Geçen cumadan devam.
Zenci Musa, I. Dünya Savaşı’nın ardından Anadolu’da başlayan Milli Mücadele’ye destek vermek için tekrar İstanbul’a döner.
İstanbul’a geldiğinde yanında getirdiği bavulu dışında hiçbir şeyi olmayan Zenci Musa devlet erkânının emekli maaşı bağlanması hususunda teklifini “Ben bu yoksul, garip milletten emekli maaşı alamam” diyerek reddeder.
Daha sonra Karaköy Gümrüğünde kâhyalık teklif edilir. “Ben kâhyalık yapmam. Onu yaşlı bir Müslüman yapsın. Ben hamallık yapsam da olur.” der.
Karaköy Gümrüğünde hem hamallık yapar, hem de geceleri Anadolu’ya silah kaçırılmasına yardım eder.
Mondros Antlaşması sonrası ihtilaf kuvvetleri İstanbul’u işgal etmişti.
MADDİ İMKANSIZLIK YAŞARKEN MAİYETİNE GİRMEYİ REDDETTİĞİ İNGİLİZ KOMUTANA DEVLETİNİN OSMANLI, BAYRAĞININ AL YILDIZLI BAYRAK OLDUĞUNU BELİRTİP MEYDAN OKUR!!!
Karaköy Gümrüğü’nde bulunan İngiliz işgal komutanı General Harrington, kocaman bir çuvalı tek eliyle kaldırırken gördüğü iri cüsseli, görkemli hamalı yanındakilere sorar. Aldığı cevap ise şu şekildedir: “O, Arabistan’da İngilizleri atlatarak Yemen’e 300 bin Osmanlı altınını ulaştıran Zenci Musa’dır.” Komutan, Zenci Musa’nın yanına giderek kendi mahiyetine girmesini teklif eder.
Zenci Musa, bu teklifi bir Müslüman şuuruyla cevaplar: “Her teklif herkese yapılmaz.
Bu sözleriniz beni ancak rencide eder.
Benim bir devletim var; Osmanlı Devleti.
Bir de bayrağım var; Ay yıldızlı bayrak.
Kumandanım ise Kuşçubaşı Eşref Bey’dir.
Bu iş daha bitmedi.
Sizinle mücadelemiz devam edecek.” Diyerek ret eder.
Zenci Musa, vereme yakalanır.
Artık istirahate çekilmesi gerektiğini anlar ve Üsküdar’da bulunan Özbekler Tekkesi’ne yerleşir.
Ve bir süre sonra burada 1919’da Hakk’ın rahmetine kavuşur.
Sürekli yanında taşıdığı bavulundan Kur’an-ı Kerim, Osmanlı haritası, komutanı Kuşçubaşı Eşref’in fotoğrafı ve bir de kefen bezi çıkmıştır.
Zenci Musa, vefat edince Özbekler Tekkesi’ne defnedilir.
O son nefesini verdiği sıralarda Kuşçubaşı Eşref de Malta zindanlarından kurtulup tekrar mücadelenin içine dönmüştü.
Eşref Bey, Musa’yı ararken ölüm haberini alır.
Daha sonraları hatıralarına şu satırlar dökülür kaleminden: “Ben Malta’dan kurtulup Milli Mücadele’nin bayrağını açanlardan biri olma şerefine mazhar olduğum günlerde, Musa, o benim kahraman Arap’ım veremden ölmüş.”
Zenci Musa yüreği Anadolu’ya bağlanmış Afrikalı bir Müslüman’dır.
Osmanlıya yıllar boyunca hizmet edebilmek için cepheden cepheye koşmuştur.
Batılı sömürgecilerin, zenginliklerini elinden alarak köleleştirdiği mahzun ve mazlum kıtanın evladı Zenci Musa, Trablusgarp’tan Balkanlar’a, Çanakkale’den Kudüs’e, Yemen’den Anadolu’ya kadar, yangın neredeyse oraya koşmuş, ümmet için canla başla mücadele etmiş fedakâr ve vefakâr bir Müslüman yiğittir.
Nasihat Heyeti’nde tanıştığı bu yiğidi Mehmet Âkif,
“Eşref Bey’in emir eri Zenci Musa
Omzundan arşa yükseldi Nebi İsa”diyerek Safahat’ında yâd etmiştir.
Allah(c.c.) hepsine gani gani rahmet eylesin.” şeklinde Akif’in övdüğü Sudanlı Musa bu güzel hayatıyla İznillah Ulular,Ulusu Mabudumuzun emrettiği Müslümanların bir birinin kardeşleri olduğu somut gerçeğinin tüm din kardeşlerimizin hayatlarında rehber edinmeleri dileğiyle merhuma ve tüm silah arkadaşlarına Mevlamızdan rahmet ve Cennetini diliyorum.
Cumamız mübarek olsun Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
(*) İslam kardeşliğinin ve bu kardeşlikten gelen Hakkın rızası için kahramanlık destanları yazan 4 Savaşın ve onlarca cephenin kahramanı Sudanlı Musa’nın hayatını yazarken hem faydalandığım hem de alıntı yaptığım Adem Suvağcı’nın bu konudaki yazısını yayınlayan http://www.edebifikir.com/portre/fedakar-bir-yigit-zenci-musa-bey.html “dan aldım Mevla’mızın kendisi ile tüm sevdikleri ve sevenlerinden razı olmasını niyaz ederim. Ali Genç
YORUMLAR