Yoksa küfürleri ve suçları hoş görülmez. Onları sevmek, onlarla dostluk kurmak haramdır. Birkaç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Allah’a ve kıyamet gününe iman edenler; babaları, kardeşleri ve akrabaları da olsa, Allah’ın ve Resulünün düşmanlarını sevmezler.) [Mücadele 22]
(Ey iman edenler, benim de, sizin de düşmanınız olanları [müşrikleri] dost edinmeyin! Onlar, size gelen gerçeği [Kur’an-ı kerimi] inkâr etmişken onlara sevgi besliyorsunuz [Resulün gizlediği sırrı veriyorsunuz]; oysa onlar, Rabbiniz olan Allah’a inandığınızdan dolayı sizi ve Resulü [Mekke’den] çıkarıyorlar. Eğer sizler Benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için [Mekke’den] çıkmışsanız, [onları dost edinemez] onlara sevgi gösteremezsiniz [sır veremezsiniz]. Ben, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. İçinizden, onlara sevgi gösteren, [düşmanı dost edinen] elbette doğru yoldan sapmış olur.) [Mümtehine 1]
(Allah’ın düşmanlarını sevmemek, imanın tadını artırır.) [Taberani]
(Allah’ı sevmeyen ve Onun düşmanlarını düşman bilmeyen, hakiki iman etmiş olmaz. Müminleri Allah için seveni ve kâfirleri düşman bileni, Allah sever.) [İ. Ahmed]
Hazret-i Ömer’e, zeki ve yazısı güzel olan Hireli bir Hristiyan’ı kâtip yapması söylenince, (Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin!) mealindeki âyeti okuyup, (Kâfiri dost edinemem) buyurdu.
Hazret-i Ömer, Ebu Musel Eşari’ye, (Niçin, bir Müslüman kâtip kullanmıyorsun? (Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin) âyetini işitmedin mi?) dedi. O da, (Dini onun, kâtipliği benim) dedi. Hazret-i Ömer, (Allahü teâlânın hakir ettiğine ikram etme! Onun zelil ettiğini aziz etme! Hristiyan ölürse ne yapacaksan, şimdi onu yap! Hemen o kâfiri değiştir!) buyurdu. (H. S. Vesikaları)
Şu halde, yaratılanı yaratandan dolayı hoş gör demek, kâfirleri sevmek demek değildir. İnsan olarak ona iyi davranıp, onu kazanmak, hidayetine vesile olmaya çalışmaktır.