Zekât hırsızları
Biliyorum seçim var herkes dikkatini oraya çekmiş vaziyette bekliyor. Yeni adaylar kim olacak, ya da aday adayları kimler diye. Ama ben bu hafta beklemek istiyorum, çünkü Perşembe günü aday adaylarının müracaatları bitiyor. Aday adayları netleştikten sonra adaylar hakkında görüşlerimizi yazacağız. Onun için birkaç gün daha beklemek durumundayız. Ben bugün zaman zaman yazdığım zekât konusunu dile getirmek istiyorum. Çünkü Türkiye’de olduğu gibi zekât toplayıcısı hırsızlar o kadar çoğaldı ki anlatamam.
Zekât kimlerin hakkı diye bakmadan fakir fukaranın garip gurabanın haklarını hala zenginleri ikna ederek gasp edenler var. İsterseniz önce Zekât kimlerin hakkı bir bakalım, dinimiz ne diyor:
a) Fakirlere: Dini ölçülere göre zengin sayılmayan, asli ihtiyaçlarını karşılayacak kadar malı olmayanlara.
a) Yoksullara: Hiçbir şeyi olmayanlara.
b) Borçlulara: Asli ihtiyaçlarını karşılayan malından çok borcu olanlara.
d) Yolculara: Memleketinde malı olduğu halde yolda parasız kalan, elinde bir şeyi bulunmayan kimselere. (Bu gibi insanlara memleketlerine varacak kadar zekât verilir.)
e) Allah yolundakilere: Bunlar Cihad veya hac için yola çıkıp parasız kalanlar ile işini gücünü bırakıp her hangi bir şekilde kendisini Allah"ın dinine vermiş olan kimselerdir. (Ayrıca; Zekât memurlarına, Kölelere ve Kalpleri İslam"a ısındırılmak istenenlere yani İslam"ı kabul etmiş olup imanı henüz zayıf olanlara da zekât verilir.)
Buyurun bakalım camiye bile zekât verilmezken bina dikmeye, başkasının altına araba almaya, lüks yaşam içinde olanlara zekât verenler zekâtlarını yeniden vermeliler. Benim eski meslektaşım ve kadim dostum Gazeteci Yazar Mustafa Kaplan konu ile alakalı Sayın Cumhurbaşkanımıza bir mektup yazarak konuyu detaylıca işlemiş. Yazıya dokunmadan sizlerle bu mektubu paylaşıyorum:
“Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
Üzerinde yaşadığımız, şehid kanlarıyla sulanmış vatan topraklarının huzur ve emniyet içinde kalması, hepimizin ortak arzusudur. Bu topraklar üzerinde yaşayan bütün vatandaşlarımızın, yarınlara güvenle bakabilmesinde asgarî geçim şartları da büyük rol oynamaktadır. Geçim sıkıntısı çeken birçok gencimizin terör örgütlerinin tuzağına düştükleri de bilinen gerçeklerdendir. Malûmunuz olduğu üzere, dinimizin zengin-fakir arasındaki uçurumu ve husûmetleri kaldıran “zekât” vecibesi, asırlardan beri kitâb ve sünnete uygun olarak îfâ edilmekte idi. Pek çok hayırsever vatandaşımızın zekât, fitre, sadaka, teberruat, nezir ve kurban gibi yardım faaliyetleri, çeşitli kanallarla muhtaç kimselere ulaştırılmakta idi. Ancak son yıllarda, başında bulunduğunuz devlet organlarının da tesbitiyle, gerçek fakir ve muhtaçlara ulaştırılması gereken zekât ve benzeri yardımlar; cemiyet, cemaat, dernek, vakıf kılığında görünen birtakım oluşumlar tarafından başka alanlara aktarılmaktadır. Bu yanlışın giderilmesi ve yardımların gerçek fakirlere ulaştırılabilmesi için “Kitâbü’z-Zekât” adlı bir eser yayınladık. Muhammed Doğan (Molla Muhammed el-Kersî) tarafından kaleme alınan, dört amelî mezhebe göre zekât ve benzeri vecibelerin nasıl uygulanacağını anlatan kitap, fakir ve muhtaçların haklarını da önemle zikretmektedir. Devletin resmî kurumları tarafından “paralel yapı” olarak belirlenen ve mahkeme kayıtlarına da “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)” ünvanıyla giren beynelmilel bir örgütün beslendiği temel kaynaklardan birisi de zekât ve benzeri yardım faaliyetleridir. Yayınladığımız “Kitâbü’z-Zekât” adlı eser, böyle zararlı cereyanların, ülke halkının temiz duygularını istismar ederek kendilerine menfaat devşirmesinin önüne geçme yollarını göstermektedir. Sayın Cumhurbaşkanı Müslüman halkımızın yardımseverlik potansiyelini birtakım zararlı örgütlere aktarmak isteyenleri engelleme yolunda, bu çalışmamızın büyük faydası olduğuna inanıyoruz. Bu münasebetle “Kitâbü’z-Zekât” adlı eserimizin, bütün kütüphanelere, müftülüklere, dinî eğitim veren kurumlara gönderilmesi için yardımcı olmanızı ümit ediyor, millet hizmetinde başarılı olmanızı Allah’tan temenni ediyoruz.” Mustafa Kaplan
BMB Yayıncılık Ltd. Şti Genel Müdürü (Tahşiye Yayınları, Rahle, Yayınları, Cihangiran Yayınları)
Malumunuz bu kitap yayınlandıktan sonra Tahşiye operasyonu diye başlatılan operasyon sonrası Sayın Mustafa Kaplan 16 ay cezaevinde suçsuz yere yatmıştır. Zekât kapısının fakirlere açılmasını istediler diye kendilerine kumpas kurularak aylarca içerde yatmışlardır.