Yaşar Nuri “deist” mi?
İlahiyatçı Profesör Yaşar Nuri Öztürk’le ilgili geçtiğimiz yıllarda televizyonlarda yaptığı açıklamalar nedeniyle kendisi hakkında yaptığım eleştirilere bazı kesimlerden tepki almıştım. Yaptığım eleştiriler sonucu benimde kimseyi beğenmediğim şeklinde yorumlanmıştı. Hatta bu adamın söylediği on doğrunun içine bir yanlışı sokması insanları dinden ve itikattan eder diye tepki göstermiştim. Söylediği söz ve konuşmanın içine öyle bir fitne cevapla bir cümle sokuyordu ki Allah korusun dinleyenlerin resmen itikadını bozuyordu.
Sünnetlere karşı olduğunu, başörtüsünün teferruattan başka olmadığını açık ve alenen söylüyordu. Hatta farz namazların bazı kısımlarına bile itiraz ederek bunların Kuranda geçmediğini ve sonradan uydurma olduğunu söyleyecek kadar itikadı bozuk bir insan.
Zaman zaman ben bunlara itiraz ettiğimde “koca profesör sende kimseyi beğenmiyorsun” diyenler olmuştu. “ Kuran; Deizm’i teşvik eder” diyerek son kitabında Deizmi savunmaktadır. Hatta yaptığı röportajında Atatürk’ünde bir Deist olduğunu iddia etmektedir.
Bir hafta önce konuyla alakalı bir gazetede röportajı vardı, ben bu röportajı sakladım duruyordu. Şimdi isterseniz bu haberi önce sizlerle paylaşayım:
“Bir zamanlar program program gezen İlahiyatçı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, yeni kitabıyla dikkat çekti.
Deizm hakkında yazdığı yeni kitabıyla ilgili röportaj veren Öztürk, “Kuran; Deizm'i teşvik eden, terviç eden bir kitap değil ama ona kapı aralayan bir kitaptır’’ dedi.
Röportajında aşırı dindar insanların bir zaman sonra yozlaştıklarını söyleyen Öztürk, "Deistler, dinciliğin bütün kötülüklerine, rezilliklerine rağmen Allah’a inançlarını koruyan samimi mümin insanlardır. Tarihin en namuslu, en ahlaklı, en üretken adamlarıdır. Atatürk de Deist'tir. Hem namuslu hem de Allah’a imanı olan adam başka bir yere gidemez" dedi.
DEİZM NEDİR?
Deizm veya Yaradancılık, mantık ve doğal dünyaya dair gözlemlerin kaynağını oluşturduğu; dini bilgiye dolaysız biçimde sadece akıl yoluyla ulaşılabileceği ilkesini esas alan, bu sebeple vahiy ve benzerine dayalı tüm dinleri reddeden tek Tanrı inancıdır.
Kehanetlerin, mucizelerin, dini dogmaların, demagojilerin ve kaynağı ilahi ilan edilen dinlerin reddinden dolayı peygamberler, kutsal kitaplar, sevap, günah, ibadet, dua, vahiy, melek, cin, şeytan, cennet, cehennem, ahiret ve kader gibi kavramların bu inanışta yeri yoktur.”
Görüldüğü üzere vahiy ve benzerine dayalı tüm dinleri reddeden tek Tanrı inancıdır diyebilen bir din inanışını benimsediği görülmektedir.
Bu ne demek hiçbir şekilde Peygambere ve onun getirdiği tebliğlere inanmamaktır. Benim geçmişte eleştirdiğim şekli ile sünnetlere ve peygamberlere inanmayan güya din adamı. Din adamı olmak için ille de Profesör etiketi almak gerekmiyor. Etiket insanı kemale erdirmiyor, sistemin yazdığı eserleri okumakla din adamı olunmuyor.
Kuran ve hadis ilmini okumayan bir kişinin 4 yılda liseden sonrada okuduğu İlahiyat insanı din adamı yapmıyor. 4 yıl temeli olmadan İlahiyatta okumak insanları dinen kemale erdirmiyor. Zaten ilahiyatta okuduğu bölüm din felsefesi bölümüdür.
Zekeriya Beyazda kendisi gibi bir din felsefecisi, ama din Profesörü adı ile televizyon televizyon gezdirilmiştir. En sonunda zırvalayarak Horozun Kurban edileceğinin fetvasını vererek sapıtmıştır. Bu tür İlahiyatçılar dini bozmak için belli kimseler tarafından kendilerine yakın televizyonlara çıkartılarak insanların itikadını bozmaları sağlanmaya çalışılmıştır.
Artık televizyonlardan din öğrenilmeyeceği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Televizyonlara çıkanların %80 belli para karşılığında din anlatan ve hatta para ile ordan oraya transfer olan hoca isimli zavallılardır. Bunlar yakında Yahudiliği de din diye önümüze getirirlerse şaşmayın.
Dini öğrenmenin en güzel yeri Kuran ve tefsirlerdir. Televizyonda boy gösteren hocalar değildir. Kendilerine telefonla soru soran bayanların, “ hocam seni çok seviyorum” demeleri karşısında sırıtan din adamından din öğrenilmez. Bu zındıklara inanlar artık kuran ve sünnete bakıp onu okusunlar.